Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 16 Temmuz'da kapatılan Antalya Arkeoloji müzesinin yıkım süreci başlamıştı gece yarısı yıkılan Antalya Arkeoloji Müzesi'ne tepkilere çığ gelmeye devam ediyor. Kent hafızası olan ve bir gece yarısı yıkılan müzenin deprem performans analizi raporu tartışma konusu olmuştu. Konuya ilişkin İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, söz konusu raporu ilgili kurumlardan talep edilmişti. Ancak maile adresine göndermek yerine müze binası önüne Bakanlık tarafından reklam panosu olarak içindekiler ve sonuç kısmı yer alan belgeler asılmıştı. Ardından İMO Antalya Şubesi’ne rapor gönderilmişti. Rapora ilişkin İMO Antalya Şubesi tarafından yapılan açıklamada raporun bilimsellikten uzak olduğunu aktarmıştı. Sürecin devam ettiği Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkım süreci yargıya taşınmıştı. Yargı süreci devam ederken 13 Eylül'de gece yarısı Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkımına başlandı. Gece yarısı yıkımına başlanılan müzeye başta CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, Aliye Coşar ve Müze Savunucuları tepki gösterdi.
MÜZE YIKIMA TEPKİLER DEVAM EDİYOR
Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkımına ilişkin Müze Savunucuları, Antalya Barosu'nda toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Av. Tuncay Koç, müzenin yıkım sürecine ilişkin 5 dava açıldığını ancak yıkımına buna rağmen gerçekleştirildiğini ifade ederek, "İster konjonktürel belediyelerin baskısı olsun, ister başka bir baskı olsun, sonuçta kamu kurumları görevlerini yapmadılar" dedi.
“BAŞVURULARA YANIT VERİLMEDİ”
Toplantıda konuşan Av. Tuncay Koç, müzenin yoğun bir şekilde yıkımına hala devam edildiğini ifade etti. Yıkıma ilişkin olarak açılan 2 davada da henüz bir sonuç alınamadığını aktaran Av. Koç, "İlk davada Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yanıt geldi. Ancak bu yanıtta da hâlâ hangi hukuki dayanakla buranın ihale edildiği ve yıkım sürecine ilişkin resmi belgeler net değil. Belgeler muallakta, süreç baştan itibaren belirsizliklerle dolu yürütülmemeye devam ediliyor. Türkiye'nin uzun zamandır bir hukuk devleti olmadığının zaten farkındayız. Bu olay, idarenin ne kadar karmaşık ve dağınık olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Ortada bir ihale yapıldığı söyleniyor ama ihale kamuya açık değil. Kim, nasıl ihaleye katıldı, neyi aldı bilmiyoruz. Ani bir kararla müzenin kapatıldığını gördük. Sonrasında başvurular yapıldı ama bu başvurulara yanıt verilmedi" ifadelerini kullandı.
“BİLİMSEL KISTASLARA GÖRE HAZIRLANMASI GEREKİRDİ”
Yeniden değerlendirme aşamasında 2 mahkeme, dosyadaki bilgilerin eksik bulduğu için karar vermediğini söyleyen Av. Koç, "Hatta bir mahkeme “görevli değilim” diyerek süreci uzatmak için her şeyi yaptı. Eylül ayı başında bir dava daha açıldı. Ankara’dan gelen büyük bir heyet olmuş sanıyorum. Bu heyetten sonra, geçen cuma günü Antalya’da müze müdürü, İl Kültür Müdürü, Çevre Şehircilik Müdürü ve Kültürel Varlıkları Koruma Müdürü bir toplantı yapmışlar. O toplantıdan bir gün sonra da müze yıkılmaya başlandı. Yıkım için gereken analiz raporunu hep söyledik, tekrar etmeyeyim: Depreme ilişkin analiz raporu ya hiç yok ya da sonradan alınmış. Sonradan alındığı rapor da bilimsel değil. Zaten süreç olarak yanlış çok önceden yapılması, bilimsel kıstaslara göre hazırlanması gerekirdi. Böyle bir raporun ortada olmadığını biz biliyoruz. Müze, herhangi bir gecekondu gibi işlem görüyor. Hiç umursayan da yok bu konuda" dedi.
“MÜZE YIKILIYOR DURDURAMADIK”
Av. Koç, yıkım sürecine ilişkin konusuna yaptığı konuşmasında asbest raporuna değinerek, konuşmasında şu sözleri kullandı:
"İşin en kötüsü, bu konuda bir mühendisle konuştum. “Biz gecekonduya bile asbest raporu alırız,” dedi. Ama müzeye ilişkin bir asbest raporunun olmadığını biliyoruz. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne sorduk, “Yok,” dediler. Sonra ikinci kez sorduk: “Eğer yoksa bu yıkımı durdurun.” Bugün verdikleri yanıtta konuyu Muratpaşa Belediyesi ile Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne havale etmişler. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün asbestle ilgili herhangi bir rapor alma veya verme yetkisi yok. Zaten ekli bina kendisine ait değil. Muratpaşa Belediyesi ise “Orası kapalı bina, benim sorumluluğumda değil,” diyor. Muratpaşa Belediyesi’ne bir dilekçe verildiğini biliyoruz. CİMER’E yıkım ruhsatı var mı? Asbest raporu var mı? dilekçe verildi. Yıkım günü Muratpaşa Belediyesi zabıtaya da şikayet edildi.
Zabıta da geldi. Sonuçta Çevre Şehircilik Müdürlüğü ve Kültür Turizm Müdürlüğü bu işin tarafı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müdürünü ayrı tutmuyoruz. Çevre Şehircilik Müdürlüğü iktidar olarak onların yanında ama kendi görevini de yapmıyor. Bir de onların yanına Muratpaşa Belediyesi de katıldı, ne yazık ki. Bunu açıkça ifade etmemiz lazım. İster konjonktürel belediyelerin baskısı olsun, ister başka bir baskı olsun, sonuçta kamu kurumları görevlerini yapmadılar. Günümüzde hukuktan çok bir şey beklemiyoruz. Ama göz göre göre Antalya’nın 51-53 yıllık, topluma mal olmuş bir kamu binası olan müzenin bu gece aceleyle yıkılması karşısında ne söyleyeceğimi gerçekten bilemiyorum. Müze yıkılıyor durduramadık. O zaman bunun arkasındaki işi bırakmayacağız. Suç duyurusunda bulunacağız ve süreci mutlaka sonuna kadar götüreceğiz."