“Temiz Su ve Sanitasyon”, “Sorumlu Üretim ve Tüketim”, “İklim Eylemi”, “Sudaki Yaşam”, “Karasal Yaşam” başta olmak üzere BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının önemli bir bölümü çevre kapsamında ve bağlantılı kavramlar ile yakın ilişki içindedir. Dünyada sürdürülebilir yaşamı büyük ölçüde etkileyen ve insan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan sorunlar, diğer alanları olumsuz ve açık biçimde tehdit etmektedir.

Biyocesitlilik Nedir

DÜNYA ASLA ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Günümüzde “iklim krizi” niteliğini almaya başlamış “iklim değişikliği”, dünyadaki canlıların yaşamlarını oldukça etkilemektedir. Diğer çevre sorunları ile neden-sonuç bağlamında etkileşim halinde bulunan iklim değişikliği, varlığını çok farklı ve derin şekilde hissettirmektedir. Dünyadaki sıcaklık artışı sorunu, kritik eşiğe yaklaşmış durumdadır. Bilim insanları, olası bir 1,5 derecelik sıcaklık artışı sonucunda dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını ifade etmektedirler.

Panda Brad Josephs

Son yıllarda, insan faaliyetlerine dayalı nedenlerle biyoçeşitliliğin önemli ölçüde azalması, doğanın olağanüstü dengesini bozmaya başlamıştır. Doğada yer alan her türlü canlının diğer canlılarla bağlantılı ve bağlı yaşam koşulları nedeniyle biyoçeşitlilikte ortaya çıkan azalma, kalıcı sorunlar oluşturmaya devam etmektedir. Sulak alanlar ve ormanların tahrip edilmesi ve miktarlarının azalması, canlı türlerini zorda bırakmakta ve bazı canlı türlerinin nesli tükenmektedir. Biyoçeşitliliğin azalmasında bir diğer etken de tarımda yaygınlaşan monokültür üretim şekli ile yine tarımda kullanılan ilaç ve tarım kimyasallarının artışıdır.

ÜLKE SU FAKİRİ OLACAK

Su, bütün canlılar için yaşam kaynağıdır. Gerek kullanım miktarının artması ve gerekse diğer çevre sorunlarına bağlı olarak Türkiye, su stresi çeken ülke konumundadır. Bu tempoda gidecek tüketim alışkanlıkları yakın zamanda ülkemizi su fakiri kategorisine indirecektir. İklim değişikliğinin önemli sonuçlarından olan kuraklık her türlü canlı için tehdit oluşturmaktadır. Ülkemizde yağış rejiminin bir hayli değişmiş olması, kuraklık ve susuzluğunun başlıca nedenleri arasındadır.

Pek çok canlı türü için başka bir yaşam kaynağı olan toprak, çevre sorunlarında önemli bir alanı oluşturmaktadır. Özellikle tarım topraklarının hem vasfını hem de ekilebilir alanların miktarını kaybetmeye başlaması, üretim için sorunların kaynağını oluşturmaktadır. Bir yandanartan dünya nüfusunun beslenme ihtiyacının devamlı yükselmesi diğer yandan ekilebilir alanların küçülmesi, birincil üretimi sağlayan tarımı ve dolayısıyla gıda güvencesini etkilemektedir.

CANLILARIN YAŞAMLARI TEHLİKEDE

Çevreye ilişkin bir diğer sorun alanı ise kirliliktir. İnsanların artan yaşam ve üretim faaliyetleri sonucunda hava kirliliği, su kirliliği ve toprak kirliliği her geçen gün bütün olumsuzluklarıyla kendini göstermektedir. Çevre kirliliği bütün canlıların yaşamlarını tehlikeye sokmakta ve de artmaya devam etmektedir.

İnsanlık, doğayı umursamaz bir biçimde tahrip ederken aslında kendi kaybının ne çapta olduğunu görmemekte veya görmezlikten gelmektedir. Oysa ki doğa muhteşem bir denge ve döngü içindedir. Bugün, insan faaliyetlerinin yarattığı çevre sorunlarının onarılması zorlaşan ve maliyetleri çok büyük olan sonuçları artık iyice gün yüzüne çıkmıştır.

Tarım ve Gıda Etiği Derneği olarak doğanın ve onun bileşenleri olan bütün canlıların esenliği için etik değerlerin yeniden hatırlanması ve doğayla uyumlu bir yaşamın sağlanması gerektiğini bir kez daha vurgulamak isteriz.

Kaynak: TARIM VE GIDA ETİĞİ DERNEĞİ (TARGET) / BÜLTEN