Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu askerlerin, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan, girişimin gerçekleştiği gece İstanbul’da yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulundu. İlk hareket noktalarının o dönemki ismiyle Boğaziçi Köprüsü olduğunu söyleyen Çalışkan, şunları dedi:
"15 Temmuz gecesi, Terörle Mücadele ve İstihbarat Şube Müdürleriyle bir operasyon hazırlığı yapıyorduk. O konu üzerinde çalışırken birkaç telefon geldi. Askerlerin köprü üzerinde uygulama yaptıkları ve normal hayatın akışına aykırı durumların yaşandığı söylendi. Son bir telefon daha geldi. Polislerin zorla silahının alındığını söylendi. O sırada olağanüstü bir durum olduğunu düşündüm. O sırada bir talimatta bulundum. Hiçbir polisin silahını teslim etmeyeceğini, gerekirse de kullanacağını emrettim. Hızlı bir şekilde de o zamanki ismiyle Boğaziçi Köprüsü’ne hareket ettik."

"KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE HAREKET EDİLECEKTİ"

O gece İstanbul’da 27 farklı bölgede darbecilerle çatışmaya girdiklerini söyleyen Çalışkan, "Köprüyü geçip konuyu değerlendirdiğimizde bunun bir darbe girişimi olduğunu anladık. Daha önceki bilgi birikimlerimizi de göz önüne alarak girişimin FETÖ’cüler tarafından yapıldığını değerlendirdik. Gerekli talimatların hepsini verdik. Emrimiz netti. Bir adım dahi geri atılmayacak ve kanunlar çerçevesinde hareket edilecekti. Kanunları çiğneyen kim olursa olsun o kişilerle ilgili gözaltılar yapılacaktı. İstanbul’da 27 farklı noktada çatışmalar yaşandı. Bunun dışında 39 farklı ilçede, ilçe müdürlerimiz görevini yaptı. Ateş emri verilen darbeci askerlerle mücadele ettiler" ifadelerini kullandı.
"Defalarca ölüm emri verdim"

Emniyet Genel Müdürü 15 Temmuz Gecesinin Bilinmeyenlerini Anlattı (1)

"BELKİ DE KURŞUNA DİZİLİRİM DİYE DÜŞÜNÜYORDUM"

Sonunun ne olacağını düşünmeden hareket ettiğini ifade eden Çalışkan, "Emirleri verdiğim sırada düşünüyordum. Yarın sabah belki kahraman olurum, belki de kurşuna dizilirim diye. Darbenin ne demek olduğunu biliyorum. Başarılı olması veya olmaması bambaşka durumlardı. Başarılı olsalardı bugün başka şeyler konuşulacaktı ama Allah onlara izin vermedi. Allah bize samimiyetimizin ve ciddiyetimizin karşılığını verdi" dedi.

"ÖYLE BİR ATMOSFERDİ Kİ, AİLEM SAATLER SONRA AKLIMA GELDİ"

Her şeyi unutup sadece görevine odaklandığını aktaran Çalışkan, "Olay yerine gittikten sonra yaklaşık 5 saat boyunca ailem dahi hiçbir şey aklıma gelmedi. Daha sonra onları hatırladım. Üzerimize o sırada kuşunlar yağıyor, tankla ateş açılıyor, üzerimizden helikopterler geçiyor. Öyle bir atmosferdi ki, ailem saatler sonra aklıma geldi. Her şeyi unuttuğunuz bir vatan savunmasıydı. Büyük bir mücadeleydi. O anlarda fazla bir şey düşünemiyorsunuz. Verilen talimatlar ve görevleriniz dışında hiçbir şey düşünemiyorsunuz" diye konuştu.
"Vatandaşın sokağa çıkmasıyla bu işin devlettin ve milletin lehine sonuçlanacağını hissettim"
Darbecilerin başarısız olacağını anladığı anlardan da bahseden Çalışkan, "Cumhurbaşkanımızın konuşmasıyla darbecilerin başarısız olacağına dair umudum oluştu. Vatandaşın da sokağa çıkmasıyla bu işin devlettin ve milletin lehine sonuçlanacağını hissettim ama sabah 07:00’de darbeciler teslim olduğu ana kadar net bir sonuçta kimse bulunamazdı. Sabahki teslim olmaların ardından bilançoyu görünce bu işin bittiğini ve devletin net bir şekilde yumruğunu teröristlerin başına indirdiğini, milletin de birlik içerisinde olduğunu görünce gönlümüz rahat etti" ifadelerine yer verdi.

"ONLARCA SİVİLİN ŞEHİT OLDUĞUNU GÖRDÜM"

Vatandaşlarla birlikte darbecilere karşı koyduklarını söyleyen Çalışkan, "Gözümün önünde bir korumam şehit oldu, diğeri yaralandı. Onlarca sivilin şehit olduğunu gördüm. Bir aracın üzerine çıkmam gerekti. Çıktığım zaman açık hedef olacaktım ama bazen çaresiz kaldığınız zaman ne yapmanız gerekirse onu yaparsınız. Halkı zarar görmeden yönetebilmek için, onları bazı kötü durumlarla karşı karşıya getirmemek için bunu yapmak zorunda kaldım. Onlara bir konuşma yaptım. Asker kılıklı teröristlerin üzerine yürüdüğümüzde önümdeki insanlara bende çelik yelek bulunduğunu ve emniyet müdürü olduğumu söyledim. Arka geçmelerini ve ilk sırada benim olmam gerektiğini söyledim. Halkımızın ağzından çıkan kelimeler ise, ‘Müdürümüzü koruyun’ oldu ve önüme insanlar geçemeye başladı. O insanların bir kısmı şehit oldu. Ağır yaralananlar oldu" diye konuştu.

"O GÜN OLAĞANÜSTÜ ŞARTLARA RAĞMEN HATALI BİR İŞ YAPILMADI"

Zorlu şartlara rağmen hatalı bir durumda bulunmadıklarını ifade eden Çalışkan, şöyle dedi:
"Bize ihbarlar geldiğinde, arkadaşlarımıza ne pahasına olursa olsun ele geçirilen yerleri geri alın dediğimizde görev arkadaşlarımızdan ‘Şehit olmak için emrinizi bekliyoruz müdürüm’ diyenler oldu. Çok zor bir geceydi. Olayı anlamanız, koordinasyonu sağlamanız zaman alıyor. Karşımızdaki ölçüsüz ve kanunsuz, bizler ise kanunlarla hareket etmek zorundayız. Karşı taraf öldürmek amacıyla ateş ediyor, biz ise her şeyi kanuna göre düşünmek zorundayız. İyi ki kanunların dışına çıkmamışız. O gece yapılacak mücadele aynı zamanda belki de kurumlar arasındaki iletişimin 50 yıllık mücadelesiydi. Eğer o gün dengeli bir savunma ve mücadele yapmayıp, aynı sertlikte ve ölçüsüzlükte davransaydık, polis ile asker belki de bir daha birbirinin yüzüne bakamazdı. Biz hep bunu düşünerek hareket ettik. Bütün emirlerimde tekrar aynı kurumlar olarak ülkeye hizmet edeceğimizi ve yarın yine yüz yüze bakacağımızı unutmadan, gözaltına alınan her bir kişinin emanet olduğunu, savcı karşısına çıkana kadar da bizim misafirimiz olduğunu arkadaşlarıma ikaz ettim. Delillerin hepsini topladık ve zanlıları savcı ve hakim karşısına çıkardık. İleride keşke yapmasaydık diyeceğimiz bir tane bile hatalı işimiz çıkmadı. Bu durum polisle askerin arasındaki güvenin devam etmesini sağladı. O gün olağanüstü şartlara rağmen hatalı bir iş yapılmadı."

Kaynak: İHA