Türkiye’de son dönemlerde su krizi artan sıcaklıklar ve azalan yağışlarla birlikte kendini göstermeye devam ediyor. Antalya dahil olmak üzere pek çok ilde göller ve barajlarda su miktarı azalırken iklim kriziyle birlikte su krizi derinleşiyor. Bunun yanı sıra tarımsal alanlarda çiftçiler ise su bulamaz hala geldi.
Ülkede genelinde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında bin 652 metreküpken bu miktar 2009’da bin 544 metreküpe, 2020’de ise bin 346 metreküpe kadar geriledi. 2025 yılında ise bu rakam bin 200 metreküpün altına düştü. Kuruyan göller sıkça gündeme gelirken su krizi yaşandı.
Antalya’da ise durum çok daha riskli hale gelmeye devam ediyor. 2010 yılında Antalya Havzası’ndaki barajların ortalama doluluk oranı yüzde 40 seviyesindeydi. Ancak 2020 yılı itibariyle oran yüzde 24’ün altına kadar düşütü. Yani 10 yılda yüzde 40’ın üzerinde su kaybı yaşandı. 2025 yılında ise yüzde 20’nin altına kadar gerileme yaşandığı tahmin ediliyor.
BÖLGESEL ÖLÇEKTE SU KRİZİ
Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, Korkuteli Barajı’nın 2010 yılında doluluk oranın yüzde 34,8 iken, 2020’de bu oran yüzde 3,8’e kadar düştüğünü söyledi. Korkuteli Barajı’nın doluluğu yüzde 20’nin altında olduğunu ifade eden Karancı, sulama sezonunun sonunda yüzde 10’lara kadar gerilemesini beklendiğini açıkladı. Ayrıca Elmalı Ovası’nı sulayan Çayboğazı Barajı’nın doluluğu yüzde 15 seviyelerinde, Kumluca’daki Alakır Barajı da benzer şekilde kritik eşikte olduğunu vurgulamıştı. Son günlerde yaşanan su krizi birkaç barajın değil, bölgesel ölçekte bir su krizine işaret ediyor. Özelikle tarımsal faaliyette bulunan çiftçiler su bulamıyor. Konuya ilişkin açıklamada bulunan JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, çiftçilerin su bulmakta zorlandığını vurguladı.
ÇİFTÇİ SU BULAMIYOR
JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, çiftçilerin su bulamadıklarını ifade ederken günü kurtaran çalışmaların bir anlam ifade etmediğini söyledi. Karancı, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Bugün çiftçi tarlasına su bulamıyor. Baraj dolmadı, göletler yetersiz kaldı, yer altı suyu dip seviyeye indi. Buna rağmen hâlâ yeni sondajlarla günü kurtarmaya çalışıyoruz. Oysa bu yol tükendi. Bu artık sürdürülebilir değil.”
“İSRAFI ÖNLEYEN DENETİMLER YAPILMALI”
Artık laf değil, gerçekçi ve bütüncül politikalar hayata geçmesi gerektiğini söyleyen Karancı, “Su havzalarının mutlak koruma altına alınması, kaçak ve israfı önleyecek etkin denetim mekanizmaları, akılcı ve planlı tarımsal üretim politikaları ve modern sulama tekniklerinin teşviki, hayata geçirilmesi gereken acil adımlardır” ifadelerini kullandı.