Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi, son dönemlerde artan ekonomik zorluklar nedeniyle çocukların beslenmelerinin yetersiz kalmasına tepki gösterdi Türkiye Okul Yemeği Koolisyonu’nun çağrısına destek veren merkez, dikkat çeken bir açıklamada bulundu. Merkez devlete, siyasi partilere ve velilere açık çağrıda bulunarak, “Okul yemeği, çocuğun fiziksel sağlığı kadar ruhsal iyiliğini, okul başarısını ve geleceğini belirler” dedi.
Okul yemeği programı anayasal bir yükümlülük haline getirilmesi gerektiğine vurgu yapan merkez, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Beslenme Genel Müdürlüğü kurulmasının ve her çocuğa, her gün, ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemek ve içilebilir temiz su sağlanması gerektiğini altını çizdi.
“BİR ÜLKENİN GELECEĞİ, ÇOCUKLARIN TABAĞINDA BAŞLAR”
Resmi sosyal medya hesabı üzerinden yazılı açıklamalarda bulunan Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi, şu ifadelere yer verdi:
“Biz biliyoruz: Okul yemeği yalnızca bir yemek değildir. Sağlığın, öğrenmenin, dayanışmanın ve umudun ta kendisidir. Okul yemeği, çocukların tok karınla düş kurabilmesidir. Ve biz bu düşü gerçek kılmakta kararlıyız. Bugün bu ülkenin çocukları adına çağrı yapıyoruz. Devleti, siyasi partileri, sendikaları, sivil toplumu, velileri, öğretmenleri ve her yurttaşı bu çağrının parçası olmaya davet ediyoruz. Türkiye, Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu’na artık bu imzayı atmalıdır. Çünkü bir ülkenin geleceği, çocukların tabağında başlar.
“HER ÇOCUĞUN TOK OKULA GİTMESİ SOSYAL DEVLETİN TEMEL YÜKÜMLÜLÜĞÜDÜR”
Bu ülkenin çocukları aç. Her sabah aç karınla derse giren, gözlerini tahtaya değil yere diken, sessizliği yutan çocuklarla dolu sınıflarımız var. Bu tablo kader değildir. Bu, yıllardır biriken adaletsizliğin, eşitsizliğin ve kamusal hakların gaspının sonucudur. Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu olarak çağrımız nettir: Beslenme hakkı bir lütuf değil, bir haktır. Devletin görevi yardım etmek değil, hakkı teslim etmektir. Her çocuğun tok, sağlıklı ve umutla okula gitmesi sosyal devletin temel yükümlülüğüdür.
“BİR ÖĞÜN YEMEK SADECE KARIN DOYURMAZ”
Bu ülkede yoksulluk bir istatistik değil; çocukların bedeninde, gözlerinde, gelişiminde bir gerçekliktir. Okul terkleri artıyor, çocuk işçiliği yaygınlaşıyor; çocuklar erken yaşta hayattan koparılmış. Bir öğün yemek sadece karın doyurmaz; bir yaşamı, bir geleceği, bir eşitliği mümkün kılar. Bir tabak yemek, çocuğu sınıfta tutar, onu sokaktan, işten, evliliğe zorlanmaktan korur.
“BESLENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURULMALIDIR”
Devlete çağrımız açıktır ve nettir: Okul yemeği programı anayasal bir yükümlülük haline getirilmeli; Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Beslenme Genel Müdürlüğü kurulmalıdır. Her çocuğa, her gün, ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemek ve içilebilir temiz su sağlanmalıdır. Bu, bütçeye bir yük değil; bu ülkenin geleceğine yapılan en önemli yatırımdır. Her çocuğa bir öğün, her çocuğa temiz su, her çocuğa eşit yaşam. Bu bizim hakkımız, bu devletin görevidir.
“BİR TOPLUM, ÇOCUKLARINI AÇ BIRAKIYORSA...”
Siyasi partilere çağrımızdır: Bu talebi seçim vaatlerine değil, halkın ortak iradesine dahil edin. Çocukların hakkını oy hesabına değil, eşit yurttaşlık ilkesine emanet edin. Çünkü bir toplum, çocuklarını aç bırakıyorsa, onun hiçbir yasası adaletli, hiçbir bütçesi meşru değildir.
“HER ÇOCUĞA BİR ÖĞÜN, HER OKULA TEMİZ SU!”
Velilere çağrımızdır: Bu talep yalnızca yoksulların değil; bu ülkede yaşayan her ailenin talebidir. Okul yemeği, çocuğun fiziksel sağlığı kadar ruhsal iyiliğini, okul başarısını ve geleceğini belirler. Birlikte ses çıkaralım: Her çocuğa bir öğün, her okula temiz su!”