HAK-İŞ tarafından kuruluşunun 50’inci yılı çerçevesinde ‘HAK-İŞ 50’inci Yıl Türkiye Buluşması’ programı düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın katılımıyla gerçekleşen programda, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından HAK-İŞ kuruluş yıldönümüne ilişkin hazırlanmış video gösterimi yapıldı. Programda Konfederasyonun geçmişten bugüne gerçekleştirdiği faaliyetleri ve çalışma hayatındaki güncel çalışmaları ele alındı.
Burada bir konuşma gerçekleştiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, HAK-İŞ’in her zaman millet iradesinin yanında duran büyük bir emek hareketi olduğunu belirterek, "50 senelik hak, adalet ve emek mücadelesinde; tüm HAK-İŞ’li kardeşlerime; ülkemize, milletimize ve çalışma hayatına vermiş olduğu hizmetlerden ötürü şükranlarımı sunuyorum. Biz biliyoruz ki; Türkiye bugünlere kolay gelmedi. Darbelerin gölgesine, vesayetin baskısına, ekonomik tuzakların üstüne, basa basa geldi. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın iradesiyle; aziz milletimizin basiretiyle, duasıyla ve HAK-İŞ gibi teşkilatlarımızın dimdik duruşuyla bu günlere geldi" diye konuştu.
Işıkhan, son 23 yılda, her zaman emeğin ve alın terinin yanında olduklarını belirterek, Cumhuriyet tarihinin emek dostu olan en ileri politikalarını, son 23 yılda hayata geçirdiklerini dile getirdi.
Çalışma hayatında istikrarın ve verimliliğin temel şartının güçlü bir örgütlenme olduğuna dikkati çeken Işıkhan, "Örgütlenmenin en iyi yöntemi olan sendikacılık ile sendikalar; hem emekçinin hakkını korur hem de üretim barışını teminat altına alarak üretimi de, üretime katılımı da geliştirir" dedi.
Işıkhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde sendikal hakların genişlemesi, toplu sözleşme sisteminin ve iş yerlerinde sosyal diyaloğun güçlenmesi için sendikacılığın önündeki engelleri kaldırmak için önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini aktararak, şu ifadelere yer verdi:
"İşçilerde sendikalaşma oranını yüzde 9,21 seviyelerinden, 2025 yılı itibarıyla yüzde 14,02 seviyelerine yükselttik. Noter şartı, prosedürel engeller, iş yeri tespiti gibi meseleleri sadeleştirdik. Toplu sözleşme süreçlerini daha öngörülebilir, daha düzenli ve daha kapsayıcı bir yapıya kavuşturduk. Çalışma hayatında karar alma süreçlerinin odağına, paydaşlarımızı da katarak, sosyal diyalog mekanizmalarını güçlendirdik. Son dönemde; Çalışma Meclisi, Üçlü Danışma Kurulu ve Kamu Personeli Danışma Kurulu gibi mekanizmaları yeniden çalışma hayatının merkezine aldık. Biz her zaman şunu söylüyoruz; İşçi olmadan işveren olmaz; işveren olmadan üretim olmaz; üretim olmadan da güçlü Türkiye olmaz. Ve devlet, bu denklemin adaletini sağlayan, ana eksendir."





