Antalya'nın Simge doğal miraslarından Muratpaşa Konyaaltı faizlerinde yapılan koruma sözü değişikliği kendi geniş bir itiraz cephesini harekete geçirdiği şehir plancıları odası Antalya şubesi jeoloji Mühendisleri Odası Antalya şubesi Antalya Barosu ve çok sayıda meslek örgütü ile sivil toplum kuruluşu falezlerin bir bölümünün kesin korunacak hassas alan statüsünden çıkarılmasına karşı basın açıklaması gerçekleştirdi açıklamada söz konusu değişikliğin Antalya'nın kıyı silüetine ekolojik dengesini ve kamu yararını geri dönülmez biçimde tehdit ettiği vurgulandı basitin açıklamasına şehir plancıları Odası Antalya şubesi yönetim kurulu adına Gözde Koçar okudu Koçer Muratpaşa İlçesi Bahçelievler Mahallesi sınırları içinde kalan Muratpaşa Konyaaltı faaliyetlerinin 2020 yılında cumhurbaşkanı kararıyla kesin korunacak hassas alan ilan edildiğini hatırlatarak aradan geçen yaklaşık 4 yılın ardından yalnızca Piri Reis Caddesi Konyaaltı varyantı arasında kalan bölüm için hazırlanan revize raporlarının gerekçe gösterilerek koruma statüsünün düşürüldüğünü söyledi.

BU KANUNA AYKIRI
Açıklamada değişiklikle birlikte falezlerin günübirlik tesislerden etkilenerek Teleferikten su sporlarına kadar pek çok kullanımı açılmasının önüne açılacağına dikkat çekildi meslek odaları milyonlarca yılda oluşmuş traverten yapılı falezlerin parça parça ele alınmasının bilimsel ve ilkeleri ile bağdaşmadığını kararın Kent hakkı ve anayasada güvence altına alınan sağlıklı çevrede yaşama hakkını açıkça aykırı olduğunu vurguladı. Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Antalya Şubesi, Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şb, Antalya Barosu, AKDÜ Öğr. Elemanları Derneği (AÜÖED), Antalya Kent İzleme Platformu (AKİP), Mülkiyeliler Birliği Antalya Şb., Eğitim-İş, Eğitim-Sen, Kültür Sanat-Sen, Astrokimya ve Eğitim Derneğibl, Antalya Sanatçılar Derneği (ANSAN), Arkeologlar Derneği Antalya Şb., Antalya Kültürel Miras Derneği (ANKA), Antalya Ekoloji Ağı
Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Gözde Koçar basın açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, Bahçelievler Mahallesi sınırları içerisinde yer alan Muratpaşa Konyaaltı Falezleri Doğal Sit Alanı, 20.05.2020 tarih ve 104368 sayılı Bakanlık Makamı Oluru ile “Nitelikli Doğal Koruma Alanı”, 08.06.2020 tarih ve 2629 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ise “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak tescil edilmişti. Bu tescil kararından yaklaşık dört yıl sonra, Müze, Karayolları ve Meteoroloji arazilerinin önündeki bölümü için (Piri Reis Caddesi - Konyaaltı Varyantı arası) hazırlanan Revize Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu, Antalya 1 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından değerlendirilmiş; değerlendirme sonucunda 12.07.2024 tarih ve 1123 sayılı Karar ile “Kesin Korunacak Hassas Alan” sınırlarının revize edilmesine ve revize edilen kısımların “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak tescillenmesine karar verilmişti."

KESİN KORUNACAK HASSAS ALAN
Söz konusu karar; 1 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 109/2. maddesi uyarınca, 06.09.2024 tarih ve 8949 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Bakanlık Makamı’nın 09.09.2024 tarih ve 10399331 sayılı Olur’u ile onaylanmış; alınan tescil kararları 07.09.2024 tarih ve 32655 sayılı ve 13.09.2024 tarih ve 32661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini hatırlatan Koçar, "Bu süreç sonucunda; falezlerin Piri Reis Caddesi hizasının batısında kalan ve Konyaaltı Varyantı’nı da kapsayan bölümü, “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsünden çıkarılarak “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” statüsüne düşürülmüştür. Oysa 07 Aralık 2019 tarih ve 30971 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu’nun 109 sayılı Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararı uyarınca: Kesin Korunacak Hassas Alanlarda hiçbir yapılaşmaya ve tesise izin verilmemekte, Nitelikli Doğal Koruma Alanı statüsüyle birlikte ise; günübirlik tesisler, iskeleler, balıkçı barınakları, su sporları, güneşlenme terasları, teleferik ve telesiyej gibi kullanımların önü açılmaktadır.
Bu statü değişikliği; yalnızca doğal alanların korunmasına ilişkin teknik bir karar olmayıp, Antalya’nın kıyı siluetini ve kente özgü doğal manzarayı geri dönülmez biçimde etkileme riski taşımaktadır. Bu yönüyle karar, kent kimliği ve kamusal yarar açısından da ciddi sakıncalar barındırmaktadır" ifadelerinin kullandı.

DOĞAL VARLIKLAR
Şehir ve Bölge Planlama disiplini açısından değerlendirildiğinde söz konusu karar; şehir ve bölge planlama disiplininin temelini oluşturan doğal eşiklerin korunması, planlama hiyerarşisine uyum, bilimsel ve bütüncül değerlendirme ilkelerini zedeleyen; Muratpaşa-Konyaaltı falezlerini koruma öncelikli bir yaklaşımdan çıkararak kullanım baskısına açık hale getiren bir karar olduğu ifade eden Koçar, kamu yararını ve sürdürülebilir kentsel gelişme hedeflerini ikinci plana iten sakıncalı bir planlama kararı olduğunu vurgulayarak, "Muratpaşa-Konyaaltı falezleri; özgün jeolojik oluşumları, kıyı ekosistemiyle kurduğu bütüncül yapı, endemik ve hassas türler için sunduğu yaşam alanları ve kentsel açık-yeşil alan sistemi içindeki stratejik konumu itibarıyla geri döndürülemez doğal değerlere sahiptir. Bu alanlar yalnızca korunması gereken doğal varlıklar değil; aynı zamanda kentin ekolojik dengesi, iklimsel konforu ve kamusal mekân sürekliliği açısından kritik öneme sahip doğal eşiklerdir" diye konuştu.

STATÜ DEĞİŞİKLİĞİ YAPILDI
Koruma hiyerarşisi içinde “Kesin Korunacak Hassas Alan” ile “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” statüleri arasında; koruma yükümlülüğü, etki sınırları ve kullanım kısıtlamaları bakımından belirgin farklar bulunduğunu söyleyen Koçar, aktadır. Kesin korunacak hassas alanlar, "Süreçlerin en az insan müdahalesiyle sürdürülmesini esas alırken; nitelikli doğal koruma alanlarında planlama ve kullanım kararları daha esnek bir çerçevede ele alınabilmektedir. Bu nedenle söz konusu statü değişikliği, koruma rejiminin zayıflatılması anlamına gelmektedir.
Şehir ve bölge planlama disiplini, bu tür statü değişikliklerinin; ekolojik, jeomorfolojik, peyzaj ve sürdürülebilirlik temelli bilimsel raporlar ile kapsamlı etki değerlendirme süreçleri sonucunda gerekçelendirilmesini zorunlu kılar. Bu yaklaşım, planlama kararlarının yalnızca idari tasarruflara değil, bilimsel ve nesnel verilere dayanmasını sağlar. Ancak Muratpaşa-Konyaaltı falezleri özelinde yapılan statü değişikliğinin, bu nitelikte bilimsel bir temellendirmeye dayandırılmadığı görülmektedir" ifadelerini kullandı.
Şehir ve bölge planlama disiplini; doğal eşiklerin yapılaşmaya açılmasını ya da kullanım baskısına maruz bırakılmasını, planlama biliminin temel ilkeleriyle bağdaşmayan bir yaklaşım olarak tanıdığını aktaran Koçar, "Bu bağlamda “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsü, insan faaliyetlerinden kaynaklanabilecek baskıları en aza indirmeyi hedeflemektedir. Bu statünün gevşetilerek “Nitelikli Doğal Koruma Alanı”na dönüştürülmesi, alanın kullanım kararlarına konu edilmesinin önünü açmakta; koruma-kullanma dengesi söylemi altında koruma ilkesini ikincil hale getirmektedir. Bu durum, koruma-kullanma dengesi kavramının koruma aleyhine araçsallaştırılması anlamına gelmektedir.
Bilimsel literatür ve planlama pratiği açıkça göstermektedir ki; kıyı falez sistemleri gibi kırılgan ekosistemler, düşük yoğunluklu dahi olsa insan müdahalesine karşı son derece hassastır. Bu tür alanlarda gerçekleştirilecek her türlü fonksiyon değişikliği; jeolojik stabiliteyi, biyolojik çeşitliliği ve kıyı ekosisteminin sürekliliğini tehdit etmekte ve uzun vadede kamu yararına telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmaktadır" sözlerini kullandı.

KAMUSAL SORUMLULUK
Söz konusu statü değişikliği; üst kademe plan kararları, doğal sit alanlarına ilişkin koruma ilkeleri ve planlama hiyerarşisi ile de açıkça çeliştigini dile getiren Koçar, "Planlama sürecinin temel dayanağı olan bütüncül, bilimsel ve katılımcı yaklaşım yerine; parça parça ve alan bazlı statü değişikliklerinin tercih edilmesi, kent bütününde emsal teşkil edebilecek sakıncalı bir sürecin önünü açmaktadır.
Doğal alanların korunması; yalnızca bugünün değil, gelecek kuşakların yaşam hakkına ilişkin bir kamusal sorumluluktur. Muratpaşa-Konyaaltı falezleri üzerinde alınan bu kararın geri çekilmesi, kent hakkının, kamu yararının ve şehir ve bölge planlama biliminin gereğidir" dedi.

Jeoloji Mühendisliği disiplini açısından değerlendirildiğinde ise; Antalya falezleri milyonlarca yıl süren dalga erozyonu ve kıyı gerilemesi süreçleri sonucunda oluşmuş, traverten (Antalya Tufası) yapılı, küresel ölçekte ender rastlanan jeomorfolojik oluşum olduğunu söyleyen Koçar, "Deniz seviyesinde gözlenen “V” biçimli aşınım çentikleri, falez yüzeylerinde gelişen mağara sistemleri ile şelale kökenli perde ve sarkıt yapıları, bu süreçlerin günümüze ulaşan jeolojik kayıtlarını oluşturmaktadır. Yaklaşık 13 km uzunluğa, ortalama 35 m üniform yüksekliğe sahip olan Antalya falezleri; kentin kıyı siluetini oluşturmaları nedeniyle dünya ölçeğinde benzersiz bir jeolojik miras niteliğindedir.
Bu özellikleriyle Antalya falezleri, yalnızca “doğal sit alanı” kapsamında değerlendirilemeyecek ölçüde yüksek bilimsel değere sahip olup, tartışmasız biçimde “JEOSİT” ilan edilmeyi hak etmektedir. UNESCO’nun jeolojik mirasın korunmasına ilişkin ilke ve kriterleri doğrultusunda bu alanların mutlak ve bütüncül koruma altında tutulması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

Yapılacak keşifler ve hazırlanacak bilirkişi raporlarının; söz konusu işlemlerin planlama bilimi, koruma mevzuatı ve Anayasa’nın 56. maddesi ile güvence altına alınan sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkına aykırılığını açık biçimde ortaya koyacağına; bu doğrultuda yürütmenin durdurulması ve iptal yönünde kararlar verilmesine ilişkin hukuki beklentimizin güçlü olduğunu bir kez daha vurguluyoruz" sözlerine son verdi.





