Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Dikmen Hakimevinde düzenlenen ‘Hükümlü ve Tutuklu Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi Hakkında Protokol' imza törenine katıldı. Törende konuşan Bakan Tunç, alkol ve madde bağımlılığının toplum sağlığını ve huzurunu tehdit eden ve özellikle gençleri hedef alan çok yönlü bir kriz haline geldiğini belirtti.
"YENİDEN UYUM SAĞLAMALARINI AMAÇLIYORUZ"
Kalıcı sorunlar üretmek için çalışmaları kararlılıkla sürdürdüklerinden bahseden Bakan Tunç, "Aslında insan onurunu, aklını, bedenini ve en önemlisi geleceğimizi tehdit eden bir illetle topyekun mücadele için önemli bir adım atıyoruz. Bugün imzalayacağımız protokolle madde bağımlılığı geçmişi olan hükümlülerin tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde bilimsel temele dayalı modern ve yüksek standartlarda sağlık hizmeti sunulmasını, aynı zamanda bu hükümlülerin topluma kazandırılmasını ve sosyal yaşama yeniden uyum sağlamalarını amaçlıyoruz. Ceza adaletinin onarıcı ve iyileştirici yönünü güçlendirecek bu işbirliği protokolümüzün hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
"CEZA ADALETİNİN AMACI TOPLUMU SUÇTAN KORUMAKTIR"
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'na teşekkürlerini sunan Bakan Tunç, "Ceza adaletinin amacı toplumu suçtan korumaktır, toplumu suçludan uzak tutmaktır. Dolayısıyla toplumsal barışı sağlamaktır. O nedenle ceza adaleti amacını sağlamak için de üç önemli aşama var. Birisi soruşturma aşaması suçlunun ve suçun tespiti açısından delillerin toplanabilmesi ardından yargılama aşaması kovuşturma, toplanan deliller ışığında kişiye ceza verilmesi bir yaptırım uygulanması üçüncü aşamada infaz aşaması. İnfaz aşaması da diğer aşamalardan bir farkı yok. Ceza adaletinin amacının gerçekleşmesi bakımından bu üç aşamada birbirinden daha önemli aşamalar. Tabii infaz aşamasında asıl olan suçlunun topluma kazandırılmasıdır. Evet cezayı çekecek, hak ettiği bir ceza var, suç işledi. Bunun yaptırımıyla karşı karşıya kalacak ama bu yaptırımın süresi bittiğinde cezasını çektiğinde cezaevinden tahliye olduğunda eğer iyileşmiş bir şekilde tahliye olmazsa bu kişi tekrar suç işleyecek. Özellikle uyuşturucu suçlarında bağımlılıkla ilgili bağımlılığın yol açtığı suçlar bakımından infaz süreci eğer kişiyi topluma kazandırma, onu tedavi etme ve rehabilitasyon olarak gerçekleşmiyorsa o zaman ceza adaletinin amacı da gerçekleşmemiş olur. O nedenle infaz aşamasının özellikle bugün protokole konu olan bağımlılıkla mücadele ve alkol ve uyuşturucu suçları nedeniyle cezaevinde bulunan hükümlü ve tutukluların topluma kazandırılması onların cezaevi sürecinde infaz aşama süreci içerisinde tedavileri ve rehabilitasyonlarıyla mümkün" ifadelerine yer verdi.
"MÜCADELE ETMEK HEPİMİZİN GÖREVİDİR"
Bu alanda yapılan çalışmalar olduğuna dikkat çeken Bakan Tunç, "Bağımlılık günümüzde insan aklını ve ruhunu esir eden, adeta iradesini kelepçeleyen bir hastalığa dönüşmüştür. Bağımlılığın farklı türleri olmasına rağmen hepsi başta insan sağlığı olmak üzere aile bağlarımızı, sosyal ilişkilerimizi ve ekonomik yapıları olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağımlılıklar arasında en yıkıcı olanlarından biri şüphesiz alkol ve madde bağımlılığıdır. Bu bağımlılık yalnızca bir sağlık sorunu değil, insanı toplumdan ve kendi öz benliğinden koparan bir esarettir. Bu esaretle mücadele insanı insan yapan en temel değeri, aklı ve ruhu koruma mücadelesidir. Bağımlılığın izlerini sadece bireyin çöküşünde değil ailelerin parçalanışında, suç oranlarının tırmanışında toplumsal huzurun bozulmasında ve sağlık sistemine gelen aşırı yükte görmek mümkündür. Bu illetle topyekun bir mücadele etmek hepimizin görevidir. Çünkü kurtarılan her hayat yalnızca bir bireyin değil, bir ailenin, bir toplumun ve nihayetinde bir geleceğin kurtuluşudur" dedi.
Özellikle madde bağımlılığıyla bağlantılı olarak suç işleyip cezaevine giren mahkumların cezaevinde bağımlılıkla mücadelesinin desteklenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Tunç, bağımlılık esaretinden kurtuluşun yalnızca cezalandırma ile değil tedavi, rehabilitasyon ve topluma yeniden kazandırma anlayışıyla mümkün olduğunu belirtti.