"Türkiye ekonomisi, pandemi, küresel tedarik zinciri krizleri ve bölgesel belirsizlikler gibi zorlu süreçlerden geçmesine rağmen, üretim ve ihracat kapasitesiyle ayakta durmayı başarıyor" diyen Akgül, iş dünyasının bu süreçte oynadığı kritik role dikkat çekerek, "Biz iş insanları olarak, yatırımı ve üretimi artırarak ülkemizin büyümesine katkı sağlamak zorundayız. MÜSİAD olarak, üyelerimizin güçlenmesiyle birlikte Türkiye ekonomisine katma değer üretmeyi hedefliyoruz. Antalya, turizmin yanı sıra tarım ve ihracatta da güçlü bir potansiyele sahip. Bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizin kalkınmasına katkı sunmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Akgül, Antalya'nın ekonomik çeşitliliğine vurgu yaparak, "Turizm, tarım ve ihracat, Antalya'nın ekonomik omurgasını oluşturuyor. Ancak, bu sektörlerin sürdürülebilir bir şekilde büyümesi için çevresel faktörleri de göz ardı edemeyiz. İşte bu noktada, Türkiye'nin öncülük ettiği Sıfır Atık hareketi gibi projeler, hem çevresel hem de ekonomik açıdan bize yol gösteriyor" dedi.
Ekonomik Sıkıntı-1

Türkiye'nin en büyük çevre hareketlerinden biri olan ve 2017 yılında Emine Erdoğan'ın himayelerinde başlatılan Sıfır Atık projesinin ekonomik boyutuna dikkat çeken Akgül, "Sıfır Atık Kitabı'nda vurgulanan atık yönetimi felsefesi, iş dünyası için de bir rehber niteliğinde. Kitapta, 2017'den 2023'e kadar geri kazanım oranının yüzde 13'ten yüzde 35'e yükseldiği belirtiliyor. Bu, 498 milyon ağacın kesilmekten kurtarılması ve 5,9 milyon ton sera gazı salımının önlenmesi anlamına geliyor. Bu veriler, sürdürülebilir üretim modellerinin hem çevresel hem de ekonomik faydalarını açıkça ortaya koyuyor. İşletmelerimiz, atık yönetim sistemlerini benimseyerek hem maliyetlerini düşürebilir hem de çevreye duyarlı bir marka imajı oluşturabilir" diye konuştu.

Ekonomi Tablet
Akgül, küresel ölçekte hızla önem kazanan karbon ayak izi ve karbon vergisi gibi konuları da değerlendirdi. Akgül, AB'ye ihracat yapan işletmelerin, karbon ayak izlerini hesaplamak ve raporlamak zorunda olduğunu belirterek, "Bu, hem bir yük gibi görünebilir hem de yeşil dönüşüm için bir fırsat. Türkiye, stratejik bir yaklaşımla bu süreci avantaja çevirebilir ve dünyanın 'Yeşil Üretim Üssü' olma potansiyelini değerlendirebilir" dedi.
2022-2024 Orta Vadeli Program'da ilk kez yer alan karbon vergisinin uygulanmasıyla emisyon azaltımının hedeflendiğini kaydeden Akgül, "Karbon vergisi, 'kirleten öder' prensibine dayanıyor. Bu, işletmelerimizi daha temiz teknolojilere ve yenilenebilir enerjiye yönelmeye teşvik edecek. Aynı zamanda, bu vergi gelirleri, yeşil yatırımları desteklemek için kullanılabilir. MÜSİAD olarak, üyelerimizi bu yeni düzenlemelere hazırlamak için eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerimize devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi.


Akgül, iş dünyasının ortak hedefinin istihdamı artırmak ve sürdürülebilir büyüme sağlamak olduğunu vurgulayarak, "Ekonomiye güveniyoruz, geleceğe umutla bakıyoruz. Ancak, bu umudu gerçeğe dönüştürmek için çevre bilinciyle hareket etmeliyiz. Sıfır Atık projesi, sadece çevresel bir girişim değil, aynı zamanda döngüsel ekonomi modeliyle istihdam potansiyeline sahip. Geri dönüşüm ve ileri dönüşüm projeleri, yeni iş alanları açıyor ve yerel ekonomiyi güçlendiriyor" dedi.
MÜSİAD'ın bu süreçte köprü görevi gördüğünü belirten Akgül, "Ulusal ve uluslararası alanda iş dünyasını bir araya getiriyoruz. Antalya'da tarım ve turizm sektörlerinde sıfır atık uygulamalarını yaygınlaştırmak için projeler geliştiriyoruz. Örneğin, otellerde atık ayrıştırma sistemlerinin kurulması ve organik atıkların kompost haline getirilmesi, hem çevreye hem de ekonomiye katkı sağlıyor" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA