Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi'ne katılmasının ardından yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. Erdoğan, Katar hükümetinin çağrısı üzerine düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi'ndeki temaslarını tamamladıklarını belirtti.

İsrail, bölgedeki haydutluklarını pervasızca sürdürdüklerini aktaran, "Gazze, Suriye, Lübnan, Yemen ve İran'a yönelik saldırılardan sonra bu defa Gazze'de barış müzakerelerini yürüten heyeti Katar'da hedef aldı" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müzakere heyetinin, bu kalleş saldırının hedefi olması, uluslararası sisteme ve hukuka apaçık bir meydan okumadır. Bu, alçakça saldırı, bağımsız ve barış yanlısı bir ülkenin egemenliğinin aleni ihlalidir. İsrail'in işgalci ve terörist zihniyetinin geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Tüm dünya artık, İsrail'in uluslararası düzene açık bir tehdit teşkil ettiğini görüyor. Türkiye olarak, kardeş Katar'ın ve Filistin halkının yanında olduğumuzu en güçlü şekilde ifade ediyoruz. Bu vesileyle İsrail'in devlet terörüne kurban giden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye, her şartta Filistin davasının bayraktarı olmayı sürdürecektir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan (2)

"İSRAİL, ZULMÜNÜ ARTIRDIKÇA GERÇEK YÜZÜ DE ORTAYA ÇIKIYOR"

Bir gazetecinin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun iki devletli çözüm için New York Bildirgesi'ni 142 "evet" oyuyla kabul ettiğini anımsatarak, "Önümüzdeki hafta siz, Birleşmiş Milletler'de, Genel Kurul'da olacaksınız. Filistin Devleti'ni tanıyacağını ilan eden çok sayıda Batılı ülke var. Dolayısıyla Türkiye'nin çabaları açısından baktığımızda bu bir kırılma mıdır? Filistin davası açısından bunu bir kırılma noktası olarak görür müsünüz ve nasıl etkiler? Bundan sonraki süreçte 'evet' diyenlerin ilk atması gereken adım acaba nedir?" sorusuna Erdoğan, "İsrail, zulmünü artırdıkça gerçek yüzü de ortaya çıkıyor. Filistin'de yıllardır sistematik bir şekilde devam eden İsrail zulmünü görmezden gelenler dahi, 'artık bu kadar da olmaz' demeye başladılar. BM Genel Kurulu'nda sizin de ifade ettiğiniz gibi, 142 ülkenin 'evet' oyuyla kabul edilen New York Bildirgesi, Filistin meselesinde diplomatik dengeleri kökten değiştiren bir süreç olmuştur. Son dönemde BM oylamalarında çıkan sonuçlar, İsrail'in giderek yalnızlaştığını göstermektedir. Türkiye'nin yıllardır her platformda savunduğu iki devletli çözüm tezi, artık küresel çoğunluğun ortak iradesi haline gelmiştir. Türkiye açısından baktığımızda diplomatik mücadelemizin haklılığı tescillenmiştir. Bir yönüyle BM zemininde alınan bu kararlardaki irade değişiklikleri, İsrail'in soykırım uyguladığının açıkça ortaya çıktığını göstermektedir. Bu, bugüne kadar oylamalarda 'evet' diyenlerin yanında yer almayanların da belki zaman içerisinde 'evet' yönünde oy kullananların arasına katılmasına vesile olabilir. Filistin'in Batılı ülkelerce devlet olarak tanınması, ben inanıyorum ki İsrail'i daha fazla köşeye sıkıştıracaktır. Biz, bir kez daha BM zemininde bunu haykıracağız. Mazlumların çığlığını dünyaya inşallah duyuracağız" şeklinde cevap verdi.

"İSRAİL, BİR DİNE DEĞİL BİR SAPKIN İDEOLOJİYE HİZMET ETMEKTE"

Bir gazetecinin bölgede "vadedilmiş topraklar" anlayışıyla sınırların yeniden çizilmeye çalışıldığı, fitne ve işgal senaryolarının devreye sokulduğu bir dönemden geçildiği, Türkiye'nin bu senaryolara karşı hangi tutumu takınacağı ve İslam dünyasına bu süreçte mesajının ne olacağının sorulması üzerine Erdoğan, "Bir defa şunu çok açık net ortaya koyalım. İsrail, bir dine değil bir sapkın ideolojiye hizmet etmektedir. Bu özelliğini bir defa gözden geçirelim. Netanyahu ve çetesi, dünyaya sadece siyonizmin uyduruk masallarını anlatıyor. BM şartı, devletlerin toprak bütünlüğünü, egemen eşitliliğini ve sınırlarının zorla değiştirilmemesini emreder. Bunu görmemiz lazım. Dolayısıyla 'vadedilmiş topraklar' kavramıyla oluşturulan senaryolar, hukuken geçersiz ve meşruiyetten yoksundur. İsrail'i yönetenler kendi radikal anlayışlarını, faşist bir ideolojiye dönüştürmüş bir cinayet şebekesinden başka bir şey değil. Bu yönüyle Netanyahu, Hitler ile ideolojik açıdan adeta akrabadır. Böyle bir özelliği var. Nasıl Hitler, kaydettiği ilerlemenin etkisiyle kendini bekleyen hezimeti göremediyse, Netanyahu da aynı nihai akıbeti yaşayacaktır. Ben buna inanıyorum" açıklamalarında bulundu.

Kaynak: İHA