Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Antalya Şube Başkanı Ali Top, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve gıda güvenliği için büyük önem taşıyan bitki koruma ürünlerinin, orman ve kimya mühendisleri ile eczacılar tarafından satılmasının hem risk hem de ziraat mühendisleri için haksızlık olduğunu söyledi.
BİTKİ VE İNSAN SAĞLIĞI İÇİN BÜYÜK RİSK
ZMO Antalya Şubesi’nde yönetimi ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyen Ali Top, konu ile ilgili uygulamanın değişmesi gerektiğini belirterek, “Orman mühendisleri, eczacı ve kimyagerlerin tanımlarında bitki koruma ürünleri konusunda bilimsel yeterlilikleri yok. Bu uygulama bitki ve insan sağlığı için çok riskli. Gıdada pestisit, akut ve kronik zehirlenmelere, hormon ve sinir sistemi bozukluklarına neden olabiliyor. Bu ürünler ziraat mühendislerinin gözetiminde kullanılması çok önemli” dedi.
HUKUKİ SÜREC BAŞLATILDI
Mevcut uygulamanın, ziraat mühendislerinin anayasal meslek haklarının zedelenmesine neden olduğunu belirten ZMO Antalya Şube Başkanı Ali Top, şunları söyledi: “Diğer meslek gruplarının sınava alınması, mesleki çatışma ve yanlış uygulamalara neden oluyor. Söz konusu yetkinin, 4 yıl boyunca eğitim alarak ziraat mühendisi olan kişilere verilmesi en doğru yöntemdir. Tarımsal ilaçların yanlış kullanımı; bitki sağlığı, tüketici sağlığı ve çevre kirliliğine neden oluyor. Bitki koruma ürünlerinin bayilik hakları ziraat mühendislerinin ve bu konuda başlattığımız hukuki süreç devam ediyor”.
E REÇETE UYGULAMASINA HAZIR DEĞİLİZ
Bir soru üzerine bitkisel ilaçlarda E reçete uygulamasının pilot il olarak seçilen Mersin’de başlatıldığını belirten Ali Top, uygulamanın altyapısının tam olarak hazırlanmadığını belirterek, “Ülkemizde hala miras hukuku nedeni ile aşılamayan sorunlar var. ÇKS’ye kayıtlı çiftçilerin oranı yüzde 60’ı bulmuyor. Bu sorunlar aşılmadan e reçete uygulaması doğru değil. Çiftçi yaşının ortalama 59-60 olduğunu düşünürsek, birçok üretici mobil hat bile kullanamıyor. Bunun için ciddi problem yaşanacağını öngördük ve bakanlığa ilgili tavsiyelerimiz oldu” şeklinde konuştu.
KİRALAMAYI DEĞİL, NEDEN EKİLMEDİĞİNİ ARAŞTIRALIM
İki yıl üst üste kullanılmayan tarım arazilerinin kiralanması konusunda önemli tespitlerde bulunan Ali Top, “Tarlasını ekmeyen çiftçiye neden ekmediğini sormuyoruz. Ancak ekmediği alanı kiraya veriyoruz. Öncelikle alanların boş kalmasının sebebi iyi araştırılmalı. Maliyetler yüksek olduğu için birçok alan ekilemiyor. Örneğin, mısırda her hasattan hemen önce sıfır gümrük vergisi ile ithalat yapılıyor ve üreticinin ürünü değerinin altında satılıyor. İthalat ile kendi üreticimizin önüne engel çıkararak tarlaların boş kalmasına neden oluyoruz. Mülk sahibi o alana kendisi ekim yapabilmeli. Para kazanmadığı için arazisi boş kalan çiftçiye, yer kirası anlamında bir maliyet daha yükleniyor. Uygulanabilirliği çok olmayan bir sistem” ifadelerini kullandı.
YURTDIŞINDAN DÖNEN ÜRÜN YERLİ ÜRETİCİYE Mİ YEDİRİLİYOR?
Yurtdışına ihraç edilen ve kalıntı nedeni ile geri dönen ürünlerin iç piyasada tüketildiği iddialarının hatırlatılması üzerine Top, “Yurtdışından kalıntı nedeni ile geri dönen ürünlerin bir kısmı hemen orada imha ediliyor. Ancak son yıllarda kalıntı konusunda Avrupa ile aynı değerleri uyguluyoruz. Bir ülkede MRL değeri yüksek çıkan bir ürün, etraftaki ülkelere uygunsa oraya yönlendirilebiliyor. MRL değeri Türkiye’ye uygunsa geri gelebiliyordu. Avrupa ülkelerinde müsaade edilen oran ile Türkiye’deki oran aynı değildi. Ancak uyum yasası ile değerler aynı oldu. Şu anda Avrupa’da kalıntılı çıkan ürünün Türkiye’de tüketilmesi söz konusu değil. Zaten Avrupa’ya giden ürünün geri gelmesi pek mümkün değil. Çünkü nakliye gideri üründen daha pahalı olabiliyor. Lojistik açıdan, yurtdışına ürün götüren nakliyeciler, dönüşte başka ürün getiriyor. Yani aynı araçla geri gelme şansı zaten yok” şeklinde konuştu.
ÇAY ÖRNEĞİNİ DİĞER ÜRÜNLERDE DE UYGULAMALIYIZ
1930’lu yıllarda Türkiye’nin dış ticaret açığının arttığını ve yapılan araştırmalarda en çok ithal edilen ürünün kahve olduğun tespit edildiğini hatırlatan ZMO Antalya Şubesi Başkanı Ali Top, sözlerini şöyle tamamladı: “O dönemin yönetimi kahveye alternatif olarak çay üretimini teşvik etti. 3-5 yıl içinde çay üretimi öyle arttı ki; ülke olarak kahve tüketimini terkedip dış ticaret açığında önemli bir kalemi kapattık ve aynı zamanda ihracat yaparak ülke ekonomisine ciddi katkı sağladık. Şimdi de ithal edilen ürünlere alternatif üretimler yapmalıyız. Ancak şu anda, et ve tarım ürünleri ithal ederek üreticiyi öldürüyoruz. Çayı örnek alıp üreticimizi kalkındırıp ülke ekonomisine katkı sağlamalıyız”.