Türkiye ekonomisi, 2026 yılı asgari ücret sürecine yüksek enflasyon, artan yaşam maliyetleri ve üretim üzerindeki ağır maliyet baskısıyla giriyor. Kira, fatura ve temel ihtiyaç harcamaları karşısında alım gücü her geçen gün eriyen çalışanlar; diğer tarafta döviz kurlarındaki dalgalanma, finansman zorlukları ve yükselen vergi ile SGK yükleriyle ayakta kalmaya çalışan işverenler bulunuyor.
Tablo karşısında asgari ücret artık yalnızca bir ücret artışı tartışması olmaktan çıktı. Yeni yılda belirlenecek rakam, istihdamdan yatırımlara, enflasyonla mücadele eden işletmelerin sürdürülebilirliğine kadar geniş bir alanı doğrudan etkileyecek kritik bir karar olarak değerlendiriliyor. Konuya ilişkin değerlendirme yapan ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Özbek, bu süreçte hem işverenin maliyet baskısının hem de çalışanın yaşam mücadelesinin haklı gerekçelere dayandığını vurguladı. Özbek, 2026 yılı asgari ücretinin hassas dengeyi koruması gerektiğini ifade etti.
İŞVEREN ZORLUK ÇEKİYOR
Ekonomik anlamda birçok sektörün zorlandığını ve zor bir dönemden geçtiklerini söyleyen Özbek, “Antalya özelinde baktığımız zaman aslında asgari ücret diye bir ücret yok. Bunu özellikle Antalya merkezi için söylüyorum. Antalya merkezini değerlendirdiğimizde birçok sektörde insanlar asgari ücretle çalışmıyor. Daha yüksek ücretlerle çalışıyorlar. Öyle olduğu için bunun üstünde devam edeceğini öngörüyoruz Antalya merkezi için. Ama Anadolu’ya gittiğinizde resim değişir. Ekonomik anlamda birçok sektörde zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Ama bir taraftan da ölçümleme sürecine baktığımızda bunda da sızıntı yaşıyoruz. Ayrıca gerçekten bir işsizlik kalacağını bu anlamda düşünmüyorum. Asgari ücretin çok fazla artması enflasyona etki edecek. Enflasyonu düşürdüğümüz bir süreçte enflasyonu çok fazla tetiklemesi de doğru olmayabilir” diye konuştu.
“30 BİN TL’NİN ALTINDA OLMAMASI GEREKİYOR”
“Bir süreçteyiz ki işveren maliyetten şikâyet ediyor. Haklı. Çalışan, geçim sıkıntısından dolayı maaşın yeterli olmadığını söylüyor. Haklı.” diyen Özbek, “Kiralar ortada, faturalar ortada. Yaşam maliyeti de arttı. Çalışan haklı. İşveren işçilik maliyetinden dolayı haklı. Şu an öyle bir dönemden geçiyoruz ki herkesin haklı olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ama bu anlamda çalışanların refah seviyesini korumak için makul oranda asgari ücrete artış yapılması da toplumun refahını, çalışanların refahını anlatmak açısından kıymetli. O nedenle ben iş dünyasının da gerekeni yapacağına inanıyorum. 30 bin TL’nin altında olmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
