Antalya Ticaret Borsası (ATB) Temmuz ayı meclis toplantısı yapıldı. ATB meclis salonunda meclis başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığındaki toplantıya, meclis üyeleri katıldı. Yılbaşından bugüne yıllık enflasyon yaklaşık 9 puan düşüş yaşandığını, faizlerinde ise sınırlı bir düşüş gerçekleştiğini belirten ATB Başkanı Ali Çandır, “Yılın ilk yarısında enflasyon yüzde 15.66 artarken dolar fiyatı yaklaşık yüzde 11 yükselmiştir. Buna karşın iş dünyasının krediye erişimde yaşadığı sıkıntılar ve maliyet baskıları, yılbaşına göre artarak devam etti. Merkez Bankası’nın yüzde 46’dan 43’e indirdiği politika faizindeki düşüşün kredi maliyetlerine yansımasını bekliyoruz” dedi.
PAZARLARI RAKİPLERE KAPTIRIYORUZ
Dünyaya en açık kentlerin başında gelen Antalya’da ekonomik büyümenin Türkiye ortalamasının altında kaldığını belirten Çandır, “Bu durumu tetikleyen en önemli etkenlerin başında, döviz fiyatlarındaki baskı geliyor. Enflasyonun yaklaşık yarısı kadar artan döviz kuru, bir yandan turizm sektörümüzü, diğer yandan ihracatımızı ciddi şekilde zorlayıp, rekabet gücümüz olumsuz etkileniyor. Turizmde de, ihracatta da, uzun yıllardır emek vererek oluşturduğumuz yerleşik pazarlarımızı, bizden çok daha geriden gelen ülkelere kaptırma riskiyle karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
YAPAY SORUNLARLA BOĞUŞUYORUZ
Antalya ve Türkiye olarak pazar kaybını göze alma lüksünün olmadığını belirten çandır, “Uluslararası ticarette korumacılık giderek artıyor. Kuralsız, kanunsuz, keyfi uygulamalar yaygınlaşıyor. Bu zorluklara karşı hep birlikte mücadele etmemiz gerekirken, bir de kendi yarattığımız yapay zorluklarla uğraşmak durumunda kalmamız, bizi daha da geri düşürüyor. Yılın ilk yarısı itibarıyla kentimizdeki ekonomik faaliyetler, maalesef ortalamanın altında kaldı” dedi.
KONKORDATO VE İFLASLAR ARTTI
2025’in ilk yarısında Antalya’nın ekonomik olarak gerilemesinin nedenlerini anlatan Çandır, “Krediye erişimde yaşanan ciddi zorluklar, üretim ve hizmet maliyetleri hızla artarken döviz kurunun yerinde sayması, dış talepteki daralma ve alım gücünün zayıflaması, bu zayıflamanın temel nedenleri. Hem yerelde hem de ulusal düzeyde daha öngörülebilir, dengeli ve rekabet gücümüzü artıracak politikalar hayata geçirmemiz gerekiyor. Antalya ekonomisindeki durgunluk derinleşti ve işletmeler ayakta kalmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyor. Son yıllarda konkordato ve iflas başvurularındaki artış, bu zorlanmanın açık bir göstergesidir” ifadelerini kullandı.
TARIMI ZORLU BİR SÜREÇ BEKLİYOR
OECD ve FAO işbirliğinde hazırlanan 2025-2034 Tarımsal Görünüm Raporu’nda, önümüzdeki 10 yıla ilişkin tarımsal ürün piyasalarına dair beklentilerin değerlendirildiğini belirten Çandır, şunları söyledi: “Buna göre, tarım dünyasını zorlu bir dönem beklemektedir. Rapora göre, önümüzdeki on yılda tarımsal üretimde toplam yüzde 14 oranında artış beklenirken, tüketimdeki artış yüzde 13 seviyesinde kalacaktır. Ancak bu artışların büyük bölümü Asya ve Afrika gibi düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşecek. Bu bölgelerde hem satın alma gücündeki artış hem de tarımsal verimlilikteki görece yükselme bu gelişmeleri tetiklemektedir”.
TARIM TOPRAKLARINI KORUMALIYIZ
Önümüzdeki 10 yıl boyunca yaşanması muhtemel gelişmelere şimdiden hazırlanılması gerektiğini belirten Çandır, konuşmasını şöyle tamamladı: “Tarım alanlarımızı artırmalı ve mevcut tarım topraklarımıza gözümüz gibi bakmalıyız. Tarımsal faaliyette bulunan vatandaşlarımızı motive etmeliyiz. Bunlara ilave olarak bir de tarımsal faaliyetlerin sürdürülmesine yönelik yaratılmış zorlamalar ile üretimden vazgeçmek zorunda kalan ciddi bir kesimle karşı karşıya kalmamalıyız”.