Antalya Barosu, Anayasa Mahkemesi’nin 10 Kasım 2025 tarihli kararının parlamento kararlarının denetim dışı bırakılmasına ilişkin resmi sosyal medya hesabı üzerinden tepki gösterdi. Kararın Türkiye’deki hukuk güvenliğini fiilen ortadan kaldırdığını ifade eden Antalya Barosu, “AİHM kararlarının keyfi olarak uygulanmadığı ve hatta arkasından dolaşıldığı, anayasanın bağlayıcılığını fiilen ortadan kaldırarak iktidarın gücünü sınırsız hale getirmesi için yurttaşların temel hak ve hürriyetlerinin güvencesizliğe mahkûm edilmesi ve adeta bir anayasasızlaştırma sürecinden geçiyor” sözlerine yer verdi.

“ANAYASASIZLAŞTIRMA SÜRECİNDEN GEÇİYOR”

Karara ilişkin resmi sosyal medya hesabı üzerinden yazılı açıklamada bulunan Antalya Barosu, şu ifadelere yer verdi:

“Ülkemiz anayasa hak ihlallerinin sıklaştığı, kanunların özüne aykırı olarak yurttaşların üstünde bir tahakküm aracı olarak kullanıldığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına gerek yasama gerek yürütme erkleri tarafından uyulmadığı, AİHM kararlarının keyfi olarak uygulanmadığı ve hatta arkasından dolaşıldığı, anayasanın bağlayıcılığını fiilen ortadan kaldırarak iktidarın gücünü sınırsız hale getirmesi için yurttaşların temel hak ve hürriyetlerinin güvencesizliğe mahkûm edilmesi ve adeta bir anayasasızlaştırma sürecinden geçiyor.

“HUKUKİ MEKANİZMALARI ÇALIŞAMAZ BİR HAL VE VAZİYET İÇİNE SOKMASIDIR”

Esasen içinde bulunduğumuz süreçte mesele, mevcut anayasa normlarının fiilen ihlal edilmesi veya yasa uygulayıcı kurumların etkisiz hale getirilmesinden ziyade, yürütme ve yargı erklerinin anayasaya uymadığında kendilerini denetleyecek tüm hukuki mekanizmaları radikal bir şekilde çalışamaz bir hal ve vaziyet içine sokmasıdır.

“MECLİS KARARLARINI DENETİM DIŞINA ÇIKARAN TEHLİKELİ BİR KAPIYI AÇMIŞTIR”

Bu sürecin son halkası, 10 Kasım 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin (E.2025/133, K.2025/159) kararıdır. Mahkeme, “parlamento kararı” adı altında yapılan ve fiilen iç tüzük değişikliği anlamına gelen işlemlerin Anayasa’ya uygunluğunu denetlememe yönünde karar almıştır. Aynı mahkeme geçmiş içtihatlarında, bu tür fiilî değişikliklerin de anayasal denetime tabi olduğunu açıkça ortaya koymuş olmasına rağmen bu konuda adeta bir geri adım atar şekilde Anayasa’nın bağlayıcılığını zayıflatarak, Meclis kararlarını denetim dışına çıkaran tehlikeli bir kapıyı ardına kadar açmıştır.

Yaşanılan bu gelişme, yalnızca bir yargı yorumu değişikliği değil, adeta hukuk devletinin fiilen sona ermesi anlamına gelen bir bildiridir. Meclis çoğunluğu, geçiremediği yasaları “parlamento kararı” adıyla anayasal denetimden kaçabilecektir.

“ANAYASASIZLAŞTIRMA POLİTİKASI AÇISINDAN KRİTİK BİR KIRILMADIR”

Bu karar, bir süredir dikkat çekmeye çalıştığımız sistematik bir hal alan “anayasasızlaştırma” politikası açısından kritik bir kırılmadır. Ne yazık ki ülkemizde geçtiğimiz dönemde karşılaşılan hukuk dışı fiili durumların ne derece ileri gidebileceği acı bir şekilde yaşanılarak test edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin meslektaşımız olan Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararına Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi tarafından m. 153/son hükümlerine aykırı şekilde uyulmaması, Anayasa Mahkemesinin Tayfun Kahraman ilgilı verdiği hak ihlali ve yeniden yargılama kararı İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesince yetkisinin gasp edilmesi sebep gösterilerek görmezden gelinmesi, Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali ve yeniden yargılama tedbiri kararlarının İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesince hiçe sayılması, 2016’dan itibaren OHAL KHK’ları ve devam eden süreçte COVID tedbirleri kapsamında yayımlanan KHK’lar ile birlikte oluşan bir istisna rejimi ve örtülü bir anayasasızlık hareketi, 2013 Gezi eylemleri süreci ve 19 Mart 2025 Saraçhane protestoları başta olmak üzere ülke genelinde anayasal bir hak olan toplantı - gösteri yürüyüş hakkının uygulanamayacak şekilde kısıtlanması gibi anayasal hak ihlalleri Türkiye Cumhuriyeti için belirttiğimiz “anayasasızlaştırma” politikaları ile birlikte ne yazık ki olağan ve sürekli yeni bir eşiğin aşıldığı bir hal almıştır.

“ANAYASANIN FİİLEN ASKIYA ALINDIĞI YENİ DÜZENİN GÖSTERGESİDİR”

Tüm bu devinimin ülkemiz için yarattığı vahim tabloda mecliste adı “parlamento kararı” olarak konulan hususların Anayasaya aykırılıklarının dahi denetlenememesi, keyfiyetin artacağı, hukuk güvenliği ilkesinin ve Anayasanın fiilen askıya alındığı yeni düzenin ve yeni bir aşamanın çok vahim bir göstergesidir. Bilinmelidir ki Anayasaya aykırı işlemlerin denetim dışına çıkarıldığı, hukuk güvenliğinin yok edildiği bir düzende hiçbir yurttaşın hakkı güvende değildir.

“HUKUK DEVLETİNİN SAVUNUCULUĞUNU SÜRDÜRECEĞİZ”

Antalya Barosu olarak Anayasamızın özünün ve kurallarının korunduğu, anayasal mekanizmaların çalışmasına yürütme ve yargı erklerince müdahale edilmediği, hak ihlallerinin yaşanmadığı, özgür ve öngörülebilir bir hukuk devletinin savunuculuğunu kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyuna bildiririz.”

Kaynak: HABER MERKEZİ