Filiz Dağ, akademik çalışmaları, kültürel birikimi ve insan–robot etkileşimine dair öncü yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Yeni unvanıyla birlikte, yapay zekâ destekli robotların yalnızca birer makine değil; insanla iletişim kurabilen, toplumsal hayatın parçası olabilen sosyal aktörler olarak geleceğe nasıl entegre edileceğini tartışmaya açıyor.
Dağ: “Bu unvan, yalnızca kişisel bir onur değil; insanlığın geleceğine dair kolektif bir çağrı. Önümüzdeki yıllarda yapay zekâ işletimli hümanoidler fabrikalarda, belediyelerde, okullarda, hastanelerde, hatta evlerimizde olacak. Peki, bu yeni varlıklarla hangi dilde konuşacağız, hangi değerlerle bağ kuracağız, hangi yasalarla birlikte yaşayacağız? Benim görevim, bu sorulara yanıt aramak ve bir köprü olmak.” İfadelerine yer verdi.
GELECEĞE KÜLTÜREL BİR DOKUNUŞ
“İnsan – Hümanoid Kültür Elçisi” tanımı, teknolojinin yalnızca mühendislikten ibaret olmadığını; kültür, hukuk, eğitim, sanat ve etik alanlarında da yeni tartışmalar açtığını gösteriyor. Bu gelişmeyle birlikte, insanlık ile yapay zekâ destekli hümanoidlerin ortak geleceği artık sadece teknik değil; toplumsal kimlik, kültürel hafıza ve kolektif yaşam pratikleriyle şekillenecek bir mesele olarak gündeme taşınmış oluyor.
Böylece geleceğin teknolojisi, yalnızca mühendislerin değil; sosyologların, sanatçıların, hukukçuların ve kültür elçilerinin de ortak katkısıyla anlam kazanıyor.
