Dövme sanatı binlerce yıl öncesine dayanmaktadır ve birçok topluluk tarafından zamanında yapılmıştır ve yapılmaya da devam etmektedir. Birçok insan kendi için anlam ifade eden semboller ve yazıları bedeninde ömür boyu taşımak için yaptırırken şu an daha çok bir özenti için yaptırılmaktadır. Birçok kişi özellikle yaşları küçük ve yönlendirmeye müsait olan kişiler gündemde yer alan ve herkes tarafında yaptırılan dövmeleri yaptırmaya merak sarmıştır. Dövme yaptırmada asıl amaç kimlik ve ifade özgürlüğü olması gerekirken şu an beğenilme arzusu ile yaptırılmaktadır.
“GERÇEKTEN BAŞARDIĞIMA İNANIYORUM”
Birçok dövme sanatçısı özgün ve yaratıcı tasarımları ile bireylerin yaşam ve hayallerini cilde işliyor. Nurdan Can ise o sanatçılardan bir tanesi ve kendini sembolizm dövmecisi olarak tanımlıyor. Can, dövmecilik sanatı ile ilgili konuşmasında şu ifadelere yer veriyor:
“Dövmeciliğe üniversite yıllarımda merak salmıştım. Sonrasında yaz tatiline geldiğimde kendime sağlıkla ilgili bir dövme yaptırmak istedim. İlk dövmemi yaptırdığım zaman dedim ki, ben bu işi yapabilirim. Eğitim veriyor musunuz dedim. Ustamla biz arkadaş olduk. Dedi ki şuraya bir şey çiz, çizdim senden olur dedi. O zaman Antalya'da gerçekten çok azdı. Bu sektöre girebilirim. Ufak bir eğitim aldım. Sonrasında malzemelerimi aldım. Harçlıklarımla biriktirdiğim hatta çoğu zaman kendim tamir ettiğim bir makinem vardı. İşte ilk dövmeye başladığımda çok kişiye saçma sapan dövmeler yaptım. Benimki de biraz öyle oldu ama sonrasında hızlı bir şekilde geliştirdim. Gerçekten başardığıma inanıyorum.
“TÜRKİYE'DE SANATIN İLHAM KAYNAĞI DİYE BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİL”
Yurt dışında tasarım, istediğin dövme, müşteriyi yönlendirme vs. çok daha rahat oluyor. Ama Türkiye'de maalesef şu an hepimizin gördüğü gibi gençlerde özenti, çok aşırı bir şeye hevesleniyorlar ve artık sen bir süre sonra aynı modeli çalışmaktan sıkılıyorsun. Maalesef üzülerek söylüyorum Türkiye'de sanatın ilham kaynağı diye bir durum söz konusu değil. Hazırda tasarladığımız, yapmak istediğimiz, denemek istediğimiz çok fazla tasarımlarımız var ama maalesef şu an için gerçekleştiremiyoruz.
“BEN SEMBOLİZM DÖVMECİSİYİM”
Kendi tarzımı özgürlük ve sembolizm olarak tanımlarım. Ayrıca ben sembolizm uzmanıyım. Sembol üzerine çalışıyorum. Kişiler bana geliyor ve hayatlarında eksik olan, olmasını istedikleri şeyleri bana anlatıyorlar. Ona göre semboller oluşturuyoruz. Aslında bir nevi ben sembolizm dövmecisiyim diyebiliriz.”
“DÖVME ÖZGÜR VE ASİ RUHLU İNSANLARIN HAYATA KARŞI DURUŞUDUR”
Sembolizim dövmecisi Can, dövmenin özgür ve asi ruhlu insanların hayata karşı bir duruşu olduğunu belirttiği konuşmasında, “Şu anda erkeklerin hepsinin savaşçı olmak istediği anatomiye tamamıyla ters olan siyah bantlar var. O siyah bantlar kolu komple döndüğü için o dövmeyi açtığımızda nereden baksanız 30-32 santim bir dövme çıkıyor. Full dolu, boyası çok, malzemesi çok, işçiliği çok ama küçük siyah bir çizgi gibi göründüğünü için fiyatının daha ucuz olduğu düşünülüyor. Başlıyorum anlatmaya fiyatı diğer dövmelere göre çok daha pahalı bunu yaptıracağına koluna 32 santim bir dövme yaptırsan daha az para ödeyeceksin. Küçücük siyah bir dövmeye bu kadar para istenir mi diyenler oluyor. O yüzden yapmayı da sevmiyorum. Birçok dövmeci arkadaşımın da büyük ihtimalle kanayan yarasıdır. Lütfen kol bandından vazgeçin. Dövme özgür ruhların, asi ruhlu insanların hayata karşı bir duruş aslında. En mustarip olduğumuz konuda lütfen artık sevgilinizin ve kız arkadaşlarınızın ismini yazdırmayın” ifadelerine yer verdi.
“ÖZEN VE İTİNAYLA DAVRANIYORUZ”
Can, kendilerinin dövme yaptıracak kişilerden daha çok özen gösterdiğini belirttiği konuşmasında,
“Bir dövme yaptırmak istiyorsunuz ve model nedir diye sorduğumda karşımdaki kişinin telefonunu alıp ya da işte modeli gösterdiği anda kararlılığı zaten işimizi kolaylaştırıyor. Eğer dövme yaptırmak istiyor ama ne yaptıracağını bilmiyorsa o zaman bizim işimiz başlıyor. Çünkü biz aslında dövme yaptıracak kişiden çok daha fazla bu konuya özenliyiz. Çünkü o heveslenmiş bir dövme olsun istiyor. Ne olacağı fark etmiyor. Ama bunu ömür boyu taşıyacağının o an farkında değil. Bundan sıkılabilir, demode olabilir, sonrasında fikirleri değişebilir. O yüzden çok özen ve itinayla davranıyoruz. Kafasında bir hayal varsa, teknolojiyi kullanarak bölgenin resmini çekiyorum. Dövmeyi direkt üzerindeymiş gibi simülasyon yapıyoruz. Simülasyonla kolunda ya da nerede istiyorsa gösteriyorum. Sonrasında teknik olarak çizimlerini yapıyoruz. Transferini alıyoruz. İşte kişinin birkaç saat alkol, sigara bunlardan uzak durması gerekiyor. Süreci anlatıyoruz hepsini kabul ettikten sonrasında dövmesine başlıyoruz. Şu anda gerçekten çok fazla özenti var. Beni en çok üzen kısım 18'ini dolduran herkes, 15'ten sonra ergenlik döneminde aklına ne geldiyse, kimde ne gördüyse onu yaptırmak istiyor. En büyük mücadelemiz, teknik mücadelemiz bu yönde aslında. Diğer yönden artık teknoloji geliştiği için çok fazla zorlanmıyoruz” ifadesine yer verdi.
DÖVME BAKIMI KONUSUNDA EN SIK YAPILAN HATALAR
Dövme sanatçısı Nurdan Can, dövmeye su değdirmeme olayının yanlış olduğunu tam aksi dövme yapıldıktan birkaç gün boyunca su ile yıkanabileceğini belirttiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Eğer güneşli bir ortamda çalışıyorsa hiç kimsenin yazın dövme yaptırmaması gerekiyor. Çünkü dövmeyi en fazla bozan şey güneş ışığıdır. Dövmeden sonra bilinen bir yanlış var. Dövmeye su değmeyecek diye, aslında dövmeye kabuk bağladıktan sonra su değmeyecek. Biz burada dövmeyi yaptıktan sonra ilk iş dövmeni anti bakteriyel bir sabunla ve hatta imkanın varsa hazır suyla köpürterek yıkanmasını söylüyoruz. Çünkü orada ne olursa olsun bir el değdi, eldiven değdi, açık bir yara onun temizlenmesi ve fazla boyanın atılması gerekiyor.
“İLK İKİ GÜN DÖVMEYİ YIKAYARAK DEZENFEKTE EDİYORUZ”
En büyük hata tuzlu suyun iyileştireceğini düşündüğü için denize girmesi oluyor. Denizde binlerce bakteri var. Dövmeden sonra havuz ve deniz kesinlikle olmaması gereken bir mevzu ama maalesef işte güneş ışığında güneş kremini sürüp saatlerce güneşleniyor. Sonrasında dövme tamamen boyasını yitirmiş, enfeksiyon kapmış oluyor. Güneşten, denizden, havuzdan uzak tutuyoruz. İlk iki gün dövmeyi güzel bir şekilde yıkayarak dezenfekte ediyoruz. Sonrasında yara bağlayıp, yani kabuk bağladıktan sonraki üç gün su değmemesi gerekiyor. Çünkü o dıştaki iyileştirici kabuğu kaldırır. Su kabuklanmaya izin vermeyecektir. Antalya şartlarında çalışan kişiler Eylül, Ekim, Kasım eğer burada yaşıyorsa kış aylarını tercih ederse çok daha iyi olur.”