Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yıkım kararıyla kamuoyunda tartışmalara neden Antalya Arkeoloji Müzesi’nde yıkım hazırlık çalışmaları başlarken İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, yaptığı paylaşımda dikkat çekici açılamalarda bulundu. Antalya Arkeoloji Müzesi’nin deprem dayanıksız gerekçesi gösterilerek yıkılmak istenmesi ve deprem performans analizi raporu olmadan yıkılmak istenmesi pek çok kez gündeme gelmişti. İMO Antalya Şube Başkanı Akdoğan müzede çalışmaların başlamasıyla deprem performans raporunu yeniden hatırlattı. Başkan Akdoğan, müzenin 2000 sonrasında inşa edilen ek yapısının da yıkım kapsamında alınmasının teknik açıdan açıklanamaz olduğunu söyledi.
“YIKILMASI TEKNİK VE HUKUKİ OLARAK AÇIKLANAMAZ”
İMO Başkan Mehmet Soner Akdoğan’a göre kırmızı daire içine alınan müzenin ek bölümünde nervürlü demir ve hazır beton kullanıldı. Yıkım kapsamına alınan söz konusu ek alanın teknik ve hukuki açıdan açıklanamayacağını söyleyen Başkan Akdoğan şu sözleri kullandı:
“Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılması yönündeki girişimlerin, herhangi bir deprem performans analizi raporu olmaksızın sürdürülmesi kamu vicdanını ciddi şekilde yaralamaktadır. Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün yaptığı basın açıklamasında, müze yapısında nervürlü demir kullanıldığı ve beton dayanımının yetersiz olduğu belirtilmiştir. Ancak ekran görüntüsünde daire içine aldığımız müzenin ek bölümünde, nervürlü demir ve hazır beton kullanıldığı bilinmektedir. Bu bölüm, 2000 yılı sonrası yapıldığından dolayı yeni nesil yapı teknolojileriyle inşa edilmiş ve birçok yapısal kriter açısından bir dönüm noktası niteliğindedir. Eğer deprem riski yıkımın temel gerekçesi olarak sunuluyorsa, bu bölümün de yıkılması teknik ve hukuki olarak açıklanamaz bir kamu zararı yaratmaktadır.”
“DEPREM PERFORMANS ANALİZ RAPORLARININ PAYLAŞILMALI”
“Tarafımıza ulaşan duyumlara göre, yetkililer söz konusu ek yapının 2018 Deprem Yönetmeliği’nden önce yapıldığı gerekçesiyle riskli olduğunu iddia etmektedir” diyen Başkan Akdoğan, “Oysa yalnızca yapım tarihi üzerinden yürütülen bu tarz argümanlar, yapıların gerçek deprem güvenliği hakkında herhangi bir bilimsel değerlendirme yapılmadığını açıkça göstermektedir. Beklentimiz, eğer varsa, tüm yapılar için yapılmış olan deprem performans analiz raporlarının şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmasıdır. Bilimsel ve teknik verilere dayanmayan keyfi uygulamaların hem kültürel mirasımıza hem de kamu kaynaklarına vereceği zarar göz ardı edilmemelidir” sözlerini kullandı.
