Geçtiğimiz günlerde üst üste açıklamada bulunan Mimarlar Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu, Antalya’nın deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak, “uyarılar, sorumluluk, ciddiyet ve önlem. Hiç olmazsa bu defa söz dinleyin. Ülkemizde son dönemde ardı ardına yaşanan, kentimizde ise son günlerde meydana gelen depremler ve afete dönüşen doğa olayları; kentsel ve kırsal alanda bütüncül planlama ilkelerini ve bilimi reddeden anlayışın, kentlerimizi her türlü afete karşı zayıf, güvencesiz ve riskli konuma getirdiğini açıkça göstermektedir. Bu açıdan değerlendirilerek büyük yıkımlara ve geri dönülmez kayıplara yol açan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları yaşananlardan ders alınarak terk edilmelidir.

TÜM KESİMLER BİR ARAYA GELMELİ
Devlet, tüm yurttaşlara eşit, sağlıklı ve güvenli yaşam koşulları ile nitelikli yaşam çevreleri sağlamakla yükümlüdür. Afetler ve kriz koşullarında başarılı iyileşme süreçleri için alınacak önlemlerin bilimsel ilkeler ve gerçekler doğrultusunda, toplum yararı gözetilerek oluşturulması; sosyal devlet anlayışıyla hazırlanacak politikalarda bilim insanlarının, meslek odalarının, akademik kuruluşların ve ilgili tüm kesimlerin koordinasyonunun ve iş birliğinin sağlanması gereklidir. 35 yıldır Mimarlar Odası Antalya Şubesi olarak, ülkemizde yaşanan her depremin öncesinde ve sonrasında kentimize ilişkin benzer uyarıları yapmak zorunda kaldık. Ne var ki açıklamalarımız çoğu kez yalnızca gazetelerin manşetlerinde kalmış, karar vericiler tarafından gerekli adımlar atılmamıştır. Yine bu 35 yıl içinde, Sayın Kumbul dönemi hariç, kentimizdeki belediyelerden deprem ve deprem riskleri konusunda kayda değer bir çalışma göremedik.
Antalya zeminindeki sıvılaşma riski taşıyan bölgeler ile oluşumunu tamamlamamış travertenler üzerinde çok sayıda yapının bulunduğu gerçeği karşısında halkımızın yaşadığı binaların güvenilirliği ve sağlamlığı konusunda sorgulama yapması yönünde uyarı görevimizi her defasında yerine getirdik.
Son dönemde ilçe belediyelerinin deprem ve afet çalışmalarına ilişkin olumlu fakat parçacıl adımlar atmasına karşın, kentimizde yapılmış en önemli çalışma; 2021 yılında Sayın Valimiz başkanlığında, AFAD Antalya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü koordinasyonunda hazırlanan ‘Antalya İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP)’tır. Bu planda belediyelere ve çeşitli kamu kurumlarına önemli görevler verilmiştir. Bu görevlerin bir kısmının 2022 yılı sonuna kadar tamamlanmış olması gerekirken, 2025 yılına gelmiş olmamıza rağmen kamuoyu bu konuda yeterince bilgilendirilmemiştir.

KAMUOYUNA AÇIKLANMALI
AFAD Antalya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, bugüne kadar bu plan doğrultusunda yapılan çalışmaları halkı aydınlatacak şekilde açıklamalıdır. Aynı şekilde belediyeler de kendilerine verilen görevlerden hangilerini yerine getirdiklerini, hangi çalışmaları yürüttüklerini kamuoyuna açıklamalıdır. (Daha önceki taleplerimize karşın neden açıklama yapılmadığını da anlayabilmiş değiliz.)
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, Kumbul döneminde hazırlanmış jeolojik etüt raporu ve eklerini; bölgede daha sonra hazırlanan ada ve parsel ölçekli jeolojik etüt raporlarını ve mevcut verileri dikkate alarak acilen güncellemesi gerekmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 5 yıldır uyguladığı Hızlı Tarama Yöntemi, riskli yapıların doğrudan tespit edilmesi değil, risk göstergesi oluşturması açısından yol gösterici bir çalışmadır. Bu yöntemle İstanbul’da 300’ün üzerinde binanın, deprem olmasa dahi yıkılabilecek nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Kentimizde de benzer nitelikte yapıların olabileceği açıktır.

HIZLI TREN ÇALIŞMALARI İNCELENMELİ
Bu nedenle Antalya’da da hızlı tarama çalışmalarının başlatılması önemlidir. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz Üniversitesi ile iş birliği yaparak bu yöntemi uygulamaya başlamalı; bunun riskli yapı tespiti değil bir ön değerlendirme olduğu halka açık biçimde anlatılmalıdır.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, başlattığı Deprem Master Planı çalışmasını bir an önce Sakınım Planı çalışmasına dönüştürmeli; Doğal Afetler Bilim Kurulu oluşturulmalı ve bu kurulun görüşleri doğrultusunda çalışmalar hızlandırılmalıdır. Deprem ve afet güvenliğine ilişkin çalışmalarda, maddi imkânları kısıtlı yurttaşların güçlendirme veya yenileme süreçlerine ilişkin destek mekanizmaları geliştirilmelidir. Ulusal ve uluslararası uzman görüşleri ile meslek odalarının katkıları bu sürecin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Antalya Büyükşehir Belediyesi, deprem sonrası yapılan yardım kampanyalarının önemini gözeterek, deprem olmadan önce de kentin tarihi ve doğal değerlerini güçlendiren, ulusal ve uluslararası kaynak yaratabilecek örnek modeller üretmelidir.

YILLARDIR UYARIDA BULUNUYORUZ
Şubemizin ve ilgili odaların yıllardır yaptığı uyarılar; iki farklı yönde ardı ardına yaşanan depremler sonrası bir kez daha doğrulanmıştır. Depremin kentimiz için ne kadar ciddi bir tehdit olduğu artık gecikmeden anlaşılmalı ve gereği yapılmalıdır.
Mimarlar Odası Antalya Şubesi olarak; başta Antalya Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm belediyelere her türlü katkıyı ve desteği vereceğimizi, iş birliğine hazır olduğumuzu kamuoyuna saygıyla arz ederiz.”





