İltem Sahaf, ilk olarak 1986 yılında İzmit’te İlhami Dilek ve eşi Meltem Dilek tarafından kuruldu. Antalya’ya tatile gelen çift kenti çok beğenmesinden sonra Antalya’ya yerleşip sahafı burada açmaya karar verdiler. İltem Sahaf, 1993 yılından itibaren Antalya’da varlığını sürdürmeye devam ediyor. Gelişen teknolojiye yenilmeyen ve istemeseler de mecburen teknolojinin bir parçası olan İltem Sahaf, içerisinde barındırdığı 1 milyonun üzerinde kitapları kitapseverler ile buluşturuyor. İltem Sahaf’ın kurucularından Meltem Dilek, Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok yerine internet üzerinden satış yaptıklarını, insanların okumasalar bile çocuklarını sahaflarına getirip gezdirmelerini söyledi.
“ÖĞRENCİYKEN BİLE BERABER KİTAP TOPLARDIK”
Türkiye’nin en büyük sahafı olan İltem Sahaf’ın kurucularından biri olan Meltem Dilek, herkesin sahaf olmaması gerektiğini belirttiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Şimdi İltem Saaf ilk olarak İzmit'te 1986 yılında açıldı. Küçük bir dükkân olarak açtık. Tabi kitap sevgisinin yüzünden sığmadı o küçük dükkânlar bize. Daha sonra Antalya'ya tatile gelmiştik. Antalya'yı ben çok beğendim, aşık oldum. Dedim dükkânı buraya taşıyalım. 1993 yılında İltem Sahaf’ı Antalya’ya taşıdık. Ben emekli İngilizce öğretmeniyim. Ben yıldır burada aktif olarak çalışıyorum. Eşim İlhami Dilek ile beraber kurduk. İlhami Bey, Dil Tarihi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi mezunudur. Öğrenciyken bile beraber kitap toplardık. Kitaplarımız tabi odalara doldu, sığmamaya başladı. Eşim o dönem atanamadı ve işsiz kalmıştı. Tabi kitap aşkı da var ben sahaf olmak istiyorum dedi. Küçük bir dükkânda başladık. Tabii kitaptan anlamak çok önemli, herkes sahaf olamaz.
Brezilya'nın Belediye Başkanı buraya kitap almaya geldi. Bir üniversitede hocalık yapıyormuş. Ona kitaplar verdik. Tabii ben İngilizce öğretmeni olduğum için iletişimde kurabildim. Ben gurur duydum. Antalya'daki bir sahafın dünyaya açılması çok güzel bir şey.
İNSAN SİRKÜLASYONU VE SATIŞLARIN DURUMU
Yaz sezonuna girdiğimiz için çok böyle durağan dönemi geçirdi. Pek gelen yok açıkçası. Kış dönemi okullardan açılması, okulların öğrencileri yönlendirmesiyle daha yoğun oluyoruz. Şu an durağan döneme girdik. Yazın genelde hep böyle geçiyor.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZDE SATIŞLARINIZDAKİ DEĞİŞİKLİK DURUMU
Geçmişte kitap okuyan daha fazlaydı. Araştıran insanlar daha fazlaydı. O kadar çok çeşitli insanlar gelirdi ki şimdi çok az insan geliyor. Kitap okuma azaldı. Kitap fiyatları da bir hayli çoğaldı ama bizde kitaplar çok uygun. Herkese hitap edebilecek kitaplar var. Bütçeyi çok sarsmayacak kitaplar var. Ama ben de şaşırıyorum. Yani bir öğretmen olarak da şaşırıyorum. Gençlerimiz okunmuyor. Hep aynı kişiler geliyor kitap alıyor.
GEÇMİŞİ GÜNÜMÜZ TEKNOLOJİSİNE ENTEGRE ETMEK
Mecburen bizde teknolojiye dahil olduk. Nadir Kitap sitesi var biz de üye olduk. Oradan kitaplarımızı bütün Türkiye veya bütün dünyaya açıldık. Abartı olmuyor gerçekten de başka ülkelerden de kitaplarımıza alan oluyor. Mecburen ayak uydurmak zorunda kaldık ama eğer o olmasaydı gerçekten sahafların durumu çok zor. Teknolojiyi kullandığımız için bugün ayakta durabiliyoruz.”
“İLK ELDEN ÇIKARDIKLARI KİTAPLAR OLUYOR”
İltem Sahaf’ın kurucularından Meltem Dilek sahafa kitap vermek için gelen kişilerin genelde taşınan insanlar olduklarını ve ilk elden çıkardıkları şeylerin kitaplar olduğunu belirttiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“İnsanlar Çok üzüleceği bir şey söyleyeyim. Taşındıkları zaman ilk elden çıkarttıkları kitaplar oluyor. Taşınıyoruz ve kitaplarımızı vermek istiyoruz diyorlar. O kadar üzülüyorum ki. En azından şundan mutluluk duyuyorum. Çöpe atmıyorlar. Önceden çöpe atıyorlarmış. Ben olsam, şahsım adına konuşuyorum önce kitaplarımı taşırdım. Ama kitapları elden çıkartmak gerçekten de bir dönemi kapatmak gibi geliyor. Biz de o dönemi ayakta tutmaya çalışıyoruz.
“İNSANLARI MUTLU ETMEK DE ÇOK ÖNEMLİ”
Gelen gençler kitap okumak istiyorlar ama nereden başlayacaklarını bilemiyorlar. Ben ve buradaki arkadaşlar ne tarz kitap okuduğunu çözüyoruz. Nelere ilgi duyuyor, nereden başlamak istiyor bunu öğreniyoruz. Felsefe kitap okumak istiyorum diyor. Ama felsefenin bir başlangıcı var. Biliyorsunuz sosyolojik olarak, felsefe olarak daha ağır kitaplar var, psikolojik kitapları öyle. Biz ona en alttan başlatıyoruz. Bunları oku, sonra yine gel diyoruz. Geri dönüşümler çok güzel oluyor. İnsanları mutlu etmek de çok önemli. İnsanlar kitap okudukça ben de mutlu oluyorum.
“KİTAP OKUYAN İNSANIN BEYNİ AÇIK OLUR”
Elinde telefon olan bir ebeveyn sürekli telefona bakıyorsa eline hiç kitap almıyorsa, televizyonla haşır neşir oluyorsa, o çocuk gördüğünü uygular. Ama kitap okursa, çocuk elinde kitap görürse “Bu ne anlatıyor anne?” diye sorar. Yani kitabın ne olduğunu görür. Ben de okumak araştırmak istiyorum der. Türkiye'nin en büyük sahafı burası. Okumasalar bile çocuklarını burada gezdirmelerini çok istiyorum. Yani araştırmalarını istiyorum. Yeter ki kitap okusunlar. Kitap okuyan insanın beyni açık olur. Bizim eğitim sistemimiz biliyorsunuz sınava odaklı gidiyor. Sınava odaklı kendilerini sınırlamasınlar. Kitap okudukça okuduklarını da anlamaları daha kolay olur. Daha çabuk anlarlar. Ufukları daha açık olur. Okuduklarını daha iyi analiz edebilirler. Gelen ebeveynlere şunu söylüyorum, kitap okudukça çocuklarımız geleceklerimizde gördükleri şeyi yaparlar. Örnek olsunlar.”