Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği (TAGYAD) Başkanı İsmail Uğural, tarıma bakış açısını ve diğer konuları değerlendirdi. Uğural, şu sözlere yere verdi;
“Maalesef çok etkiliyor. Az önce aşırı parçalanmış arazi yapısından bahsettik. Dolayısıyla zaten çok küçük parçalarda üretim yapmaya çalışan çiftçi ile çok küçük ölçekli hayvansal üretim yapmaya çalışan çiftçimiz aynı durumda. Artan maliyetlerin döviz hareketlerinden etkilendiğini biliyoruz. Yani gübre, mazot, diğer tanımsal girdilerin fiyatlarının anormal artışlarında dövizin payı büyük. Türkiye'de üretim artarak devam ediyor ama bunun çiftçi refahına yapması gereken katkıyı konuşmamız gerekiyor. Üretim artsın ama bir de çiftçinin sürdürülebilir gelir düzeyi artsın. Bunu sağlamak çok zor ve şu anda böyle bir tablo ne yazık ki yok.
ÇİFTÇİ ÖNÜNÜ GÖREBİLİYOR MU?
Yabancı gazeteci dostlarımızla yıllardır Antalya’ya geliyoruz. Birçok toplantıda birlikte bulunuyoruz. Dolayısıyla bu konuda geniş bir deneyim sahibiyiz. Yabancı tarım gazetecilerinin öncelikle söyleyeyim Türk ve Antalya tarımına bakışları çok olumlu. Çünkü buradaki üretim çeşitliliğini dünyanın birçok bölgesinde göremiyorlar. Anadolu coğrafyası muhteşem bir bitki örtüsü, üretim çeşitliliği, ürün çeşitliliği ve floraya sahip. Öyle olunca Antalya'da bu büyük coğrafyanın bir parçası olarak yabancıları son derece etkiliyor ve cazip geliyor. Ve bunun hayranlığı içindeler. Yabancı gazetecilerin dikkatini çeken başka bir olgu, üretim çok iyi ama çiftçi acaba bu üretim artışından ne ölçüde yararlanabiliyor? Çiftçi önünü görebiliyor mu? Gelen yabancı tarım gazetecileri çok bilgili insanlar bu alanda. Dolayısıyla küçük çiftçinin yaptığı üretimin o üretim üzerindeki son yıllarda artan maliyet baskısı dövizin baskılanması gibi konuların çiftçinin öngörülebilir bir gelecek açısından büyük risk oluşturduğunu biz anlatmasak bile onlar görebiliyor zaten. Ve sordukları sorular da bu çerçevede oluyor. Tarımsal hasıla ile tarım, gıda ve orman ürünleri ihracatımızın performansları arasında uyumsuzluk var.
9’UNCU SIRADAYIZ
Tarımsal hasılada Yünyada 9’uncu sıradayız. Ama bu ürünlerin ihracatı konusunda dünyada 23’üncü sıradayız. 27,5 milyar dolar ihracatımız var. Shracatta zorlanmamızın nedenleri; maliyet baskısı ve pestisit olayları. Zirai ilaç kalıntısı olayı abartıldığı kadar değil. Medya bu konuda daha sorumlu olmalı. Tarım gazeteciliği demek önce bilgiye dayalı fikir demek. Bilgi olsun ki fikir ona göre oluşsun. İzmir’den giden 6 bin kuru meyve partisinden 48’inde pestisit tespiti yapıldı. Yani yüzde 1’I bile değil. Ancak medyada ve özellikle sosyal medyada tüm ürünlerde sorun varmış gibi aktarıldı. Biz Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği olarak bu alanda çok çaba harcıyoruz. Biraz mesafe aldık belki ama alınacak çok yol var.
SORUNLAR DAĞ GİBİ BÜYÜDÜ
Tarım gazetecileri; tarım, gıda ve orman ürünleri sektörü hakkında önce bilgi sahibi olmalı. Rakamlara ve istatistiki verilere hakim olacağız. İhracat ve üretim rakamlarına hakim olacağız ki analiz yapabilelim. Elbette her şey toz pembe değil. Sorunlarımız yok mu? Dağ gibi sorunlarımız var. Çok ciddi yapısal sorunlarımız var. Bunun yanısıra çok ciddi konjonktürel yani içinde bulunduğumuz durumdan kaynaklanan sorunlar var. Bunları görmemek mümkün değil. Ama önemli olan büyük resme bakarak, içinden bir parçaya değil, büyük resme bakarak büyük resmi olduğu gibi değerlendirmek gerekiyor. Tarım gazetecisi de bunu yapmalı.”