Antalya Arkeoloji Müzesi önündeki eyleme, Antalya Barosu, Antalya Kent İzleme Platformu, Antalya Kültürel Miras Derneği, Akdeniz Serbest Mimarlar Derneği, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi, Docomo, Eğitim-İş Antalya Şubesi, Eğitim-Sen Antalya Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği, Kültür Sanat Sen Antalya Şubesi ve Mülkiyeliler Birliği Antalya Şubesi temsilcileri katılmıştı.

Antalya Müzesi Çalışma Grubu’ndan yaklaşık 100 kişi, ellerinde döviz ve pankartlarla bu durumu protesto etmişti.

Antalya Arkeoloji Müzesi'nin arazisinin ranta kurban gitmesinden endişe duyan vatandaşlar bir kez daha Antalya Arkeoloji Müzesi'nin önünde toplandı.
Antalya Müze Çalışma Grubu Sözcüsü Prof. Dr. Gül Işın, Antalya Müzesi önünde yaptığı konuşmada su sözlere yer verdi: "Bugün burada, Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkımını durdurmak için bir araya geldik. Çünkü müzeyi ortadan kaldırmak; tarihimizi, kültürel mirasımızı ve dolayısıyla ülkemizin geleceğini yok etmektir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, 20 Mart 2025 tarihinde kapalı kapılar ardında müzenin depreme dayanıklı olmadığı ve artan depolama ihtiyacı gerekçesiyle yıkılacağını duyurdu. Ancak bu bina sıradan bir yapı değildir. Türkiye'de yarışma projesi ile inşa edilmiş, mimari ve kültürel anlamda özgün bir değere sahip bir müzedir.

Müze, Akdeniz bölgesinde organik mimari süslemeleriyle öne çıkan bir örnektir. Geleneksel mimarinin havlulu yapısı ile doğal ışık ve havalandırma unsurlarını modern bir yorumla birleştirmiştir. 1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından “Yılın Müzesi” ödülünü almış ve bu ödül hâlâ müzede sergilenmektedir.
Bu yapı yalnızca eserlerin sergilendiği bir yer değil; kütüphanesi, konferans salonu, amfisi ve bahçesiyle sosyal ve kültürel bir yaşam alanıdır.
Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvuruda bulunarak binanın tescillenmesini talep ettik. Ne yazık ki bu talebimiz reddedildi. Ardından Yüksek Kurul’a başvurduk, fakat hâlâ bir açıklama yapılmadı. Tüm bu süreç devam ederken 5 Haziran’da müzenin taşıma ve yıkım ihalesinin yapıldığını duyduk. Geçtiğimiz hafta firma yetkilileri müze personeline taşıma takvimini aktardı. Müzenin 7 Temmuz Pazartesi günü ziyarete kapatılacağı bilgisine ulaştık. Bugün açık gibi görünse de, bu tepkiler belki sürecin durdurulmasında etkili olmuştur.

Ancak Yüksek Kurul’un binanın kültürel değerini henüz dikkate almadığı yönünde ciddi endişelerimiz var.
Bu durum kabul edilemez. Çalışma grubu olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sesleniyoruz: Yıkım kararını derhâl durdurun ve erteleyin. Tüm uzmanların görüşlerini paylaşabileceği bir çalıştay düzenleyelim. Gelin, ortak akılla hareket edelim. Antalya Arkeoloji Müzesi’ni artan depolama ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde yıkarak değil, restore ederek koruyalım. Antalya halkı müzesine sahip çıkarak bu yıkımı durduracaktır."
İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan:Bugün burada, müzemizin kültürel ve sanatsal değeri hakkında bilgilendirme yapıldı. Müze binasının deprem riski nedeniyle yıkılması gündeme geldi. Ancak bu risk, binanın yok edilmesini haklı kılmaz. 2020 yılında yapı üzerinde bir deprem performans analizi yapılmıştır; fakat bu tek başına yeterli değildir. Depreme dayanıklı hale getirmek için birçok bilimsel yöntem mevcuttur.
Binanın bulunduğu zemin, iki katlı oluşu ve genel yapısal durumu göz önüne alındığında, güçlendirme çalışmalarının maliyetinin oldukça makul kalacağı öngörülmektedir. Yani bina, yıkılmak yerine kolaylıkla güçlendirilebilir.
Ayrıca müzenin yanına 2002 yılında yapılmış üç katlı bir ek bina bulunmaktadır. Bu yapı yaklaşık 4.500 metrekarelik bir alana sahiptir. Bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın açıklamış olduğu birim maliyetler üzerinden hesaplandığında bu ek binanın değeri yaklaşık 177 milyon TL’yi bulmaktadır.

Şimdi soruyoruz:
2022 yılında yapılmış ve hâlâ kullanılabilir durumda olan bu kadar değerli bir yapıyı yıkmak, gerçekten mantıklı mı? Türkiye, bu kadar zengin bir ülke midir ki 177 milyon lira değerindeki bir binayı gözünü kırpmadan yok edebilir? Bu soruları hep birlikte değerlendirmeliyiz."
BİR BİNANIN ÖTESİNDE
CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı: "Burada işin uzmanı teknik arkadaşlarımız çok detaylı bir şekilde bilgi verdiler ve bu binanın sadece bir bina olmanın ötesinde, buraya tarihi bir katma değer kattığını; yalnızca binanın kendisiyle bile tarihi bir geçmişe sahip olduğunu çok güzel bir şekilde anlattılar.
Şimdi, bu binanın yıkılmasıyla, yeni bir bina yapılmasıyla ve alanın genişletilmesiyle ilgili Kültür Bakanlığı'nın bir çalışma yaptığını; üstelik bu çalışmayı halktan gizleyerek yürüttüğünü hep birlikte biliyoruz.
Değerli arkadaşlar; öyle binalar vardır ki, bir kente kimlik katar. Öyle binalar vardır ki, bulunduğu yere ayrıca bir kimlik ve değer kazandırır.
Geçtiğimiz dönemlerde, daha yakın bir tarihte Antalya Lisesi’ni kurtarma mücadelesi verdik hep birlikte. Ve yine gerek Antalya’mızda, gerekse ülkemizin birçok yerinde bu şekilde değerli mekanları koruma mücadelesi veriyoruz.
'DUR' DENİLMELİ
İşin esası; devletin, halkına zarar verecek bir uygulama söz konusuysa, yöneticilerin buna “dur” demesi gerekirken, bu iktidar döneminde şuna şahit oluyoruz: İktidarın aldığı kararlarla, değerlerimize zarar verilmesine yönelik müdahalelere karşı halk olarak biz dur demeye çalışıyoruz.
Yani kısacası, değerlerimize maalesef iktidarın uygulamalarına karşı biz mücadele vermek zorunda kalıyoruz. İşte bizler, sizler, hepimiz bu iktidardan seçilmişlerimizi korumaya çalışıyoruz. Çocuklarımızı, hayvanlarımızı, doğamızı korumaya, kurtarmaya çalışıyoruz.
Bugün de müzemizi kurtarmak için buradayız. Bakın, bu müze bir tarihtir, bir geçmişi temsil eder. Bina olarak kendisi başlı başına bir değerdir. Bölgemize değer katmış, ismini vermiş bir binadan bahsediyoruz.
TOKİ ZİHNİYETİ
Sadece bir örnek vereyim: burada sergilenecek eserle ilgili... Çok basit bir örnek olsun. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geleniniz olmuştur. Gelmediyseniz de bir gün buyurun, misafirimiz olun. Orada 1940’lı yıllarda çizilmiş bir proje göreceksiniz: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ana binası. Bir de daha on yıl önce çizilmiş ve tamamlanmış, TOKİ zihniyetiyle yapılmış bir bina var. Orada milletvekillerinin odaları yer alıyor.
İki bina arasındaki estetik, mimari, kalite ve kullanılan malzemeler yönünden baktığınızda aradaki farkı göreceksiniz. Birisi 1940’larda yapılmış, diğeri 2010’larda.
BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ
İşte bu anlayış TOKİ anlayışıdır. Bu anlayış, her şeyi yıkıp yerine TOKİ tarzı yeni binalar yapma zihniyetini temsil eder. Burada da bu duyguyu, geçmişi, tarihi yok ederek yeni bir bina yapma amacı taşıyan anlayışı reddediyoruz. Bu anlayışa karşıyız ve bu müddet sarılması için hep birlikte mücadele edeceğiz.
Sayın Bakan buraya gelsin, bizzat görsün. Uzaktan bakanlık yaparak bu işler olmaz. "Yıkıp yenisini yapacağım" demekle burayı kurtardığını zannetmesin. Burada bir tarih yatıyor ve biz bu tarihe, bu geçmişe hep birlikte sahip çıkacağız. Bunun için buradayız. Bu müze faaliyetlerine devam etsin istiyoruz."



