Antalya’nın camileri, farklı dönemlerin izlerini taşıyor. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait örneklerin yanı sıra daha eski dönemlere uzanan yapıları da görmek mümkün. Bu camiler, sadece ibadet mekanı olarak değil, aynı zamanda şehrin sosyal ve kültürel hayatının merkezleri olarak da önemli bir rol oynadı. Antalya’yı ziyaret edenler, bu camileri gezerek şehrin geçmişine yolculuk yapabiliyor.
ANTALYA'NIN TARİHİNE IŞIK TUTAN CAMİLER
KESİK MİNARE
Dikdörtgen planlı cami, kırma kiremitli çatıyla örtülüdür. Şerefe, petek, ve külah bölümü mevcut olmadığından, bu yapı "Kesik Minare" diye anılır.
AHİ YUSUF CAMİİ
15. yüzyılda Ahi Yusuf tarafından Selçuklu dönemi bir burçtan camiye dönüştürüldüğü düşünülen yapı kare planlıdır. Güney duvarındaki mihrap ve minber ahşap olup, minaresi yoktur.
YİVLİ MİNARE
13. yüzyıla ait bir Selçuklu eseri olan Yivli Minare kentin en erken İslami yapılarından birisidir. İsmini verdiği Yivli Minare Camii yapısından bağımsız bir şekilde yükselmektedir. Minare yapısı kaide, pabuç, tambur, gövde, şerefe, petek ve külah bölümlerinden oluşmaktadır. En önemli bölümü yarım daire profilli sekiz dilimin kuşatmış olduğu gövde bölümüdür.
CUMANIN CAMİİ
Kale içi yangını sırasında ağır hasar alan yapı, yangın sonrasında terk edilmiş içi atık malzemelerle doldurulmuştur. 1990’lı yıllarda yapılan kazı çalışmaları sonrasında planı ve çevresindeki diğer antik dönem kalıntıları (stoa, monopteros) ortaya çıkarılmıştır. 2022 yılında restorasyonu yapılarak yıkılmış duvarları tamamlanmış, statik olarak tehlikeli durumdaki duvarları sağlamlaştırılmış ve minaresi yeniden yapılarak, cami olarak hizmete açılmıştır.