TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu’nun yayınladığı açıklama dikkatleri üzerine çekti. Yönetim Kurulu’nun açıklaması şu şekilde;
“Antalya kent siyaseti çalkantılı bir süreçten geçiyor. Birileri bu çalkantılı ortamdan faydalanmak için pusuda beklerken, belediye meclislerinde alınan kararlarla kent planlaması kâğıt üzerinde “dikkatle” yapılırken gerçekte kentin kimliği “titizlikle” parsel parsel değiştiriliyor.
TURİSTE TEMİZ HAVA, ANTALYALIYA EGZOZ ÇORBASI
Plan değişiklikleriyle yoğunluk artarken, Antalya’nın havası bir spa merkezinin oksijeninden çok bir otoparkın egzozuna benzemeye başladı. Ama merak etmeyin: Turist otelinin camını kapatınca sorun çözülüyor(!).
ŞEHİR SUSUZ KALSA DA HAVUZLAR DOLMALI
Antalyalı musluktan damlayan son damlayı beklerken, otel havuzları turkuaz parlaklığıyla göz kamaştırıyor. Atıksu arıtma kapasitesi zorlanıyormuş… olsun, turistin duş keyfi aksamasın da gerisini Antalyalı düşünsün.
ANTALYA’NIN YENİ ÇÖP DAĞLARI
Turizmde “her şey dahil” sistemine bir de “her şey çöpe” sistemi eklendi. Çöpler artık dağları aşacak kadar çoğalıyor ama bu da yeni bir turistik slogan olabilir: “Gel, Antalya’da çöp dağları arasında safari!”
UYUYAMAYAN ANTALYALI, EĞLENEN TURİST
Antalya geceleri konser, düğün, beach party, araç kornası ve inşaat senfonisiyle bir dünya markası olmaya aday. Antalyalı uyuyamıyor mu? Zaten turizm sektörü için çalışanların uyumasına gerek yok ki(!).
TATİLCİ KEŞMEKEŞİ, KENTTE DONMUŞ
Tatil paketleri artık trafikte başlıyor ama Antalyalı sabah işe gitmek için saatlerce trafikte kavruluyor. Kentin yolları tıkanınca yeni bir turizm paketi doğdu: “Gerçek Antalya Deneyimi: Bir Saatte Beş Kilometre!” Evet, turizm Antalya için önemli. Ama unutmamak gerekir ki yaşanmaz bir şehir, cazip bir turizm merkezi olamaz. Eğer bu gidişat değişmezse, Antalyalı hem evsiz, hem susuz, hem uykusuz, hem de trafikte hapis kalmış olacak. Turist de bu tabloyu görünce valizini toplayıp daha yaşanabilir şehirlere kaçacak. Haykırıyoruz: Antalya halkını yok sayan, çevreyi, doğayı, tarımı göz ardı eden her imar değişikliği aslında kendi ayağına sıkmaktır. Ama belli ki bazıları bu şehri “turistik bir sahne” zannetmiş. Peki, sahnenin dekoru yıkıldığında, turist alkışlamaya devam edecek mi?”