Saadet Partisi Antalya Milletvekilli Şerafettin Kılıç, Şubat, Mart ve Nisan aylarında yaşanan don felaketlerinin ardından üreticinin yaşadığı ekonomik sorunları gündeme taşıdı. Üreticilerin bir sezonluk değil gelecek yılki fidan alımlarının dahi etkilendiğine vurgu yapan Milletvekili Kılıç, üreticinin umudunun kalmadığını aktardı. Sahada yaşanan mağduriyetleri aktaran Milletvekili Kılıç, hükümete kritik bir çağrıda bulundu. Kılıç, komisyon çalışmalarının yalnızca rapor üzerinde kalmaması gerektiğine vurgu yaparak, “Bu komisyon sadece bir masa çalışması olmadı aslında; biz de onun bölgelerine gittik, üreticinin yüzüne baktık, tarlada donmuş dalların sessiz çığlığını dinledik. Yan yana getirdiğimiz rapor sayfalarına sadece zarar miktarlarını değil, bir sezon umutla başlayan ama soğukla birlikte geleceği buz kesen yüzbinlerce çiftçinin çaresizliğini de kaydettik” dedi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı kararı ile yayımlanan desteklerin ise yetersiz olduğuna dikkat çeken Milletvekili Kılıç, “En az %20 zarar gören üreticilere destek verilecektir. Peki, soruyorum: %18, %19 zarar gören üretici, bu zarar yüzünden borcunu ödeyemediğinde, ürününü yeniden yetiştiremediğinde kim sorumluluk alacaktır? Zarar oranıyla hayat mücadelesi arasında bu kadar mekanik bir ilişki kurulabilir mi?” dedi.
“ÇİFTÇİNİN ÇARESİZLİĞİNİ KAYDETTİK”
Üreticilerin sorunlarını gündeme taşıyan Milletvekili Kılıç, şu sözlere yer verdi:
“Bu komisyon sadece bir masa çalışması olmadı aslında; biz de onun bölgelerine gittik, üreticinin yüzüne baktık, tarlada donmuş dalların sessiz çığlığını dinledik. Yan yana getirdiğimiz rapor sayfalarına sadece zarar miktarlarını değil, bir sezon umutla başlayan ama soğukla birlikte geleceği buz kesen yüzbinlerce çiftçinin çaresizliğini de kaydettik.
“ÜRETİCİNİN ERTESİ YILI PLANLAMA GÜCÜ DE DONDU”
Sahada gördüğümüz tablo basitti ama ağırdı. Don yalnızca mahsulü değil, üreticinin ertesi yılı planlama gücünü de dondurmuştu. Pek çok yerde sadece meyve değil, ağaç da zarar gördü. Ağaç kuruduğunda kayıp sadece bir yıllık değildir; yıllara yayılan bir üretim felci ortaya çıkar. Üretici sadece bugünü değil, yarını da kaybeder.
“VERİLEN DESTEKLER YETERSİZ”
İşte biz tam da bu bilinçle notlarımızı alırken, zararın ekonomik değil, stratejik olduğunu da ifade ettik. Ancak ardından yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı, beklentimizi doğrusu çok fazla karşılamamıştır. Çünkü bu karar, sahadaki gerçeği değil, masa başı matematiğini esas almış gibi görünmektedir.
Kararda diyor ki: “En az %20 zarar gören üreticilere destek verilecektir.” Peki, soruyorum: %18, %19 zarar gören üretici, bu zarar yüzünden borcunu ödeyemediğinde, ürününü yeniden yetiştiremediğinde kim sorumluluk alacaktır? Zarar oranıyla hayat mücadelesi arasında bu kadar mekanik bir ilişki kurulabilir mi?
Evet, ürün bazında bazı rakamlar verilmiş:
Kiraz ve şeftali için 6.500 TL/dekar,
Turunçgiller için 6.000 TL/dekar,
Kayısı ve vişne için 5.500 TL/dekar,
Elma, armut, ceviz ve üzüm için 5.000 TL/dekar,
Fındık için 4.200 TL/dekar.
“DON SADECE GİRDİYİ YAKMADI”
Bu rakamlar kâğıt üzerinde maliyet tablosu gibi gösteriliyor ama çiftçi için gerçekte sadece bir tek seferlik bir nefes. Çünkü don sadece girdiyi yakmadı; yeniden fidan alımını zorunlu kıldı, ilaçlamayı katladı, işçilik maliyetini artırdı. Ağaç kuruduysa yeni fidanın meyve vermesi 3-4 yılı bulur. Peki bu süreçte üretici nasıl ayakta kalacak?
Karar, toplamda 46,5 milyar Türk Lirası destek planlandığını söylüyor. Fakat sadece eylül ayında faizi ödenen tutar 236 milyar TL’yi aştı. Ciddi bir afet yaşanmışken, bütün çiftçilerimiz için açıklanan rakam bir aylık faiz ödemesinin beşte biri kadarsa burada ciddi bir tercih sorunu yok mudur?
“ÜRETİCİYİ DAHA DERİN BİR BORÇ ÇUKURUNA İTMEKTEDİR”
Biz diyoruz ki, bu komisyondan çıkan rapor bir tespit raporu olmaktan çıkıp, gerçek bir telafi ve yeniden diriliş planına dönüşmelidir. Çiftçi, borç ertelemesi değil; faizsiz, destekli yeniden yapılandırma bekliyordu. Bu karar ise erteleme imkânını faizli bir şekilde sunarak üreticiyi gelecek yıl daha derin bir borç çukuruna itmektedir.
“ÜRETİCİ MİLLETİN GELECEĞİNİ SOFRAYA TAŞIR”
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; biz bu ülkede tarımı sadece ekonomik bir faaliyet olarak görmüyoruz. Tarım, bu milletin bağımsızlığıdır. Gıda egemenliği olmayan bir ülkenin siyasi egemenliği de sorgulanır. Çiftçi sadece ürün yetiştirmez; bu milletin geleceğini sofraya taşır.
Ve hepimiz şunu biliyoruz: Faiz ekonomisi her zaman üretimi ve üreticiyi ezer, tarımı ithalata mahkûm eder, çiftçiyi borç batağında tutar. Bu sebeple diyoruz ki; faizin değil alın terinin değer gördüğü, borcun değil bereketin yükseldiği, ithalatın değil yerli üretimin esas alındığı bir düzen kurulmadan bu tür krizler geçici desteklerle aşılmaz, her yıl yeniden karşımıza çıkar.
“ADALETLİ BİR DÜZEN ÇİFTÇİNİN YÜREĞİNİ ISITIR”
Bu kadar çalışmanın ardından ortaya çıkan rapor, çiftçinin yarasına merhem olacak kararların alınmasını sağlamıyorsa, rapor kâğıtta kalır. Komisyonun sahaya inmesi bir inceleme değil, sadece bir ziyaretten ibaret olur. Çünkü biliyoruz ki don toprağı dondurabilir ama adaletli bir düzen, çiftçinin yüreğini yeniden ısıtır.
“RAPOR REVİZE EDİLMELİ”
Bu nedenle raporun revize edilmesi, Cumhurbaşkanı kararının yeniden düzenlenmesi ve çiftçinin gelecek sezon üretime umutla başlamasını sağlayacak faizsiz, gelir bazlı ve uzun vadeli telafi modellerinin devreye alınması için ısrarla çağrı yapıyoruz.
Evet, biz karar mercii değiliz; ancak çiftçilerimizin derdine derman olacak desteklerin açıklanmasını temin etmekle mükellefiz. İlk don hadisesi şubat ayında yaşandı, ardından mart ve nisan aylarında daha geniş kapsamlı yaşandı. Oluşan hasarlara karşı kararname hadisenin 6-7 ay sonrasında açıklanabilmiştir.
“ÇİFTÇİ AYAĞA KALKMADAN BU ÜLKE AYAĞA KALKMAYACAKTIR”
Bu noktada önerim şudur: Bu komisyon, Meclis bünyesinde en azından bir tali komisyon olarak; afetlerden etkilenen tarım ve hayvancılık alanı için varlığını sürdürsün. Aksi takdirde, olası bir afet sonrasında komisyonun oluşması, süreci, hasar tespit çalışmaları ve tedavi çalışmaları uzun zaman alacaktır. Şunu unutmayalım ki; çiftçi ayağa kalkmadan, bu ülke ayağa kalkmayacaktır.”