Sunuculuğu üstlenen Emine Büyüknohutçu, gala gecesini “20 yıl önce bir hayal kurduk. Perdede işçilerin, kadınların, göçmenlerin, işçilerin, doğanın sesi olsun istedik. Bu hayal 20 yılda büyüdü, direndi ve bugün kocaman bir dayanışma ağına dönüştü” sözleriyle başlattı.
İFF Antalya Düzenleme Kurulu Sözcüsü Dr. Okan Cinemre açılış konuşmasında, sanatın dilinin ortak ve barış dili olduğunu, bu festivalin dünyanın birçok ülkesinde birbirini hiç görmemiş insanları sinema aracılığıyla buluşturduğunu söyledi. Cinemre, “Herşeyin bir nedeninin olduğu ama değerinin olmadığı çağımızda bağımsız kalmak ve özgürce üretebilmek için maddi destek almadan, sadece gönüllü desteği ve emeği ile bugüne ulaşmayı başardık. Elbette bu izleyicilerin inadı ve ısrarı sayesinde oldu” dedi.
MÜFİT KAYACAN: ANTALYA’NIN EVLADIYIM”
Antalyalı sinema oyuncusu ve tiyatrocu Müfit Kayacan’a gecede İFF 20. yıl plaketi verildi. Kayacan, Okan Cinemre’nin sunduğu plaketi alırken, Mardin’den setten geldiğini ve Antalya’nın kendisi için her zaman özel bir yeri olduğunu anlattı. Heyecanlı olduğunu dile getiren Kayacan, Antalya’daki yol arkadaşlarıyla birlikte öğrenek, büyüyerek bu kentte bir sevdayı bir kuruma dönüştürmeye çalıştıklarını söyledi. Kayacan, şöyle devam etti: “Şu anda Antalya’da tiyatrolar çoğaldı, kentte önemli bir yer tutuyor. Bunda bir sıra neferi olarak katkımız varsa, emeğimiz varsa onur duyarım, gurur duyarım. Bu kentin bir evladı olarak, bu kente borcumuzu biraz ödemiş gibi olduk.”
ANTALYA BAROSUNDAN FİLİSTİN’E SELAM
Gecede Antalya Barosu adına Baro Başkanı Ali Çağdaş Bozaner’e İFF 20. yıl plaketi verildi. İFF Düzenleme Kurulu’ndan Kutay Merinç tarafından verilen plaketi alan Bozaner, öncelikle İsrail’in her türlü abluka altına aldığı Filistin’deki yaşam hakkı ihlallerine dikkati çekerek, Filistin halkına dayanışma duygularını gönderdi. Bozaner, tarihin her döneminde egemenin, baskın ve güçlü olanın sesinin daha çok duyulduğunu alternatif, bağımsız, emeğe dayalı sinemayı, sanatı ortaya koyanların da her zaman olacağını ve İşçi Filmleri Festivali’ni de böyle değerlendirdiğini söyledi.
Antalya Müzesi’yle ilgili olarak da Bozaner, şöyle konuştu: “Meslek odalarının, yurttaşların, sanatseverlerin, emekçilerin tüm itirazlarına rağmen, bu itirazlar şeffaflıkla kamuoyuyla paylaşılmadan, Antalya Barosu olarak açmış olduğumuz dava neticesi beklenmeksizin, gecenin bir yarısı, asbest raporu olmaksızın, büyük bir gürültüyle, çevre sağlığı da hiçe sayılarak Antalya Müzesi ‘nin yıkılması saldırıların sadece sanat değil kültürel ve tarihi değerlere de yönelik olduğunu bizlere göstermektedir.” Bozaner, müzenin yıkılmasına rağmen bu karara imza atanlara, bu yıkımı gerçekleştirenlere karşı bundan sonra bir daha böyle hukuksuz tavırlar olmasın diye Baronun mücadelesinin ve hukuk önünde yetkililerden hesap sormasının devam edeceğini söyledi.
BAROLARIN SESİNİ YÜKSELTMESİ TARİHİ SORUMLULUK
Baroların anayasadan aldığı güç ve avukatlık yasasının tevdi ettiği görev neticesinde hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, kadını, çocuğu, emekçiyi, dezavantajlı olanı korumak, bunlara yönelik hak ihlallerine karşı durmakla görevli olduğunun altını çizen Antalya Barosu Başkanı Bozaner, “Bu noktada, özellikle son zamanlarda ifade hürriyetine yönelik olarak insanların kendisini ifade etmesinden kaynaklı, hiçbir suç teşkil etmeyen durumlarda dahi tutuklama tedbirine kadar gidecek noktalarda mezar taşı gibi suskunluk timsali olmayan bir toplum göstermek; cesaret ve güven vermek adına baroların sesini yükseltmesi tarihi bir sorumluluktur” dedi.
MÜZE ÇALIŞMA GRUBU SAHNEDE
İşçi Filmleri Festivali Antalya galasında Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkılmaması için mücadele veren, kentin belleğini savunan Müze Çalışma Grubuna (MÇG), İFF dayanışma plaketi verildi.
Gece gündüz Antalya Müzesi önünde nöbet tutan kent savunucularının kalabalık bir grup halinde çıktıkları sahnede plaketi, grup sözcüsü Prof. Dr. Gül Işın aldı. Çağrı Sert ve düzenleme kurulundan Ümit Şeker’den plaketi alırken bundan onur duyduklarını belirten Gül Işın, “Müzemizin yıkılması konusunda bilimsel argümanları ortaya koyarak ilgililere iletmek istemiştik. Mevcut iktidar asla sesimizi duymak istemedi. Fakat biz sesimizi aslında çok büyük bir güç olan halkımıza duyurduk. Bu bizim için çok daha önemli oldu” dedi.
Müze binasının yıkıldığını ancak umut ve bilinç faktörlerinin önemli olduğunu belirten Işın, şöyle devam etti: “Biz Antalya halkının bütününde değil ama çok önemli düşünen kesiminde duygudaşlık yaşadık ve bundan sonraki süreçlerde, belki de tüm bu hukuksuzlukların, düşünerek yapılmaması gerektiğini, arkasında Antalya’nın düşünen hisseden, kentlilik bilincine hakim olan insanların durduğunu anlayacaklar diye ümit ediyoruz. Baromuzun, odalarımızın bize sahip çıkması, birlikte bu direnişin içinde olmamız Antalya’nın ne kadar güçlü bir sesi olabildiğini de bize gösterdi.”
GALADA 3 KISA FİLM GÖSTERİMİ
Gecede plaket töreninin ardından Duygu Başbağ ve Ferhat Başbağ çifti müzik dinletisi sundu. Ardından önce Müfit Kayacan’ın başrolünde olduğu “Eksi Bir”, daha sonra Filistin’deki katliamı ve acıları anlatan kısa belgesel “İsmimi Yaz” ve Fransa’dan işçi filmi “Alarmlar” gösterildi.
Sponsorsuz, biletsiz, ücretsiz, gönüllü emeğiyle oluşturulan İşçi Filmleri Festivali’nin Antalya galası, gecede gönüllü emek verenlerin sahneye davet edilmesiyle son buldu.