Türkiye’de sanatçılara yönelik baskılar, yasaklar ve ‘ahlak’ kisvesi, adı altında yürütülen denetimler her geçen sıklaşırken sanat camiasında derin bir sessizlik hüküm sürüyor. Sergilerin, konserlerin, festivallerin yasaklandığı ve uygunsuzluk gerekçesiyle hedef alındığı atmosferde sanatı savunmak artık yalnızca bir ifade biçimi değil, aynı zamanda bir direniş haline geldi.
Konuyla ilgili konuşan Antalya Uluslararası Gençlik Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Süleyman Güzel, sanat camiasında yaşanan sessizliğin arkasında sistematik bir korku iklimi olduğunu ifade etti. Sanatın görevi topluma tek bir düşünceyi dayatmak olmadığını dile getiren Güzel, baskı ortamına rağmen özellikle genç sanatçıların üretmeyi cesaret eylemine dönüştürdüğünü vurguladı.
“AHLAK KAVRAMI BUGÜN POLİTİK BİR SOPA HALİNE GETİRİLDİ”
Sanatçılara yönelik baskı, “ahlak” bahanesiyle meşrulaştırılan politik bir sansür mü? sorusuna yanıt veren Güzel, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Ne yazık ki evet. “Ahlak” kavramı bugün politik bir sopa haline getirildi. Oysa gerçek ahlak, özgürlüğü korumaktır; yasak koymak değil. Sanatı “ahlak” kisvesiyle denetlemek, topluma tek bir duyguyu, tek bir düşünceyi dayatmaktır. Oysa sanatın görevi tam tersine, çeşitliliği savunmaktır.”
KORKU SİSTEMATİK HALE GETİRİLDİ
Gözaltılar ve yasaklar karşısında sanat camiası neden suskun kaldığını dile getiren Güzel, “Çünkü korku sistematik hale getirildi. Ama suskunluk, kabul değildir. Sanat camiası yeniden dayanışmayı, ortak vicdanı ve birlikte üretmeyi hatırlamak zorunda. Sanatçı yalnız kaldığında, sesinin yankısı azalır. Oysa biz birlikte konuştuğumuzda, kelimeler özgürlüğe dönüşür” dedi.
“GENÇ SANATÇILARI ARTIK KORKMUYOR”
Genç kuşak sanatçılar bu atmosferde üretmeyi bir cesaret eylemine dönüştürdüğünü söyleyen Güzel, “Bugünün genç sanatçıları artık korkmuyor. Onlar için üretmek, bir meslek değil bir direniş biçimi. Sansüre karşı bir söz, yasaklara karşı bir melodi, baskıya karşı bir sahne kuruyorlar. Bu kuşak, umudu yeniden sahneye taşıyor. Onların enerjisi, bu ülkenin yarınlarına tutulan bir ışık” diye konuştu.
SANATIN ÜZERİNDEKİ BASKI NE ZAMAN BİTECEK?
Sanatın üzerindeki bu baskıların geçici bir dönem mi yoksa yeni normal mi sorusunu yanıtlayan Güzel, “Bu dönemin kalıcı olup olmayacağı, bizim direncimize bağlı. Eğer susarsak, bu baskı “yeni normal” olur. Ama konuşur, üretir, paylaşır, direnmeye devam edersek; bu karanlık sadece tarihin kısa bir parantezi olarak kalır. Sanat, tarih boyunca hep küllerinden doğmuştur. Bugün de öyle olacak. Çünkü biz, üretmeyi varoluş biçimi olarak seçtik” diyerek sözlerine son verdi.