İnsan Hakları Derneği Antalya Şubesi, hapishanede yaşananlar hakkında basın açıklaması gerçekleştirdi. İnsan Hakları Derneği Antalya Şubesi’nden yaptığı açıklama şu ifadelere yer verdi:

“Hapsetme, tarihsel süreçte iktidarların toplumu kendi istedikleri şekilde yönetmek için en çok başvurdukları yöntemlerden biri olmuştur. Zaman ve coğrafya değişse bile, insanlık tarihi, kendisine karşı çıkan birey ve toplulukları kapalı mekânlarda uygulanan işkence ve diğer kötü muameleyle etkisiz ve güçsüz bırakmaya çalışan, ancak bunu başaramayan iktidarlara tanıklık etmiştir.

Türkiye’de önceden de insanlık dışı koşullara sahip olan hapishaneler, son zamanlarda inşa edildikleri bölgeler, mahpusların bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hallerini göz ardı eden mimari yapıları ve fiziksel koşulları nedeniyle “kişiliksizleştirme, güçsüzleştirme, insansızlaştırma ve yalıtma” amaçlarını hedefleyen mekânlara ve tedbirden çok cezalandırma araçlarına dönüştürülmüştür. 2000'li yıllarda açıldıklarında büyük tepkilerle karşılanan F tipi hapishaneleri bile aratan, kamuoyu tarafından kuyu tipi olarak adlandırılan S tipi, Y tipi ve yüksek güvenlikli hapishaneler ile insan hakları ihlalleri ne yazık ki doruğa çıkmıştır.

Açlık Grevleri Basın Toplantısı Metni (5)

“Yeni tip hapishaneler” olarak tanımlanan bu hapishaneler, Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevleri, Y Tipi Kapalı Cezaevleri ve S Tipi Kapalı Cezaevleri olarak bilinmektedir. Adalet Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre ülke çapında 13 tane Y tipi kapalı cezaevi, 23 tane yüksek güvenlikli cezaevi ve yedi tane S tipi kapalı cezaevi bulunmaktadır. Bu hapishaneler F tipi hapishanelerin devamı olmakla birlikte mahpuslara yönelik ağır tecrit ve izolasyon içermektedir. Bu hapishanelerdeki koşullar ise “kuyu tipi” tanımlamasını ortaya çıkarmaktadır.

“HAVALANDIRMA HAKKI 1,5 SAAT OLARAK KULLANDIRILMAKTADIR”

YGCİK ve Y Tipi Cezaevleri diğer cezaevlerinden farklı olarak 3 katlı inşa edilmiştir. 3 katında da hücreler bulunmaktadır. 2. katta bütün katların kullandığı havalandırma alanı bulunmaktadır. Kuyu Tipi olarak adlandırılan Yüksek Güvenlikli cezaevlerinin diğer tiplerden farkı burada ortaya çıkmaktadır. Hücreye ait havalandırma olmadığı için mahpuslar hücrelerinden gardiyan tarafından çıkarılarak 2. katta bulunan havalandırma alanına götürülmektedir. Mahpuslar için havalandırma hakkı 1,5 saat olarak kullandırılmaktadır. Mahpuslar günün 22,5 saatini hücrede geçirmektedir. Havalandırma hakkı ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpuslar dışındaki mahpuslar için sabah sayımında havalandırma kapısının açılması ve akşam sayımında kapatılması şeklinde uygulanır. Havalandırma hakkının günlük 1,5 saatle kısıtlanması herhangi bir kanuni düzenlemede yer almamaktadır. Mahpuslar hücre cezasında iken bile kanuni düzenlemeye göre havalandırma hakkından 1 saat süre ile yararlandırılmalıdır. Kuyu Tipi cezaevlerinde tutulan mahpuslar sürekli olarak disiplin cezası altındaymış gibi tutulmaktadır. Kuyu tipi cezaevleri bu yönüyle kanuna aykırı olarak tutsakların havalandırma, hava alma hakkını kısıtlamaktadır. Ayrıca havalandırma mekanları sağlıksız şekilde tasarlanmıştır. Görüşme yapılan Antalya YGCİK’te mahpuslar havalandırma alanını “Hitler’in Fırını” gibi diyerek tarif etmektedir. Havalandırma alanının hücreyle doğrudan bağı olmadığı için yağmurdan, güneşten korunacak herhangi bir yer bulunmamaktadır. Örneğin, mahpus havalandırma süresi içinde tuvalet ihtiyacı için hücreye geri dönmek isterse tekrar havalandırmaya çıkarılmamaktadır. Mahpusların kapatıldığı hücreyle doğrudan bağlantısı olmayan havalandırma alanı yerine hücreye ait müstakil havalandırma alanlarının bulunması bir zorunluluktur. Mahpuslar tarafından Adalet Bakanlığı’na hücrelerin önünde bulunan alanlara doğrudan geçişi sağlayabilecek kapılar açılması için talepte bulunulmuştur. Bakanlık, bu yazılı başvurulara herhangi bir yanıt vermemiştir.

Açlık Grevleri Basın Toplantısı Metni (3)

“YGCİK HÜCRE KAPILARI ELEKTRONİK OLARAK TASARLANMIŞTIR”

YGCİK pencerelerinde demir parmaklığın yanı sıra güneş ışığına izin vermeyecek şekilde sık örülmüş tel örgü bulunmaktadır. Bu örgü hava akışının da önüne geçmektedir. Antalya YGCİK’te tutulan mahpuslar bu tel örgünün hücrenin güneş görmesine izin vermediğini aktarmışlardır. Adalet Bakanlığı bu konuda mahpuslar tarafından yapılan başvurulara “pencerelerde ‘fens teli’ bulunması konusunda AİHM tarafından verilmiş olumlu veya olumsuz herhangi bir karar bulunmadığı” şeklinde cevap verilmiştir. Ayrıca, bakanlık tel örgünün firar girişimlerinin engellenmesi için bir zorunluluk olduğundan bahsetmiştir. Oysa, pencerelerin önünde bulunan alan hapishane içi bir alandır ve bu alandan dışarı çıkma imkanı yoktur.

YGCİK hücre kapıları elektronik olarak tasarlanmıştır. Bu kapıların açılması için görevli tarafından kontrol merkezinde bulunan butona basılması gerekmektedir. Bu durum mahpusların insansızlaştırılması politikasına bir örnektir. Kapıyı açan butonun çalışmaması durumunda mahpuslar tarafından aktarıldığına göre kapının fiziken açılma imkanı bulunmamaktadır. Acil durumlarda kapının elektronik aksamında yaşanabilecek bir sorun mahpusların hücrede kilitli kalmasına yol açacaktır. Görüşme yapılan Antalya YGCİK’te bulunan mahpuslar tarafından aktarıldığına göre; kapı arızalandığında kapının açılması yarım saat sürmüştür. Hücrede bulunan mahpusun kalp krizi geçirmesi gibi hızlı müdahale gerektiren bir durumda yaşanabilecek kapı arızası ölümcül sonuçlara yol açabilecektir.

MİMARİ ÖZELLİKLERİ

-Söz konusu hapishane tek kişilik ve üç kişilik hücrelerden oluşmaktadır.

-Tek kişilik hücreler 6 tane hücrenin yan yana bulunması şeklinde olup hapishanenin birinci ve ikinci katında yer almaktadır. A, B, C, D, E, F, ve G bölümlerinden oluşan hapishanede hiç bir hücrenin bağımsız bir havalandırması bulunmamaktadır. 6 hücreden oluşan bölümlerde mahpuslar aynı havalandırmayı kullanmaktadır.

-Diğer bölümlerle iletişim sınırlı olup; havalandırmaların farklı katlarda inşa edildiği, bazı havalandırmaların 2. katta bazı havalandırma bölümlerinin 1. katta olduğu tespit edilmiştir.

-Söz konusu hapishaneler F Tipi, E Tipi, S Tipi, L Tipi ve H Tipi hapishanelerden farklı olarak 3 katlı olarak inşa edilmiştir. Hapishanelerin 3. katında atölye, revir gibi bölümler bulunmaktadır.

-Söz konusu hapishanenin pencerelerinde güneş ışığının gelişini engelleyecek şekilde ızgara şeklinde birbirine sık geçirilmiş teller bulunmaktadır.

-Havalandırma bölümünde saçak bulunmamaktadır. Ayrıca söz konusu yerlere mahpusların sürekli erişiminin mümkün olmaması nedeni ile çamaşır kurutma imkanı bulunmamaktadır.

-Avukat görüş mahali dört tarafı camlarla çevrili pima penlerle çevrilmiş durumdadır. Açık görüş mahali de avukat görüş yeri gibi dizayn edilmiş ve açık görüş esnasında mahpusların diğer mahpuslarla birlikte görüşe çıkma imkanı ellerinden alınmıştır.

Açlık Grevleri Basın Toplantısı Metni (1)

Bu tip hapishaneler yalnızca mahpusların ruhsal, bedensel, sosyal sağlıklarını bozmakla kalmayıp, siyasal erkin tüm toplumsal dinamikleri kontrol, yönetme ve bir cezalandırma biçimi olarak kullanılmaktadır. Öte yandan mahpusların iyilik halini ortadan kaldıran bu hapishaneler, ısrarlı itirazlara karşın ellerinde bedenleri dışında seslerini duyurabilecekleri bir araç kalmadığı düşüncesiyle açlık grevlerine kapı aralaması ve toplumu yaşam hakkı ihlaline varan ihlaller karşı karşıya bırakması sonucunu da doğurmaktadır.

“SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİN 317. GÜNÜNDEDİR”

Antalya YGCİK’da bulunan sekiz mahpusun da kuyu tipi olmayan hapishanelere sevk edilmesi ve kuyu tipi hapishanelerin kapatılması talebi ile süresiz açlık grevinde olan Serkan Onur Yılmaz bugün itibari ile süresiz açlık grevinin 317. günündedir. Kendisi ile görüşen avukatlarının ilettiği bilgilere göre Serkan Onur Yılmaz hayati olarak kritik eşiği geçmiş bulunmaktadır. Serkan Onur Yılmaz yürüyemediği için görüş yerine tekerlekli sandalye ile getirilmekte, eklem bölgelerinde morarmalar bulunmakta ve yutkunmada zorluk yaşamaktadır. Serkan Onur Yılmaz için her geçen gün hayati bir risk taşımaktadır, taleplerinin bir an önce kabul edilmesi gerekmektedir.

Aynı taleplerle süresiz açlık grevinde olan Ayberk Demirdöğen süresiz açlık grevinin 196. Fikret Akar 178. Ümit Çobanoğlu 116. Berkin Berberoğlu 104. Fırat Kaya 58. Gürkan Türkoğlu 56. Tahsin Sağaltıcı 56. ve Hüseyin Özen 37. günüde olup, sağlık durumları her geçen gün kötüye gitmektedir.

Kuyu tipi hapishanelerden sevk talebiyle açlık grevini sürdüren mahpusların talepleri karşılanmalı; havalandırma alanına sahip olmayan hücrelerden oluşan, kapatma ve hücre cezası olarak çifte cezalandırma amacı ile ceza hukukunun temel ilkelerine, hukuka ve var olan kanunlara aykırı bir şekilde inşa edilen kuyu tipi hapishaneler kapatılmalıdır. Bu hapishanelerin yapımına son verilmelidir.

“AĞIR TECRİT VE İZOLASYON SİSTEMİ KABUL EDİLEMEZ”

Sonuç olarak hücre tipi olarak cezaevleri insanların ruh ve bedensel bütünlüklerine zarar vereceği, sosyal olan insan yaşamını olumsuz yönde etkileyeceği, özgürlüğünden mahrum kalma cezasının dışında da bir cezalandırma yöntemi olması nedeniyle hukuksal anlamda da çelişki yaratacağından dolayı bu ağır tecrit ve izolasyon sistemi kabul edilemez.

Hapis cezasının özü, kişiyi hürriyetinden mahrum bırakmaktadır ancak başvurucuların aktarımları ve derneğimizin tespitleri doğrultusunda diyebiliriz ki Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanelerde uygulanan tecrit uygulamaları, mahpusları fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak yıpratmakta, telafisi zor mağduriyetler yaratmaktadır. Tecrit uygulamasını hapis cezasının amacıyla bağdaştırmak mümkün değildir. Mahpusların maruz kaldığı tecrit uygulamalarını hukuken hapis cezası kavramıyla açıklamak mümkün değildir. Söz konusu uygulamalar Anayasanın 17/1. Maddesi güvenceye alınmış kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile bağdaştırılmaz. Mevcut uygulamalar ancak kötü muamele ve zamana yayılmış işkence kavramlarıyla açıklanabilir uygulamalardır.

Yüksek Güvenlikli, S Tipleri ve F Tipi Hapishaneler kapatılmalı, mahpusların, insan onuruna uygun bir yaşam sürmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca mahpusların yaşam hakkı, sağlık hakkı korunmalıdır.”

Kaynak: İNSAN HAKLARI DERNEĞİ ANTALYA ŞUBESİ / bülten