Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 Sektör Bilançoları verilerini açıkladı. Söz konusu verilere göre firmaların net gelir gider tablosu netleşti. Pek çok sektör kar elde ederken eğitim sektörü alarm verdi. Toplam 1 Milyon 104 bin firmanın incelendiği tabloda, tüm sektörler 1 trilyon 947 milyar TL net kar açıklarken eğitim sektörü 3 milyar 145 milyon TL net zarar ile yılın tek kaybeden sektörü oldu.
Yaşanan zarar, özellikle özel okul ve kursların yükselen enerji, kira ve personel maliyetlerinin karşılanamamasından kanyaklı olduğu görüldü. Bunun yanı sıra enflasyon düzeltmesi uygulanmış olsa da tabloyu iyileştiremedi.
Ayrıca veliler artan ücretleri karşılamakta zorlanırken kurumlar ise hem personel gideri hem de kredi faizlerini geciktirdiği görüldü. Hal böyle olunca eğitim sektörü işin içinden çıkılmaz bir hale büründü. Öte yandan da yaşanan kriz karşısında öğretmen istihdamı ve eğitim kalitesi tehdit altında kalmasına neden oldu. MESEM, ÇEDES, sınav sistemi, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırılan eğitim sisteminde yapılan düzenlemeler tartışma konusu olurken rakamlar ise “Gelecek nesillerin eğitimi” konusunda ekonomik gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi.
EKONOMİK KRİZ OKULLARI VURDU
Konuya ilişkin konuşan Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
TÜİK rakamları eğitim sektöründe zarar açıkladığına göre, diğer şirketlerdeki zarar daha fazla demektir. Eğitim sektörü, özellikle kamuda kar amacı güdülmemesi gerekiyor. Ekonomik sıkıntılardan dolayı veliler çocuklarını özel okullardan almak zorunda kalıyor. Özel okulların fiyatı çok yüksek, öğretmen çalıştırmak, kira, elektrik, su kırtasiye giderleri çok yükseldi. Kamusal olarak eğitim sahiplenilmeli ve kâr amacı güdülmemelidir. Ancak özel sektörde insanlar yatırım yaptığı için doğal olarak bir kâr beklentisi oluşmaktadır. Çünkü yatırım yapıyor ve karşılığını almak istiyor. Fakat ekonomik kriz maalesef velileri vurduğu için, velilerin yaşadığı bu kriz özel okulları da etkiliyor; okullar öğrencilerini kaybetmek zorunda kalıyor.”
ÖZEL OKULLARDA MALİYET ARTTI
Özel okullarda maliyetlerin yükseldiğini ifade eden Acar, “Bu maliyetleri karşılamak için ne yapılabilir? Elbette okul ücretlerini artırmak gerekir. Ancak okul ücretleri arttığında karşısında ekonomik kriz yaşayan çok sayıda velimiz var. Özellikle sabit gelirli insanlar bundan 5-6 yıl önce, hatta 10 yıl önce özel okullara çocuklarını gönderebiliyordu. Ama bugün geldiğimiz noktada sabit gelirli insanlar, özellikle memurlar çocuklarını özel okullara gönderemez hale geldi. Çünkü özel okul fiyatları haddinden fazla yükseldi” diye konuştu.
ANTALYA’DA OKULLAR KAPANDI
Gelirin enflasyon oranında azalırken sabit maaşlı yurttaşların aldığı hizmetlerin fiyatlarında daha da yükseldiğini aktaran Acar, Antalya’da özel okulların kapandığını ifade etti. Acar, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Bu durumda çözüm olarak çocukların ve gençlerin eğitimi özel okullardan devlet okullarına yöneliyor. Bu nedenle özel okullar kapılarını kapatmak zorunda kalıyor. Kapanan okullar var, isim değiştirerek kapananlar var. Sadece günü kurtaran okullarımız var. Ya da bazı giderleri kısarak eğitim-öğretime devam etmeye çalışıyorlar. Artık masraflardan kısmak suretiyle idare etmeye çalışıyorlar.”
“EĞİTİM SİSTEMİ ANLAŞILMAZ BİR HALE GELDİ”
Okulların en çok parayı eğitim ve öğretim hizmeti sunan öğretmenlere vermesi gerekirken, birçok okul öğretmen maaşlarını asgari ücretin altında ya da asgari ücrete yakın seviyelerde tuttuğunu söyleyen Acar, “Eğitim son iki yıldır ciddi bir dönüşüm geçirdi. AKP iktidarı 23 yıldır görevde. Eğitim modelini sürekli değiştirerek, her yıl yeni bir sistem getirerek insanları daha da zor duruma soktu. Eğitim sistemi anlaşılmaz bir hale geldi. Geçen yıl başlatılan "Maarif modeli" adı altında yeni bir sisteme geçildi. İlerleyen tarihlerde eğitim süresinin azaltılması gündemde. Ancak henüz net değil. Bu tartışma Milli Eğitim Bakanı ağzından kaçırdığı ifadelerle gündeme geldi. 12 yıllık zorunlu eğitimin başarısız olduğunu kabul ettiler. Özellikle lise düzeyini aşağı çekmeyi planladıkları yönünde duyumlarımız var. Bu kayıpların bedeli halkın cebinden çıkacak. Zaten eğitimde zarar varsa, ülkemizin geleceği olan nesilleri kaybetmişiz demektir. Laiklikten ve bilimsellikten ödün vermeden kamusal eğitimin devlet tarafından sağlanması şarttır. Aksi takdirde geleceğimiz olan çocuklarımızı kaybedebiliriz” sözlerini kullandı.