Tarihi M.Ö.2 yüzyıla uzanan Antalya, Bergama Krallığı'ndan Roma İmparatorluğu'na Bizans'tan Osmanlı'ya kadar pek çok medeniyetin izlerini taşıyor. Zengin mirası, doğal oluşumları ve tarihi yapılarıyla mitolojinin dokusunu ile ziyaretçilere adeta bir zaman yolculuğu deneyimi sunuyor. Son yıllarda artan kültürel turizmle birlikte bu efsaneler genç kuşaklar arasında da yeniden popülerlik kazanıyor. Peki, Antalya'nın en çarpıcı 7 şehir efsanesi nelerdir? İşte ayrıntılar...
ATTALOS'UN CENNET ARAYIŞI
M.Ö.2 yüzyılda Bergama Kralı II. Attalos, askerlerine "Yeryüzünde cennet gibi bir yer bulun" emrini verir. Gneye inen bu askerler bugünkü Kaleiçi'nin kıyı şeridini hayranlıkla karşılarlar. Kral, bu buluşu kendi adıyla anılacak bir kent halinde somutlaştırır ve Attaleia'yı bulur. Bu da modern Antalya'nın kökenini oluşturur. Efsaneye göre kralın rüyasında gördüğü bu mekan şehrin bereketli kaderini mühürlemiştir. Bugün Kaleiçi'nde dolaşırken, bu hikaye ziyaretçileri hala büyülemeye devam ediyor.
TİTREYEN GÖL'ÜN GÖZYAŞLARI
Manavgat ilçesine bağlı Sorgun beldesinde bulunan Titreyen Göl, adını hüzünlü bir ördek hikayesinden alıyor. Rivayete göre göl kenarında yaşayan yaşlı bir balıkçı, beslediği ördeklere saldıran avcılara karşı durur. Avcılar yaşlı adamı itip ördekleri vurmaya devam edince diğer ördekler kanatlarıyla bir hortum oluşturarak avcıları kaçırır. Bu olaydan sonra gölün suları sürekli titremeye başlar. Yöre halkı, bu titremeyi yaşlı balıkçıya ağlayan ördeklerin gözyaşları olarak yorumlar.
BELKIS'IN GURURU
Efsaneye göre Kral'ın kızı Belkıs ile evlenmek isteyen iki mimar Kral'ın "kızımı en çok halkına yarar sağlayacak eseri yapanla evlendireceğim" şartını yerine getirmeye çalışır. Mimarlardan biri mükemmel akustiğe sahip tiyatroyu diğeri ise şehre su getiren görkemli su kemerini yapar. Kral karar vermekte zorlanıp kızı ikiye bölmeyi teklif edince, Aspendos Antik Tiyatrosunu yapan mimar sevgisinden vazgeçer. Kral, bu fedakarlık karşısında kızı sevgiden vazgeçen mimara verir.
SÖNMEYEN ATEŞİN SIRRI
Kemer yakınlarındaki Yanartaş, yüzyıllardır sönmeyen doğal gaz sızıntılarıyla yanan alevleriyle ünlüdür. Antik Yunan mitolojisine göre Likya kahramanı Bellerophontes'in kanatlı atı Pegasus'un yardımıyla, ateş saçan canavar Chimera'yı yerin altına hapsettiği yerdir. Yerin altındaki Chimera'nın ağzından çıkan alevler Yanartaş'ın bugün hala parlamasına neden olur.
ELENİ’NİN GÖZYAŞLARI
Efsaneye adını veren Eleni Bizans Tekfuru Argiles’in kızıdır. Argiles ülkesini yağmalayan Kosan Vasili ’den kurtulmak için kızının bu korsan ile evlenmesini ister. Bu evliliği istemeyen Eleni ise aslında fakir bir çobana aşık olmuştur. Bu duruma çok kızan Argiles kızını Alanya Kalesi’nin zindanlarına hapseder. Eleni’nin kaldığı hücrede tek bir pencere varmış. Bu pencere ise Damlataş kumsalına bakıyormuş. Bunun sebebi ise babasının Eleni’ye Alanya’nın tüm güzelliklerini gösterdiği takdirde Eleni’nin evliliği kabul edeceğine inanmasıymış. Fakat Eleni aşkından asla vazgeçmemiş. Korsan Vasili ile evlenmek istemeyen Eleni küçük bir hücrede gece gündüz ağlarmış. Kıraçtepe Eleni’nin gözyaşları ile dolup taşmasıyla bu tepede defne, nar ve iğde ağaçlar boy vermiş. O günden bugüne ne zaman Alanya’ya yağmur yağsa halk, defne kokusu ile Eleni’nin gözyaşlarını ve hıçkırıklarını hissederlermiş.
UYUYAN DEV EFSANESİ
Kaş’ta bahsedilen efsaneye göre “Uyuyan Dev ’in sadece seçilmiş kişilere gözüktüğüne inanılır. Bu efsanenin en güzel yanlarından biri de bazı hikâyelerde gerçek aşkını Kaş’ta bulacak olan insanların bu devi görebileceğine rivayet edilir. Dağa dikkatle bakıldığında dev bir erkek silueti görülür. Romantizm kokan bu efsanede karşılıklı olarak duran iki devin her tarafına su temas ederse devler uyanarak birbirine kavuşacaklarına inanılır.
EĞRİ GÖL EFSANESİ
Efsaneye göre askere çağrılan genci yıllar boyunca bekleyen güze bir kız, sevdiğinin şehit olduğunu öğrenince kızın babası onu başka birisine vermeye karar vermiş. Gelin alayı gelmiş olsa da kızın gözlerinden hüzünden başka bir şey okunmuyormuş. Gelin alayı kervanı tam da Eğri Gölü’nün bulunduğu yere geldiğinde dualar edip Tanrı’ya yalvarırmış. Bunun üzerine kız aniden su olmuş ve o büyülü gölü yaratmış. Hala daha yerliler tarafından her cuma günü kervanın gölde kaybolduğu saat sıralarında gölden bir ışık topunun yükseldiğine dair hikâyeler anlatılır.
NOEL BABA'NIN GİZLİ LİMANI
Demre'deki Aziz Nikolas Kilisesi efsaneye göre korsanlardan kurtarılan çocukların sakladığı yer olarak bilinir. Denizcilerin koruyucusu olan Aziz, gemilere mucizevi yardımlar sunar. Her yıl binlerce ziyaretçi kilisede dua ederken Noel ruhunu Akdeniz'e taşıyan bu hikaye bölgenin mirasını canlandırır. Son yıllarda sürdürülebilir turizm projeleriyle bu anlatı yeniden hayata geçirilerek ziyaretçilere farklı bir deneyim sunuyor.
KARA DELİKLİ MAĞARA'NIN YUTAN KARANLIĞI
Şehrin sarp dağlık bölgelerindeki Kara Delikli Mağara, en ürkütücü efsanelerden biri olarak anlatılır. Halk arasında mağaranın insanları yutan gizemli bir güce sahip olduğuna inanılır. Geçmişte define avcılarının kaybolduğu yer olarak anılan bu mağara bugün hala maceracıları cezbediyor. Yerel rehberler ise ziyaretçilere çarpıcı uyarılar yapıyor: "Girişte dua edin, çıkışta da aynı umudu taşıyın".
