Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yıkım kararı alındıktan sonra 16 Temmuz’da kapatılan Antalya Arkeoloji Müzesi'nde yıkım süreci hızla ilerliyor. Ancak son günlerde çeşitli basın-yayın organlarında yer alan haberler ve yetkililerin yaptığı açıklamalarda, Antalya Müzesi’ne ilişkin deprem performans raporunun hazırlandığı ve bu rapora bağlı olarak müzenin yenileneceği yönündeki ifadeler kamuoyuna yansımıştı. İMO Antalya Şubesi, kamu yararı gözeterek ve konunun içeriği açısından yetkin kamu kurumu niteliğinde bir meslek odası olarak, söz konusu raporu Bilgi Edinme Kanunu kapsamında resmi olarak talep etmiş; ancak bugüne kadar yetkililer tarafından rapor iletilmemişti. Bunun yanı sıra çeşitli basın kuruluşlarına yer alan Antalya Arkeoloji Müzesi'nin deprem performans analiz raporuna ulaştığı iddia edilmişti.
Ayrıca AK Parti Antalya Milletvekili İbrahim Ethem Taş’ın "İstemezzükcü" göndermesi tepki toplamış bilim insanlarından oluşan Müze Çalışma Grubu ise marjinal grup olarak tanıtılmıştı. Yaşananlar tepki toplarken Müze Çalışma Grubu paydaşlarından TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi konuya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. İMO Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan "istemezzukçü" söylemine tepki gösterdi. Konyaaltı'nda bir günde 200 bin kişinin girdiğine dair söylemlere tepki gösteren Başkan Akdoğan, sert açıklamalarda bulundu.
“YAFTALAMALARA MARUZ KALIYORUZ”
İMO Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Basından takip ettiğiniz üzere, sürecin başından itibaren sahada çok değerli insanlar görüyorum: sivil toplum kuruluşları, öğrenciler, emekliler, vatandaşlarımız… Ancak ne yazık ki “marjinal gruplar”, “istemezükçüler” gibi yaftalamalara maruz kalıyoruz. Bu vesileyle sizleri selamlarken o yaftalamalara da bir gönderme yapmak istiyorum: Marjinal arkadaşlarımız, istemezzukçü kardeşlerim hoş geldiniz. Bizim buradaki duruşumuz, tutumumuz çok açık. Gerekçelerimizi sunmak yerine ötekileştiren açıklamalar yapılmasını doğru bulmuyoruz.”
“BU MÜZE GÜÇLENDİRİLEBİLİR”
Müzenin yıkımına 2014 yılında karar verildiğini hatırlatan Akdoğan, “2010 yılında bir proje ihalesi yapılmış, yaklaşık 350 bin bedelle bir firma projeyi almış ve yeni bir proje hazırlamış. Yani bu sürece dair kararlar çok önceden verilmiş. 2021 yılında alınan karot örnekleriyle müzenin yıkılabileceği düşünülmüş. Ancak bu işi yöneten arkadaşlar süreci nasıl yürütmeleri gerektiğini pek bilmiyor gibi görünüyor. Biz bunu böyle anlıyoruz. 20 Mart tarihinde yapılan toplantıda yeni projeye dair bir sunum yapıldı. Ancak kendi iddialarına rağmen biz sesimizi duyuramıyoruz. Bugün ana akım medyada çalışan gazeteci arkadaşlarımız, müze çalışma grubunun endişelerini haber yaptı mı? Ben göremedim. Deprem performans raporu yoktu; bizim söylemlerimizden sonra alelacele bir rapor hazırlamaya başladılar. Müze içinde çalışmalara başladıkları andan itibaren ulusal kanallarda “burası dökülüyor”, “korozyon var”, “su alıyor” gibi haberler çıktı. Oysa bizim söylediğimiz çok basit: Biz müzenin depreme dayanıklı olduğunu iddia etmiyoruz. Ancak bu müze güçlendirilebilir diyoruz. 2002 yılında yapılmış ilave bir bölüm var; buranın depreme dayanıklı inşa edilmesi gerekirdi. Şimdi oranın da dayanıksız olduğu ifade ediliyor. O zaman soralım: 2002’de neden dayanıksız bir yapı inşa ettiniz? Kamu zararı oluşturmadınız mı?” dedi.
KAMU ZARARI OLUŞTU MU?
“O dönemde devletin denetim sistemi vardı. Kamu binalarında özel denetim yapılırdı. Eğer 2002’de yapılan yapının beton dayanımı projedekinden düşükse, görev alanlar kamu zararına sebep olmuş demektir” diyen Başkan Akdoğan, “Yargılanacaklar mı? Ben orada görevli bir inşaat mühendisi olsaydım, bu işin peşine düşerdim. Gerçekten o değerler düşük müydü, görmek isterdim. Bugün bu bölümü yeniden yapmaya kalksanız 180 milyon lira harcayacaksınız. Kamu kaynaklarını bu kadar rahat harcamak nasıl mümkün oluyor? Bir vekilimiz “istemezükçüler” gibi ifadeler kullandı. Kendi paranızı harcıyormuş gibi nasıl bu kadar cömert olabiliyorsunuz? Mehmet Şimşek vergi toplamak için uğraşıyor, siz 3 milyar lira harcıyorsunuz” diye konuştu.
“ŞEFFAFLIKTAN UZAK HER ADIM KAMUOYUNDA ŞÜPHE YARATIYOR”
Rakamların da sürekli değiştiğine değinen Başkan Akdoğan, "Önce dediler ki mevcut müze 13.500 m², yeni yapılacak müze 18.000 m². Bu kadar artış için neden 2,5 milyar lira harcıyorsunuz? Sonra dediler ki mevcut müze 9.000 m², yeni müze 19.500 m². Rakam 3,5 milyar oldu. Sürekli değişen rakamlar var. Performans analizleriyle ilgili de aynı durum söz konusu. 2021’de alınan analizde beton ortalaması C12 iken, bugün raporun sonuç bölümünde ortalamanın C7 olduğu söyleniyor. Bu nasıl mümkün? Biz bu müzenin riskli olabileceğini zaten söylüyoruz. Güçlendirme gerektiğini biz de düşünüyoruz. Ancak şeffaflıktan uzak her adım kamuoyunda şüphe yaratıyor, vicdanları rahatsız ediyor” sözlerine yer verdi.
“Müzeye yılda 150 bin ziyaretçi gidiyormuş. Bu binanın suçu mu? Antalya’da 450 bin öğrenci var. Öğrencileri götürseniz ziyaretçi sayısı katlanır. Eşsiz eserlerin olduğu bir müze var. Halk suçlu değil, yönetim beceriksizliği söz konusu” diyen Başkan Akdoğan, “Konyaaltı örneği veriliyor. Konyaaltı’nın hali içler acısı. Akşamları zenne oynatılıyor. Turizm kenti olan bir yerde, turizm bakanının görev yaptığı bir şehirde bu görüntüler kabul edilemez. Konyaaltı sahilinde hafta sonu 200 bin kişi gidiyor ama sahnede zenne oynatılıyor. Bu mudur turizm başarısı? Biz fiziksel olarak öfkeli değiliz. Kamu kaynaklarının doğru harcanmasını istiyoruz. Bu bizim meslek disiplinimizin gereğidir” diye konuştu.
“İNSANLARI YAFTALAMAK ÇOK KOLAY”
Başkan Akdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Müze Çalışma Grubu’nda bir kişi bile “Antalya’nın yeni bir müzeye ihtiyacı yok” dedi mi? Hayır. Gerçekten böyle bir müzeye ihtiyacımız var. Ama aynı metrekareye, aynı yere 3,5 milyar lira harcanmasının doğru olmadığını söylemek istemezükçülük müdür? Eserlerin taşınması, yıpranması konusunda birçok arkadaşımız hassasiyetlerini dile getirdi. Bu hassasiyetleri dile getirmek istemezükçülük müdür? 40 gündür insanlar sıcakta eylem yapıyor. Ne için yapıyorlar? Biz sadece kamusal kaynakların doğru kullanılması gerektiğini savunuyoruz. Bu kadar basit. Yine aynı soruları soruyoruz ve bu sorulara net cevaplar bekliyoruz.”
DEPREM PERFORMANS ANALİZİ NE ZAMAN BAŞLADI?
Deprem performans analiz raporu ne zaman hazırlanmaya başlandı? Sorusunu yönelten Akdoğan, “Bu rapor tamamlanmadan, hatta çalışmalara başlanmadan önce müzenin yıkım süreci başlatıldı. Bu nasıl bir yöntem? Hani bir fıkra var ya: “Hakime şikayetçiyim” der bir vatandaş. Hakim delilleri sorunca, “Delilleri hazırlıyoruz” der şikayetçi olan. İşte burada da aynı durum yaşanıyor: Deliller sonradan hazırlanıyor” dedi.
2002’DE YAPILAN YAPI NEDEN DAYANIKSIZ?
Başkan Akdoğan, “Yine soruyoruz: 2002 yılında yapılan ek yapı neden depreme dayanıksız? O dönemde bu yapının dayanıklı inşa edilmesi gerekmiyor muydu? Kamu zararı oluştuysa bunun hesabı sorulmalı” dedi
ZİYARETÇİ SAYISI KISTAS MI?
Başkan Akdoğan konuşmasında çeşitli soruları sorarak İMO Antalya Şubesi olarak sorulan soruların yanıtlanması gerektiğini ifade etti. Başkan Akdoğan Konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Müzenin ziyaretçi sayısı üzerinden değerlendirme yapılması doğru mu? Yılda 1 milyon kişi gelseydi, yine aynı karar mı alınacaktı? Ziyaretçi sayısı yönetim anlayışının bir sonucudur. Yeni müze yapsanız bile aynı anlayışla aynı sayıda ziyaretçiyi ağırlarsınız. Sorun yapıda değil, yönetim şeklinizde.
YENİ PROJE DETAYLARI VE ALGI YÖNETİMİ
Yeni projede “çitler olmayacak” deniyor. Peki mevcut çitleri kaldırdığınızda halk karşı mı çıktı? Hayır. Alanı daha yaşanabilir hale getirdiniz, karşı mı çıktık? Bu bile yeni projenin bir artısıymış gibi sunuluyor. Oysa mevcut alanda da bu düzenlemeler yapılabilirdi.
ZEMİN ETÜDÜ NEREDE?
Ben zemini merak ediyorum. Yan parseldeki Meteoroloji binası için yapılan etütte B grubu zemin çıkmış. Peki bizim parselde ne var? Açıklansın, görelim. Eğer B grubu zemin varsa, bu alanda güçlendirme yapılması teknik olarak daha da mümkün olabilir.
RAPORLAR GÖZLEMSEL Mİ, TEKNİK Mİ?
Değerli hocamızın hazırladığı raporun içeriğini bilmiyoruz. Örneğin, 2022’de Çatalhöyük Güney Koruganı için hazırladığı raporda “yapı sökülmelidir” deniyor. Ancak 3 ay sonra Konya Teknik Üniversitesi’nden dört akademisyen detaylı analizlerle “bu yapı güçlendirilebilir” diyor. Bizim istediğimiz de bu: teknik, veriye dayalı, detaylı raporlar.
ALGI YÖNETİMİ VE GERÇEKLER
Bir siyasi partinin ilçe başkanlığı gidip “burası akıyor” diyerek algı oluşturuyor. Oysa su aldıysa bu izolasyon eksikliğindendir. Bizim binamızda 2 sene önce su aldı. Yağmur olukları temizlenmemişti. Sonrasında bakım yapıldı, bina şu an sağlıklı şekilde hizmet veriyor. Korozyon, kabarma gibi sorunlar varsa, bu bakım eksikliğidir, binanın suçu değil.
KAMUSAL KAYNAKLARIN KULLANIMI
Kamunun kaynaklarıyla cömertlik yapılmaz. Herkes ekonomik sıkıntı yaşıyor. Emekliler, işçiler zor durumda. Bu kaynaklar hepimizin. “İstemezükçü” diye yaftalamak kolay. Ama biz ne yapıyoruz? Sadece soruyoruz: Bu kaynaklar doğru mu kullanılıyor?
KİMSE “İSTEMEZÜKÇÜ” DEĞİL
Allah’tan son 30 yılda Antalya’da karar verecek pozisyonda yönetici değildim. Yoksa bu kadar büyük bir vebali taşıyamazdım. Antalya’da son 30 yılda yapılan kamusal zararların hesabı sorulmalı. Bu sorulara cevap verilmeli. Kimseyi yaftalamadan, basit sorulara net yanıtlar bekliyoruz.
YENİ MÜZE VE KÜLTÜR MERKEZİ İHTİYACI
Biz yeni bir müzeye, kültür merkezine gerçekten ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Ama aynı yere, aynı metrekareye 3,5 milyar lira harcanmasını doğru bulmuyoruz. Altın Portakal nerede yapılıyor? Spor salonunda! Antalya gibi bir kentte festival salonu bile yok. Bu kentin daha iyi bir müzeye, kültür merkezine ihtiyacı var. 3 gün sonra bina yeniden yapıldığında “ne kadar güzel oldu” diyecekler. Ama biz diyoruz ki: Aynı projeyi başka bir yere yapın. Çünkü bu kent bunu hak ediyor. Yönetim sorumluluk ister. Yaftalamayı bırakın, sorulara cevap verin.”