Anahtar Parti Genel Başkan Yardımcısı Demiröz, düzenlenen basın açıklamasında Türkiye’de tarım sektörünün derin bir kriz içinde olduğunu söyledi. Mevcut serbest piyasa anlayışını eleştiren Demiröz, devletin üretim ve çiftçi lehine yeniden aktif rol üstlenmesi gerektiğini vurgulayarak, kooperatifçilik temelli planlı tarım modeline dönüş çağrısında bulundu.

Antalya’nın Gerçekleri Gözler Önüne Serildi (3)Anahtar Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Demiröz, yaşanan durumu şu sözlerle gözler önüne serdi;

“Parti kurulmadan sekiz ay öncesinden itibaren Anahtar Parti’nin tarım politikaları ve çizgisi devam ediyor. Çiftçiyle temas ettikçe bu yapının ne kadar gerekli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Çiftçi de bizi anlıyor. Bugün Antalya’daki çiftçinin yaşadığı sorun neyse, Konya’daki, Van’daki, Edirne’deki, Urfa’daki çiftçinin derdi de aynı; sadece ürünün adı değişiyor. Bir yerde sebze, başka yerde buğday, koyun, keçi, büyükbaş, ay çekirdeği, fındık, çay. Sorunlar birbirinden farklı değil.

Mayıs ayından bu yana yaklaşık 102 köyde toplantılar yaptık. Türkiye’nin 44 ilinde üreticiyle buluştuk; bazı illerde iki kez. Antalya gibi tarımın yoğun olduğu illerde de iki kez toplantı düzenledik. Dert aynı: Üretici zarar ediyor, tüketici ise dünyanın en pahalı ürününü yiyor. Buna itiraz eden hiçbir siyasi parti yok, iktidar dahil. Tarım ve gıda diğer sektörlerden farklıdır. Üretici, domatesi 20 liraya mal edip 10 liraya satarken, aynı ürünün markette 50 liraya satıldığını görüyor. Besici 15 liraya sattığı sütün yarım yağlısını markette 39 liraya buluyor. Bu tablo için sosyal medyaya gerek yok; herkes gözünün önünde görüyor.

Antalya’nın Gerçekleri Gözler Önüne Serildi (2)Türkiye’de et tüketimi %60 oranında düştü. Et üretimi ise %30 azaldı. Üretici hâlâ zarar ediyor çünkü tüketim çok düştü. Geçen ay gıda enflasyonundaki düşüşün tek kaynağı tavuk ve yumurta fiyatlarının %8 düşmesiydi. Bu iki kalemdeki düşüş enflasyonu 0,65 puan aşağı çekti. Oysa üretici zarar ederken enflasyon düşüyor. Domates ve biberde üretici zarar ediyor ama raf fiyatları hâlâ yüksek. Sorun şu: Biz bu ürünlerin ticaretini yönetemiyoruz. Üretiyoruz, tüketen bir nüfusumuz var, ihracatçımız var, gıda sanayimiz var. Ancak ürünün ekosistemini kuramıyoruz. “Serbest piyasa” deniyor ama asgari ücret açıklanıyor, ihracat kapatılıyor. Bu serbest piyasa değil.

Antalya’nın Gerçekleri Gözler Önüne Serildi (1)Ben serbest piyasaya inanmıyorum. Devletin üretici lehine müdahale etmesi gerektiğini düşünüyorum. Hububatta taban fiyat açıklanıyor ama üretici o fiyattan satamıyor. Domates için 35 lira deniyor, üretici 25 liraya satıyor. Süt için 19,60 lira açıklanıyor ama üretici 15 liraya satıyor. Asgari ücret sistemi de işveren lehine işliyor. “Eşit işe eşit ücret” kuralı varken, farklı risklerde çalışan işçiler aynı ücreti alıyor. Bu adil değil. Sendikaların güçlendirilmesi gerekiyor. Çiftçi sürekli empati yapmak zorunda kalıyor. Nakliye farkını bile kendisi açıklamaya çalışıyor. Oysa devletin empati yapması için kurulan kurumlar var. Ama işlemiyor. İşte bu yüzden parti kurduk.

Antalya’nın Gerçekleri Gözler Önüne Serildi (5)Çözüm: Devlet ile üretici ortak olmalı. Kooperatif aracılığıyla girdiler devlet tarafından sağlanmalı, mahsul kooperatif tarafından satın alınmalı. 1924’te kurulan Tarım Kredi modeli buna örnektir. Dünyanın en büyük kooperatifleri Japonya, Hollanda, Fransa ve Almanya’da var. Üreticinin kaybını önlüyorlar. Bizim önerimiz: 101 yıldır pancarda uygulanan planlamayı tüm tarım ürünlerine yaymak.

Antalya’nın Gerçekleri Gözler Önüne Serildi (4)Çiftçinin girdisi verilecek, borçları faizsiz yapılandırılacak, kooperatif aracılığıyla ürün en iyi fiyattan alınacak. Böylece üretim artacak, tüketici makul fiyatla ürün alacak. Türkiye’nin tarım ithalatı 2002’de 1,5 milyar dolardı, bugün 26 milyar dolara çıktı. Pamuk ve tütün ithalatı da eklenince rakam daha da büyüyor. Bu tablo hızla toparlanabilir çünkü üretim gücümüz var. Aracıları çıkarıp koordineli bir yapı kurarsak girdi maliyetleri %40 düşer.

Antalya’nın Gerçekleri Gözler Önüne Serildi (6)Anahtar Parti’nin tarım politikası açık, net ve uygulanabilir. Biz “gelince çözeceğiz” demiyoruz. Çözümü ortaya koyuyoruz, hükümet isterse hemen uygulayabilir. Çiftçinin derdine derman olacaksa, kim yaparsa yapsın bizim için sorun yok. Anahtar Parti önce devlet köye dönecek diyor. Devlet köye dönecek. Vatan toprağına önce devlet sahip çıkacak. Devlet köye dönünce zaten üretici, o köyün insanı dönecek.”

Muhabir: ABDULREZZAK KILIÇ