Babacan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Türkiye, Çin ve Rusya ittifakı önerisini, devletlerarası genel ilişki denklemi açısından faydalı bulduğunu kaydetti. Babacan, “Türkiye ile Çin'in ortak yapabileceği çok iş vardır. Birbirimizden öğreneceğimiz konular vardır. Biz onlardan meritokrasiyi öğrenebiliriz. Onlar bizden belki özgürlükler, temel haklar, insana verilen değer gibi böyle birbirimizden öğrenebiliriz” ifadelerini kullandı.

“HUKUKU HİÇE SAYAN İKİ LİDER VAR”

Medyascope YouTube kanalında İslam Özkan ile Dünya Alem programında gündemi değerlendiren Babacan, şu mesajları verdi:

Erdoğan-Trump randevulaşmasına yönelik “Şu anda hem Amerika Birleşik Devletleri’ne hem de Türkiye’ye bakarsak, her iki ülkede de devlet kurumlarını yıpratan devlet kurumlarını sistemde aşağıya doğru bastıran, kuralları tanımayan, hukuku hiçe sayan iki lider var. Dolayısıyla Türkiye ile ABD şu anda yönetim tarzı olarak birbirine oldukça benziyor ve bu popülist otokrat eğilimli liderlerin dünyada birbirlerinden ayrı bir network’ü var, birbirlerinden de çok şey öğreniyorlar. Bu buluşmayı, iki öngörülmesi zor olan ve kendi şahsi duygularının ağır bastığı yönetim tarzlarıyla, iki ülkenin önemli meselelerini beraberce oturup konuşacak iki liderin buluşması olarak aslında değerlendirebiliriz” ifadelerini kullandı.

“BÜYÜK BİR İNSANLIK FELAKETİ YAŞANIYOR”

Erdoğan’ın ‘Dostum Trump’ hitabına sert eleştirilerde bulunan Babacan, “Dikkat ederseniz Sayın Erdoğan’ın Trump‘la ilgili yaptığı her açıklamasında, Trump‘ın ismini başına dostum getiriyor. Trump aşağı dostum, Trump yukarı dostum… Şu anda hemen yanı başımızda çok büyük bir soykırımı işleniyor, büyük bir insanlık felaketi yaşanıyor. Bugüne kadar 70 binin üzerinde sivil Gazze’de hayatını kaybetti. Bunların üçte ikisi kadın ve çocuk ve bu hala devam ediyor, her gün insanlar ölüyor.

“BENİM İÇİMİ ACITIYOR”

Bu soykırımı yapan kim? Şu anda İsrail hükümetini en çok destekleyen kim? Şu anda yanı başımızdaki coğrafyada Filistinli kardeşlilerimizin katledilmesine en büyük desteği veren Trump’a ‘Dostum dostum’ diye hitap ediyorsun. Bizim bir atasözümüz vardır; ‘Dostunun kim olduğunu söyle, ben de sana kim olduğunu söyleyeyim’. Böylesine bir insanlık felaketi varken, Erdoğan’ın Trump’a iki lafının arasında dostum demesi benim içimi acıtıyor. İnsan olarak içimi parçalıyor ama bu ülkenin vatandaşı olarak da hicap duyuyorum” diye konuştu.

“OKYANUS ÖTESİNE DE MESAJ OLUYOR”

Babacan, Bahçeli’nin Türkiye, Rusya ve Çin’le ittifak mesajını ise şu sözlerle değerlendirdi: “Türkiye'nin Avrupa, Amerika ve genelde de Batı ilişkilerine mahkûm olmadığı, Türkiye'nin alternatifleri olduğunu bizim her zaman vurgulamamız, her zaman gerektiğinde başka ülkelerle de iş birliği yapabileceğimizi göstermemiz, genel ilişki denklemimiz için faydalı bir şey. Sayın Bahçeli'nin, Erdoğan'ın bu ziyaretinden hemen önce böyle bir açıklamayı yapması, iktidar ortağı olarak bir bakıma okyanus ötesine de mesaj oluyor. ‘Ya bakın bizim alternatiflerimiz var, siz ona göre bu ilişkilere dikkat edin, değerlendirin’ diye. Mesela ben iyi niyetle baktığımda, böyle bir açıklama niye yapılır bugün diye baktığımda, böyle okuyorum. Yani umarım ki bu koordinasyon içerisinde ve bilinçli bir şekilde yapılmış bir açıklamadır diye de ümit ediyorum.”

“RUSYA VE ÇİN’LE İŞ BİRLİĞİ GELİŞTİRMEK TÜRKİYE’NİN MENFAATİNEDİR”

“Türkiye'nin herkesle konuşuyor olabilmesi lazım. Herkesle iletişim kanallarının açık olması lazım. Yani ya bu düşman dersiniz ama düşmanla bile usulüne uygun iletişim kanalları oluşur. Ki bu Türkiye'nin menfaatindedir, bu ülkenin bu milletin menfaatindedir. Dolayısıyla diyalog deyince herkesle bir şekilde diyalog içinde olmak çok önemlidir. Ama iş birliği ayrı bir aşamadır. Yani hangi ülkeyle hangi parametreler etrafında nasıl iş birliği mekanizmaları kuracağız? Türkiye'nin hem Rusya'yla hem de Çin'le diyalogdan öte iş birliği mekanizmaları kurması elzemdir. Çünkü Rusya hemen yanı başımızdaki ezeli ve ebedi komşumuzdur.

‘Coğrafya kaderdir’ diye bir söz var biliyorsunuz. Dolayısıyla Rusya'yla komşuluk da Türkiye Cumhuriyeti'nin kaderidir. Dolayısıyla böylesine yakın bir komşumuzla her zaman diyalog kanalını açık tutmak ve ortak çıkarlar doğrultusunda bu iş birliğini geliştirmek Türkiye'nin menfaatindedir. Çin'le de yine öyle. Çin biraz uzak da olsa bugün artık 10-20 sene sonraya baktığımızda dünyadaki iki başat aktörden birisidir. Biri Amerika Birleşik Devletleri, biri de Çin'dir.”

“PRATİKTE DEMOKRASİNİN ESERİ YOK”

“Bahçeli‘nin önerdiği bir üçlü ittifak sistemi, çok ileri bir adım. İttifak demek biraz kader ortaklığı demek. Yani kader ortaklığı için de çok ciddi bir ortak zemin lazım. Bir ortak ilke ve değerler zemini lazım. Bugün Çin'de demokrasi yok. Rusya'da demokrasi var gibi görünüyor ama pratikte demokrasinin eseri yok. Ama Çin'de ne var? Meritokrasi var. Yani ehliyete, liyakate dayanan bir devlet yönetim yapısı var. Kural bazlı bir yönetim yapısı var.

“ORTAK ZEMİN YAKALAMAMIZ MÜMKÜN OLMAZ”

Dolayısıyla Çin'le biz mesela Meritokrasi konusunda anlaşabiliriz. Yani ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı olsam. Yani Çin'le siz bu insanları nasıl yetiştiriyorsunuz? Devlet kademesinden nasıl yükseltiyorsunuz? Oradaki mekanizmalarınız nedir? Hani tamamen işi hak eden devlette üst düzey yönetici olsun. Bunu nasıl işliyor mekanizma? Eğitim sisteminiz nedir? Devlet adamı nasıl yetişiyorsunuz gibi. Ama şimdi demokrasi konusunda konuşamayız. Ya da insan hakları konusunda, özgürlükler konusunda onlarla bir ortak zemin yakalamamız mümkün olmaz.”

“DÜNYADA EN GENİŞ DİPLOMASİ AĞINA SAHİP ÜÇÜNCÜ ÜLKEDİR”

Babacan, Türkiye’nin Afrika’da bulunmasının zorunluluk olduğunu belirterek, “Dünyada en çok diplomatik misyonu olan ülkeler Amerika ve Çin'dir. Yani dünyada diplomasi ağının en geniş olduğu ülkeler. Az bilinir ama üçüncüsü de Türkiye'dir. Üçüncüsü de Türkiye'dir. Niye Türkiye'dir? Çünkü bizim zamanımızda benim özellikle Dışişleri Bakanlığı dönemimde başlattığım çok sayıda büyük elçilik açma projesi vardır. Mesela Afrika'daki 12 büyük elçilikten 44'e çıkartma kararı benim Dışişleri Bakanlığım döneminde alınmış bir karardır” diye konuştu.

“ÇİFTÇİDEN ALIYORLAR PARASI OLANIN PARASINA PARA KATIYORLAR”

Babacan, iktidarın ekonomi politikalarına da sert eleştirilerde bulundu. Nüfusun yüzde birinin tüm servetin yüzde 40’ına sahip olduğuna dikkat çeken Babacan, Avrupa ve OECD ülkelerinde en kötü servet dağılımının Türkiye’de olduğunu vurguladı. Babacan, “Tarıma destek 135 milyar. Faiz 2 trilyon 53 milyar. Yani tarıma verilenin tam 16 katı faize verilmiş durumda. İç borçla ilgili mi faiz ödenen dış borç mu? İç dış hepsi. Toplam. Evet toplam. Bütçede en son OVP'de resmen açıkladıkları rakam. 2 trilyon TL. 2 trilyon 53 milyar. Şimdi çiftçinin aldığı milyonlarca çiftçinin tamamına devletin bütçeden ödediği 135 milyar. Aynı devletin aynı bütçeden faize ödediği 2 trilyon 53 milyar. Şimdi bu ne demek? Çiftçiden alıyor. Parası olanın parasına para katıyor. Serveti olanın servetine servet katıyor demek” eleştirisini yaptı.

“MEVZUATI BİLEN BİR DENETİM MEKANİZMASINA İHTİYAÇ VAR”

Babacan, belediyelerdeki yolsuzluk iddialarına ilişkin Sayıştay vurgusu yaptı. Sayıştayın daha fazla devrede olması ve bağımsız çalışması gerektiğini vurgulayan Babacan, “Sayıştay dediğimiz kurumsal bir yapı var. Ve hesap kitap bilen, belediyeleri bilen, Bakanlıkları tanıyan bir yapı var. Yani Sayıştay’ın çok daha fazla devrede olması lazım ve Sayıştay Meclis adına denetim yapan bir kurumdur. Sayıştayın bütün belediyeleri derinlemesine denetlemesi ve sürekli denetlemesi gibi bir şeyden de bahsetmemiz doğru olmaz. Yani hangi belediyeyi ne zaman ve ne kadar derinlikte denetliyor ayrı bir konu. Fakat bir belediye ile ilgili bir iddia varsa bu iddiayla ilgili tarafsız, bağımsız ama aynı zamanda işi bilen, mevzuatı bilen bir denetim mekanizması ve kurumsal bir yapıya ihtiyaç var. Bunun içinde doğru adı da Sayıştay” dedi.

Kaynak: DEVA Partisi/bülten