Antalya'nın binlerce yıllık mirasını barındıran Antalya Arkeoloji Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 16 Temmuz'da kapatıldıktan sonra 13 Eylül gecesi ani bir yıkımla gece yarısı yıkımı gerçekleştirdi. Kent hafızası olan ve bir gece yarısı yıkılan müzenin deprem performans analizi raporu tartışması dinmeden ani yıkımla yıkılan müze yeni bir tartışmaya dönüştü. Sürecin yeni bir boyut kazandı. Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkım süreci yargıya taşınmıştı. Yargı süreci devam ederken yıkım asbest tartışmasıyla tepki çekti. Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkımına ilişkin Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu, Antalya Arkeoloji Müzesi gündemiyle dün toplanmış ve toplantıda bir basın açıklaması yapılmasına karar vermişti. Bu kapsamda, 17 Eylül (bugün) İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Atatürk Konferans Salonu’nda, Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu olarak Antalya Arkeoloji Müzesi’ne ilişkin son gelişmeler hakkında bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
Müze Çalışma Grubu paydaşları, Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu, Antalya Barosu, Antalya Tabip Odası Başkanı Hüseyin Can Ertürk ve Antalyalı yurttaşlar katıldı. Kapsamlı olan toplantıda Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkımına ilişkin usulsüzlüklerle dolu süreç ve yargı aşaması konuşuldu.
Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu adına İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, müzenin gece yarısı ani yıkımına ilişkin açıklamalarda bulundu. Başkan Soner sürecin en başından beri anlatarak, hazırlanan deprem performans analizi raporunun gerçeği yansıtmadığının altını çizdi. İMO Antalya Şubesi'ne gönderilen raporun eksik gönderildiğini aktaran Başkan Soner, raporun alelade hazırlandığını açıkladı.
Sürecin kronolojisi ve gerçeklerini Aktaran Başkan Soner, 2014 yılında Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yenilenmesi gündeme gelmiş, mevcut yapıya ek olarak yeni bir müze projesi için ihale yapılmış ve yaklaşık 350 bin TL bedelle proje hazırlandığını, 2020 ve 2021 yıllarında müzenin deprem riski taşıdığı yönünde kamuoyuna yansıyan söylemler bulunsa da bu tarihlerde yapılan çalışmaların tam anlamıyla deprem performans analizi raporu olmadığı defalarca kez ifade edildiğini söyledi.
“CİDDİ EKSİKLER VE TEKNİK HATALAR”
Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün ve Bakan Yardımcısının 8/07/2025 tarihli kararıyla Antalya Arkeoloji Müzesi 16/07/2025 tarihinde ziyarete ve halka kapatılmış, akabinde taşınma işlemleri başlattığını hatırlatan Başkan Soner, "22 Temmuz 2025 tarihinde Antalya Valisi Sayın Hulusi Şahin ile yapılan görüşmede, tarafımızca “raporun olmadığı” açıkça ifade edilmesine rağmen, yetkililer “rapor vardır ve Antalya Müze binası risklidir” demişlerdir. Ancak 4 Eylül 2025 tarihinde bizlerle paylaşılan raporun teknik bölümünde, saha çalışmalarının 7 Temmuz 2025 tarihinde başladığı belirtilmekteydi; dolayısıyla o toplantıda Vali Bey’e ve kamuoyuna yetkililer yalan söylemiştir. 7 Ağustos 2025’te Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın katılımıyla Kaleiçi’nde gerçekleştirilen toplantıda, Prof. Dr. Sabahattin Aykaç tarafından hazırlanan rapor kamuoyuna ilk kez sunulmuştur. Ancak raporun alelacele hazırlandığı, ciddi eksikler ve teknik hatalar içerdiği görülmüştür" ifadelerinin kullandı.
“SONDAJ LOGLARI İMZASIZDIR”
Teknik ve mali çelişkilerin olduğunu belirten Başkan Soner konuşmasında şu sözlere yer verdi:
"4 Eylül’de İnşaat Mühendisleri Odası ile paylaşılan raporda, müze kampüsünün 11 bloktan oluştuğu ve her bir blok için çalışma ile modelleme yapıldığı belirtilmiştir. Ancak 2002’de inşa edilen ek bölümün bodrum, zemin ve asma kattan oluşmasına, ayrıca müzenin bazı kısımlarının bodrumlu veya zemin artı bir kat olarak biliniyor olmasına rağmen, rapordaki tüm modellemeler tek katlı olarak yapılmıştır. Bu durum, saha çalışmasının doğru ve yeterli şekilde gerçekleştirilmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Zemin Etüdünde sondaj derinlikleri çoğunlukla 7 m civarında bırakılmış, yalnızca birkaç kuyuda 15 m’ye ulaşılmıştır. Oysa bu ölçek ve önem sınıfındaki yapılarda daha derin sondaj zorunludur. Sondaj logları imzasızdır, tarih ve koordinat bilgileri içermemektedir. Bu durum sahada çalışmanın gerçekten yapılıp yapılmadığını tartışmalı hale getirmektedir. Saha çalışmasına ait fotoğraflar, sondaj makinesi görüntüleri rapora eklenmemiştir. Karot sandıklarında ise farklı kuyulardan ve farklı derinliklerden alınması gereken numunelerin aynı görsellerle temsil edildiği görülmektedir. Rapor kategori iki sınıfında yer almasına rağmen Jeofizik çalışmalar yapılmamış karstik özelliği oran erime boşlukları olabilecek alanda çalışmalar eksik bırakılmıştır. Jeolojik rapor ile birbirinden tamamen uyumsuz bir geoteknik rapor sunulmuştur. Jeolojik raporda 33 sondaj yapıldığı bildirilirken Geoteknik raporda 2 adet sondaj yapıldığı belirtilmişi.”
180 MİLYON TL MALİYETLE İNŞA EDİLEBİLECEK NİTELİKTE
Geoteknik raporda SPT deneylerinin yapıldığı beyan edildiğini aktaran Başkan Soner, “Ancak traverten formasyonu dikkate alındığında bu deneyin yapılması teknik olarak mümkün değildir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2025 yılı yapı yaklaşık birim maliyetlerine göre müze ve benzeri yapılar için m² başına maliyet 39 bin 500 TL’dir. Buna göre, 2002 yılında yapılmış olan ve yaklaşık 4.500 m² kapalı alana sahip ek bina, bugünkü değerlerle yaklaşık 180 milyon TL maliyetle inşa edilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla bu yapının da yıkılması ciddi bir kamu zararı oluşturmaktadır. Mevcut müze 13.500 m² iken, yeni yapılacak müzenin 18.500 m² olacağı açıklanmıştır. Yalnızca 5.000 m²’lik bir artış için 3–3,5 milyar TL harcanacağı belirtilmektedir. Oysa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2025 yılı yapı yaklaşık birim fiyatlarına göre 18.500 m² büyüklüğünde bir müze yapısının maliyeti yaklaşık 730 milyon 750 bin TL’dir. Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın açıkladığı 3–3,5 milyar TL’lik öngörülen maliyet ile resmi birim fiyatlara göre hesaplanan maliyet arasındaki bu devasa farkın hangi gerekçelere dayandığı belirsizdir. Kamuoyuna bu farkın nedenlerinin şeffaf bir şekilde açıklanması gerekmektedir" diye konuştu.
“HUKUKA VE KAMU YARARI İLKESİNE AYKIRI”
Hukuka ve kamu yararı ilkesine aykırılıklar olduğunu söyleyen Başkan Soner, "Süreç başından beri şeffaf yönetilmemiştir. 4 Haziran tarihinde yapıldığı belirtilen “Antalya Müze Yapımı ve 1.Etap Eser Taşıma İşi” ihalesinin nerede ilan edildiği, hangi usulde yapıldığı belli değildir. Böyle büyük bir ihale EKAP sistemine yüklenmemiştir. Müzenin tehlikeli olduğuna ve yıkılması gerektiğine dair hiçbir idari işlem mahkeme dosyalarına sunulmamıştır. Bu yöndeki belgeler müzenin kapatılması kararından sonrasına ilişkindir. Örnek vermek gerekirse Müze 16 Temmuz 2025'te kapatılmıştır. Deprem performans analizi ise 23 Temmuz 2025 tarihlidir. Bununla birlikte Baromuz ve yurttaşlarımız tarafından tüm yönleriyle usulsüz bu olaya ilişkin dava açılmasına ve açıkça telafisi mümkün olmayan bir durum bulunmasına rağmen mahkemeler de yürütmeyi durdurma kararı vermemiştir” diye konuştu.
“YANGINDAN MAL KAÇIRIR GİBİ YIKIM”
13 Eylül 2025 gecesi, yoğun bir toz, duman ve ses eşliğinde hem halk sağlığını hem iş güvenliğini hiçe sayarak, ayrıca 15 Mayıs–15 Ekim tarihleri arasında inşaat faaliyetlerini yasaklayan genelgeye rağmen müzenin yıkımına başlandığını ifade eden Bakan Soner, “Yıkım sırasında olması gerekli “yıkım belgesi ve asbest raporunun” varlığı ortaya konulmamıştır. Yurttaşların başvuruları dahi sonuçsuz ve cevapsız bırakılmış, bu konuda Muratpaşa Belediyesi, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne ayrıca CİMER’e dilekçeler verilmesine rağmen halk sağlığı hiçe sayılmıştır. Yıkım, “yangından mal kaçırır” gibi alelacele yapılmış, kamu vicdanında derin bir yara açmıştır. Geçerli bir deprem performans analizi raporu olmadan yıkıma onay verilmesi, güçlendirme imkanı varken bunun araştırılmaması, başlı başına kamu zararının oluşmasına neden olmuştur.
GÜÇLENDİRME İMKANI VARDI
Güçlendirme imkanı varken, Müzenin içindeki arkeolojik eserlerin taşınması, hem arkeolojik eserleri taşınma sırasında riske sokan, hem de taşınma sırasında ek maliyetle kamu zararına yol açan maliyetlerdir. Mimarlar Odası Genel Merkezi ve Serbest Mimarlar dernekleri Federasyonu açıklamalarında Antalya Arkeoloji Müzesinin Cumhuriyet dönemine ait mimari özellikleri ve bunun tescil edilmesi gerektiği açıklamaları ve açılan davalar yok sayılmıştır. Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımı; bilimsel verilerden uzak, mühendislik ilkelerine aykırı, kamu kaynaklarını israf eden ve hukuki temelden yoksun bir şekilde yürütülmüştür. Biz Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu olarak; Kamu kaynaklarının doğru ve şeffaf kullanılmasını, Bilimsel ve mühendislik raporlarının dikkate alınmasını Kültürel mirasımızın korunmasını, ısrarla talep ediyoruz" ifadelerini kullandı
ANTALYA TABİPLER ODASI’NDAN SUÇ DUYURUSU
Antalya Tabip Odası Başkanı Hüseyin Can Ertürk, sağlık açısından müzenin yıkımı hem vatandaşlar hem de sağlık sorunları olan yurttaşlar için tehlikelidir olduğu ifade ederek, "Doğayı nasıl vahşice katlediyorsak, Beydağlarına baktığımız zaman taş ocaklarının verdiği hasarı, ülkeye verdiği hasarı, mahallelere verdikleri hasarı biliyoruz. Tozun insanlara vereceği zararlı bir yöntem olduğunu, buna öngörü olarak düşündüklerine tedbir aldıklarını zaten zannetmiyorum. Bu aşamada yapacağımız şey ancak suç duyurusu olabilir. İnsan sağlığını hiçe sayarak yıkım gerçekleştirilmiştir. En azından bundan sonraki çalışmalarda daha dikkatli olunmasını, insanların tepkisinin olduğunu ve bizim de bu konuda bir gösteri sağlamamız gerekli" dedi.
“İHALEYİ ALAN FİRMADAN ÇOK BAŞKA FİRMALAR VAR”
Av. Tuncay Koç ise konuşmasında şu sözlere yer verdi:
"Mahkeme dosyasına gelen resmi bir belgede, ihalenin 4 Haziran 2025 tarihinde Ankara’da bir firma olan Barbaros Yapım Mühendislik adlı bir şirkete yapıldığı görülüyor. Barbaros Yapım Mühendislik şirketinin de uzmanlık alanı tarihi eserlerde restoratörlük olarak gözüküyor. Fakat yıkım sahasında yabancı başka bir şirket var. Büyük ihtimalle alt taşeron kullanılıyor. Ama ihalenin içini hiçbir zaman göremedik, yayınlanmadığı için ayrıntılara vakıf değiliz. Son deprem analiz raporunu yayınlayan firma ise Birce Mühendislik adlı bir firma. Yani ihaleyi alan firmadan çok başka firmalar var. İhale açık olmadığı için kamuoyundan gizlendi ve hâlâ kamuoyuna bilgi verilmediği için bu konuları net olarak ortaya şu anda koyamıyoruz."
YARGI SÜRECİ SÜRÜNECEMEDE KALDI
Antalya Barosu Başkanı Ali Çağdaş Bozaner, süreci anlatarak konunun yargı kararı olmadan yıkıma başlandığını ifade ederek, "Antalya Meslek örgütünün, meslek kuruluşunun, yurttaşların ve bu konuyla ilgili uzman kişilerin bunca somut verilerle ortaya koyduğu itirazlara rağmen, eğer gerçekten burada kamuoyunun menfaatine bir adım atmak isteseydik, ilk yapılması gereken zaten konuyla ilgili uzmanların, meslek odalarının ve diğer yurttaşların sürece dâhil edilerek şeffaf bir şekilde işletilmesiydi. Ki ilk baştan itibaren gerek tarafımızca yapılan başvurulara gerek yurttaşların Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yaptığı başvurulara herhangi bir cevap verilmediğini ve bilgi-belgelerin sunulmadığını görüyoruz. Biz bunlarla ilgili olarak bir dava açtık, yürütmeyi durdurmayı istedik. Dava neticesinde öncelikle idare mahkemesi sadece bilgi-belgeleri istemek yerine davalı idareden savunma da talep etse süreç biraz daha hızlanabilirdi. Bunu şundan anlatıyorum: İlk baştan itibaren süreç biraz sürüncemede bırakıldı. Sonrasında davalı idarelerin gönderdiği bilgi-belgelerden gördüğünüz üzere, kamuoyuna ve basına yansıdığı gibi, 16 Temmuz’da ve öncesinde depreme dayanıksız olduğu iddiasıyla kapatılan müze ile ilgili deprem analiz raporlarının 23 Temmuz 2025 tarihli olduğunu gördük" sözlerine yer verdi.
KARAR ÇIKMADAN YIKIM GERÇEKLEŞTİ
Yıkıma dayanak olarak ortaya koyulan deprem performans analiz raporunun müze kapatıldıktan sonra ortaya çıktığını aktaran Bozaner, "Müze kapatıldığı sırada bununla ilgili bir analiz raporu yok aslında. Bu analiz raporu bir hafta sonra alınmış. Yani idare işlemin “beş unsur” dediğimiz hususlarının çok net bir şekilde sakat olduğu ve bununla ilgili bir yürütmeyi durdurma kararı verilmesi gerektiği açıktı. Yürütmeyi durdurma ile ilgili bir karar verileceği söylenmesine rağmen, bu iki üç günlük sürede beklenmeden yani mahkemenin bu yönde vereceği en azından bir karar dahi beklenmeden bu süreç işletilmiş oldu. Çünkü başından beri bu süreç hukuka tamamen aykırı. Muratpaşa Belediye sınırları içerisinde o saatlerde yapılması gereken bir işlemde belediyeye dahi haber verilmemiş" sözlerini kullandı.