Türkiye'de milyonlarca çalışan 2026 yılı için belirlenmesi beklenen Asgari ücretin merakla bekliyor aralık ayında toplanacak olan komisyon öncesinde bir araya gelerek görüşmelerin startını vermişti.
2025 yılının mevcut durumda bir işçinin net asgari ücreti 22 bin 104 TL; brüt tutarı ise 26 bin 5 TL 50 kuruş seviyesinde bulunuyor. İşverenin toplam maliyeti ise 30 bin 621 TL'ye ulaşıyor. Ancak yeni yılda yapılacak zammın yüzde 28 ila 35 bandında olabileceğini öngörülürken Morgan Stanley ve sosyal medyada bazı tahminler ise 26 bin 524 TL olacağı yönünde tahminlerde bulundu. Hal böyle olunca mevcut asgari ücretin yetersiz olması tartışmalara neden olurken asgari ücretin 26 bin TL olması işçileri yaşamını etkileyecek.

Bu tahmin, milyonlarca çalışanın yaşam koşulları ve alım gücü açısından kritik bir eşik anlamına geliyor. Yeni yılda işçileri neler bekliyor? Bu rakam geçim için yeterli mi? Asgari ücret en az ne kadar olmalı? Soruları gündemde merak uyandırdı.
Ayrıca son dönemdeki ekonomik göstergeler, enflasyon oranları ve temel ihtiyaç kalemlerindeki artış göz önüne alındığında, 26 bin TL’lik asgari ücretin çalışanların insanca yaşam koşullarını ne ölçüde karşılayacağı tartışma konusu olmaya devam ediyor. Asgari ücretin yalnızca temel geçimi değil, sosyal yaşamı da kapsayacak şekilde belirlenmesi hayati önem taşıyor.

Konuya ilişkin Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Akdeniz Bölge ve DİSK/Genel-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük, mevcut Asgari ücretin hızla değer kaybettiğini belirterek çalışanların artık geçinmek değil hayatta kalmak için mücadele ettiğinde vurguladı özellikle Büyük şehirlerde kiraların ve yaşam maliyetlerinin yükseldiğini kaydeden küçük Asgari ücretli insan onuruna yakışır bir seviyede belirlenmesi gerektiğini söyledi.

Asgari ücretin günümüz ekonomik koşulları karşısındaki yetersizliğine sert bir dille eleştiren Küçük, asgari ücrete yapılan zammın daha ilk aylarda eridiğini ve milyonlarca emekçinin artık "geçinememe" sorunuyla değil, "hayatta kalma" mücadelesiyle karşı karşıya kaldığını vurguladı.
ASGARİ ÜCRET ENFLASYON KARŞISINDA ERİYOR”
Asgari ücretin belirlenme sürecinin başından itibaren DİSK'in beklentilerini karşılamadığını ve sadece bir "yaşatma" ücreti olarak kaldığını söylen Küçük, konuşmasında şu sözlere yer verdi:

"Asgari ücret, belirlendiği ay yüksek enflasyon ve fahiş zamlar karşısında hızla değer kaybetmeye başladı. Elektrik, doğalgaz, kira ve en önemlisi gıda fiyatlarındaki astronomik artışlar, asgari ücreti kısa sürede açlık sınırının çok altına itti.”
Özellikle Antalya gibi büyükşehirlerde yaşayan emekçiler için durumun çok daha vahim olduğunu vurgulayarak, "Antalya'da kiralar aldı başını gitti. Bir asgari ücretlinin maaşından fazlası sadece kiraya gidiyor. Nasıl beslenecek, çocuğunu nasıl okutacak, nasıl sağlık hizmeti alacak? Bu, vicdansızlıktır!" sözlerine yer verdi.

"HALKIN GERÇEĞİ PAZAR YERİ, HÜKÜMETİN GERÇEĞİ İSTATİSTİK"
Resmi enflasyon rakamları ile sahadaki gerçek hayat pahalılığı arasındaki uçuruma dikkat çeken Küçük, bu durumun emekçilerin alım gücünü yok ettiğini ifade etti. Hükümetin açıkladığı istatistikler ile halkın yaşadığı gerçeklerin birbirini tutmadığını savunan Küçük, “Emekçinin gerçeği, boş kalan tenceredir, ay sonunu getirememenin stresidir, çocuğuna alamadığı bir pantolondur. Pazar yerine giden asgari ücretli, maaşının pul olduğunu anlıyor. Emekçiler artık sadece geçinmekten değil, insanca yaşamaktan çoktan vazgeçti" sözlerine yer verdi
Küçük son olarak, sendikal mücadelelerinin temelinin, asgari ücretin sadece açlık sınırının üstünde değil, insan onuruna yakışır bir yaşam standardını sağlayacak düzeyde belirlenmesi olduğunu kaydetti.





