Antalya Ticaret Borsası (ATB) Aralık Ayı Meclis Toplantısı, meclis başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında Borsa meclis salonunda yapıldı. Meclis toplantısında bir konuşma yapan ATB Başkanvekili Halil Bülbül, 2026 yılı bütçesinde, tarıma ayrılan kaynağın yüzde 25,8 artışla 880 milyar liraya çıktığını belirtti. Bu tutarın içinde; tarımsal destek programları için yüzde 24,4 artışla 168 milyar lira ayrıldığını belirten Bülbül, “Ancak gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1’i olması gerekirken yüzde 0,9 seviyesinde kalmaktadır. Yani tarımsal desteklerin bütçe içindeki payı yasal hedefle uyumlu değildir. Gerek bütçe görüşmelerinde gerek yıl içi ek bütçe ve ödenek aktarımlarıyla tarımsal desteklerin millî gelirin artırılmasının olumlu olacağı kanaatindeyiz” dedi.

ANTALYA ÜLKE EKONOMİSİNİN GERİSİNDE
Antalya’nın ekonomik performansının ülke ortalamasının altında seyretmeye devam ettiğini belirten Halil Bülbül, “Turizm hareketliliği, ziyaretçi sayıları bakımından yüksek seyretmiş ve sezon nispi olarak uzamış olsa da bunun kentimize gelir ve katma değer yaratma verimliliği, maalesef düşük seyretmiştir. Sezon boyunca bu konularda yakınmalara maruz kaldık. Ticari hayatın bir öncü göstergesi olarak çekle işlem hacminde de ülkemiz ortalamasının altında bir seyir yaşanmıştır. 2025 yılının ilk 10 ayında, geçen seneye göre, ülkemizdeki yüzde 25’lik çekle işlem hacmi artışına karşılık kentimizde ancak yüzde 5’lik bir artış yaşanabilmiştir. Yıllık enflasyon verisiyle birlikte değerlendirdiğimizde görüyoruz ki aslında reel olarak bir işlem hacmi düşüşü söz konusudur. Yani ticaret hacmimiz reel olarak 2024 yılına göre düşük durumdadır ve reel bir büyüme söz konusu değildir” ifadelerini kullandı.

ANTALYA DAHA ÇOK KREDİ KULLANIYOR
Antalya’da kredi kullanımının ülke ortalamasının üzerinde seyrettiğini belirten Halil bülbül, şunları söyledi: “Bunun iki önemli sebebi bulunmaktadır. İlki düşük ekonomik hareketliliğe rağmen ciddi boyutta bir finansman ihtiyacımız bulunmaktadır. İkincisi ise temel karakteristik olarak ülkemiz ortalamasının üzerinde bir borcuna sadakat özelliğimiz bulunmaktadır. Nitekim protestolu senet tutarında ülkemizdeki yıllık yüzde 95 artışa karşılık kentimizde yüzde 63’lük artış olmuştur. Yine karşılıksız çek tutarında da benzer bir eğilimle ülkemizdeki yüzde 45’lik artışa karşılık kentimizde yüzde 1’lik bir azalma söz konusudur. Yani kentimiz iş dünyası canla başla borcunu ödemeye çalışmıştır”.
TARIMSAL GİRDİMALİYETLERİ SÜRÜYOR
Tarımsal girdi maliyetlerindeki artış ne yazık ki devam etmektedir. Eylül ayındaki yıllık değişimlere baktığımızda; tohumda %33,33, enerjide %24,06, gübrede %51,78, tarım ilacında %17,40, veteriner hizmetlerinde %56,97, yemde %38,34 ve diğer kalemlerde %39,15 oranında artış gerçekleşmiştir. Eylül ayları itibarıyla bu seviyeler hem aylıkta hem yıllıkta 2022’den sonraki en yüksek oranlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ
“Tarım sektörü bir yandan maliyet baskısı ve finansmana erişimde zorluk yaşarken, diğer yandan iklim değişikliği ve doğal afetlere karşı kırılganlık, üreticimizi ve bizleri zorlamaktadır” diyen Bülbül, “Bu koşullar altında tarımın millî gelir içindeki payının gerilediğini görüyoruz: Bu gerileme, tarım ve gıda fiyatlarındaki yükselişi tetikleyen temel unsurlardan biridir. Tarım stratejik bir sektördür ve ülkemizin gıda güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle tarımsal üretimi koruyan, girdi maliyetlerini hafifleten ve sektörü yeniden büyüme patikasına taşıyacak politikalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız” dedi.

ANALİZ ÜCRETLERİ EN CİDDİ GİDER KALEMİ OLDU
Kasım ayı meslek komiteleri toplantılarında sektörleri değerlendirdiklerini belirten Bülbül, tespitleri şöyle sıraladı: “Ukrayna’nın Türkiye menşeli taze domates ve salatalığa uyguladığı anti-damping vergilerinin fiilen maliyetleri artırarak rekabet gücümüzü zayıflattığını; mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıkların ürün arzını artırırken kaliteyi düşürdüğünü ve örtüaltı alanlarındaki artışın birim fiyatları aşağı çektiğini ifade etmişlerdir. Yaş sebze-meyve ihracatında analiz ücretlerinin, özellikle çok sayıda müstahsilden alım yapılan tırlarda kilogram başına ortalama 1 TL ilave maliyet oluşturduğunu, analiz ücretlerinin en ciddi gider kalemlerinden biri haline geldiğini, bu nedenle analiz ücretlerinin mutlaka yeniden ele alınması gerektiği vurgulamışlardır”.
SONDAJ KUYULARININ ETKİSİ
ATB Başkanvekili Halil bülbül, konuşmasını şöyle tamamladı: “Korkuteli ve Elmalı başta olmak üzere suya erişimde yaşanan sıkıntılar ve artan sondaj kuyularının etkileri, zeytin rekoltesindeki düşüş ve şap hastalığının olumsuz etkileri değerlendirilmiştir. Süt fiyatlarının yem maliyetlerindeki artışın gerisinde kalmasının, et–süt dengesi üzerindeki baskıyı artırdı. Kesme çiçekte ise küresel ekonomik daralmanın talebi olumsuz etkilediği ifade edildi”.





