Bolu’da Grand Kartalkaya’da yaşanan otel yangını felaketi sonrası Türkiye’de yangın güvenliği konusundaki eksiklikler yeniden gündeme taşındı. 2002 yılında yürürlüğe giren ve 2007, 2009, 2015 ile 2021 yıllarında yenilenen Binaların Yangılardan Korunması Hakkındaki Yönetmelik’in 20257te yeniden güncellenmesi tartışmalara yol açtı.
OTEL VE PANSİYONLARA UYARILAR
Özellikle turizm cenneti Antalya’da yangın önemleri önemli bir boyuta ulaştı. Her yıl milyonların akın ettiği Antalya’da yangın önlemleri kapsamında yangına dayanıklı kapı kullanmayan otel ve pansiyonlara belediye yetkilileri uyarıda bulunmuştu. Konuya ilişkin Çevre Mühendisleri Antalya Şubesi eski Başkanı Cem Arüv dikkat çeken açıklamalarda bunlundu.
SAHADAKİ SORUNLAR HALA ÇÖZÜLEMEDİ
Sürecin dar bir ekiple yürütüldüğünü ve sahadaki sorunların hala çözülmediğini aktardı. Turistik tesislerden yangına dayanıklı kapı şikayetlerine kadar uzanan sıkıntılara dikkat çeken Arüv, denetimlerin kağıt üzerinde kaldığını söyledi. Antalya gibi geniş bir coğrafya olduğunu söyleyen Arüv, tek merkezden yönetilen itfaiye teşkilatlarının yetersi kaldığını aktardı.
KARTALKAYA’DAN DERS ÇIKARILMALI
Binaların yangından korunmasına ilişkin yönetmelik, Kartalkaya yangınından sonra kamuoyunda geniş yankı uyandırdığını hatırlatan Arüv, “Halk artık bu düzenlemenin detaylarına oldukça hâkim hale geldi. İtfaiye teşkilatlarının önemi, yönetmelik hükümlerine uygun şekilde inşa edilmeyen binalarda yaşanan sıkıntılarla birlikte çok net biçimde ortaya çıktı. Dolayısıyla, eğer ders çıkarılacaksa, aslında bu dersler açık bir biçimde önümüzde duruyor” diye konuştu.
YENİ YÖNETMELİK İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası özellikle turistik tesislerden gelen şikâyetleri dikkate aldığını aktaran Arüv, özellikle yangına dayanıklı kapılarla ilgili büyük sorunlar bulunduğunu ifade ederek, konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Gelen tepkiler üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü, yönetmelikle ilgili yayımladığı bir kılavuz üzerinden toplantı düzenledi. Bu toplantının verimli geçtiğini düşünüyorum. Ben de bir halk temsilcisi olarak katıldım ve süreci yakından izleme fırsatı buldum. 2002'de yayımlanan yönetmelik, 2007'de yeniden düzenlendikten sonra 2009, 2015 ve 2021 yıllarında yenilendi. Şimdi ise 2025 için yeni bir düzenleme hazırlıkları devam ediyor.”
BU DURUM KAFA KARIŞIKLIĞINA YOL AÇIYOR
Kamu açısından bakıldığında, genel yönetmelik uygulamalarının değerlendirildiği açıkça görüldüğünü aktaran Arüv, “Ancak bu yönetmeliğin mevzuatların ötesinde kapsamlı bir düzenleme olduğunu düşündüğümüzde, başlangıçta yer alan kamusal duruşun artık aynı netlikte olmadığını fark ediyoruz. Örneğin toplantıda turizm sektöründen bir katılımcı, kapılarını yangına dayanıklı hale getirmek için başvuruda bulunduğunu, ancak standart belirleyen kurumlardaki yetersizlik ve işlem sürelerinin uzaması nedeniyle mağduriyet yaşadığını ifade etti. Ahşap yapılara yönelik özel düzenlemelerin gerekliliği de gündeme getirildi. Oysa yönetmeliğin geçici maddelerinde açıkça belirtiliyor: Yönetmelik yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde gerekli önlemler alınmalıdır. Buna rağmen farklı dönemlerde inşa edilmiş binalara farklı uygulamalar yapıldığı dile getirildi; bu durum kafa karışıklığına yol açıyor” ifadelerini kullandı.
DENETİMLERİN FORMALİTEYE DÖNÜŞMESİ BÜYÜK HATA
2002’de Yüksek Fen Kurulu bünyesinde profesörlerin ve uzmanların katkısıyla hazırlanan düzenleme, bugün yalnızca 6 kişilik bir ekiple güncellenmeye çalışıldığını söyleyen Arüv, “Üç mimar, bir planlama uzmanı, bir makine mühendisi ve bir inşaat mühendisinden oluşan bu ekip samimi çalışsa da yeterli değildir. Böylesine hayati öneme sahip bir yönetmeliğin daha geniş bir uzman kadrosuyla ele alınması gerekir. Kamu yönetiminde kapsamlı bir reforma ihtiyaç duyulduğu ortada. Denetimlerin sadece formaliteye dönüşmesi ciddi bir hata. Yönetmelik hükümlerine uygun inşa edilmeyen tesisler kapatılmalı ve müşteri kabul edilmemelidir” sözlerine yer verdi.
BELEDİYELER TEKNİK PERSONEL AÇISINDAN YETERSİZ
Antalya gibi büyük bir coğrafyada itfaiye teşkilatını tek merkezden yönetmek mümkün olmadığını söyleyen Arüv, “Müdahale süreleri uzuyor. Bölgesel teşkilatlar kurulmalı, örneğin Belek’teki oteller birleşerek kendi itfaiye teşkilatlarını oluşturmalıdır. Aynı gereklilik sanayi bölgeleri için de geçerli olmalıdır. İtfaiyecilik ciddi bir uzmanlık alanıdır. Ahşap yangını, kimyasal yangın, sanayi yangını ve orman yangını gibi farklı türlere yönelik özel eğitim ve uzmanlık gerektirir. Ancak bugün pek çok belediye teknik personel açısından yetersiz durumda. Denetimlerin dışarıya ihale edilmesi de bu sorunu çözmez; kamu denetimleri kamu tarafından ve uzman kişilerle yürütülmelidir” sözlerine kullandı.
