Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Korkuteli İlçe Başkanlığı, Korkuteli Organize Sanayi Bölgesi (OSB) için planlanan su temin projesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Projenin bölgedeki tarım ve ekolojiye zarar vereceğini aktaran MHP Korkuteli İlçe Başkanlığı, proje kapsamında alternatif çözüm önerileri sundu. Projenin bölgedeki içme ve tarım suyu kaynakları üzerinde olumsuz etkiler oluşturacağının altını çizen MHP Korkuteli İlçe Başkanlığı, yapılan fizibilite çalışmalarında son yıllarda bölgedeki yer altı sularının 17-22 metre arasında azaldığını ve proje kapsamında bölgeden su çekilmesi halinde ekolojik ve tarımsal dengenin zayıflama potansiyeline vurgu yaptı.
Başkanlık, proje kapsamında çözüm önerisi olarak Karacaören Barajı’ndan temin edilecek suyun kullanılmasını önerdi.
“PROJE BÖLGEDE OLUMSUZ ETKİLER TAŞIYOR”
MHP Korkuteli İlçe Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Milliyetçi Hareket Partisi Korkuteli İlçe Başkanlığı olarak yapmış olduğumuz fizibilite ve çözüm projeleri kamuoyu ile paylaşıyoruz. Yapılan çalışmalar sonucunda, Korkuteli Organize Sanayi Bölgesi (OSB) için planlanan su temin projesinin, bölgedeki stratejik içme ve tarım suyu kaynakları üzerinde olumsuz etkiler taşıdığını vurguluyoruz.
“BÖLGEDE YER ALTI SU SEVİYESİ 17-22 METRE AZALDI”
Hazırladığımız rapora göre, OSB’nin su ihtiyacının Taşkesiği–Yeleme hattından karşılanması durumunda, Korkuteli’nin ekolojik dengesi, yeraltı su seviyeleri ve tarımsal üretimi açısından ciddi riskler ortaya çıkacaktır. Bölge, Batı Toroslar’ın kuzey eteklerinde yer almakta olup kapalı havza özelliği taşımaktadır. 2021 Devlet Su İşleri (DSİ) raporuna göre, Korkuteli havzasında yeraltı su seviyesinin son yıllarda 17–22 metre arasında azaldığı, bu nedenle yeni su çekimlerinin ekolojik ve tarımsal dengeyi daha da zayıflatma potansiyeli taşıdığı ifade edilmektedir.
“TARIMSAL ÜRETİM POTANSİYELİNİ DOĞRUDAN RİSKE ATABİLECEĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR”
Bölgede yılda ortalama 50 bin ton armut, 6 bin ton şeftali ve 5 bin ton elma üretimi yapılmakta; toplam yıllık tarım geliri 2,5 milyar TL seviyesine ulaşmaktadır. Bu veriler, OSB’nin planlanan su çekiminin tarımsal üretim potansiyelini doğrudan riske atabileceğini göstermektedir. Ayrıca, Türkiye’nin 2023–2050 Tarım Stratejisi belgesinde yer alan “tarımsal havzaların sanayi baskısından korunması” ilkesinin bu durumda göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
ALTERNATİF ÇÖZÜM: KARACAÖREN BARAJ
Hazırladığımız fizibilite çalışmasında, OSB’nin su ihtiyacının Karacaören Barajı’ndan karşılanmasının en uygun ve sürdürülebilir çözüm olarak öne çıktığı görülmektedir. Burdur ili sınırlarında, Aksu Çayı üzerinde bulunan barajın 1,2 milyar metreküp su kapasitesine sahip olduğu, hem enerji üretimi hem de sulama açısından yüksek verimlilik sunduğu belirtilmektedir. Yaklaşık 62 kilometre mesafedeki Karacaören Barajı’ndan sağlanacak suyun, hem OSB’nin ihtiyacını karşılayabileceği hem de Taşkesiği–Yeleme hattındaki içme ve tarım suyu rezervlerini koruyabileceği ifade edilmektedir.
Karacaören Barajı’ndan temin edilecek suyun bir kısmının Korkuteli Barajı’na aktarılması halinde, bu suyun tarımsal sulama faaliyetlerinde de kullanılabileceği öngörülmektedir. Bu çözümün, hem sanayicinin üretim ihtiyacını karşılayacağı hem de çiftçinin üretim kapasitesini koruyacağı vurgulanmaktadır.
“AMACIMIZ HEM ÜRETİMİ HEM DOĞAYI KORUMAK”
Değerlendirmelerimizde, Korkuteli’nin hem sanayi gelişimini hem de tarımsal üretim gücünü koruyacak denge politikalarının öneminden bahsedilmektedir. Taşkesiği–Yeleme hattı, ilçenin geleceği açısından stratejik öneme sahip bir su kaynağı olarak görülmektedir. Bu kaynağın korunmasının, hem çiftçinin hem sanayicinin ortak yararına olacağı ifade edilmektedir.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜM MODELİ ÖNERİYORUZ”
Karacaören Barajı’ndan Korkuteli OSB’ye kurulacak isale hattının hayata geçirilmesi durumunda, temin edilecek suyun fazla kısmının Korkuteli Barajı’na aktarılmasını öneriyoruz. Bu sayede, elde edilen suyun bir bölümü tarımsal sulama faaliyetlerinde kullanılmak üzere çiftçilerin hizmetine sunulabilecektir. Hazırladığımız bu rapor, hem sanayicinin üretim ihtiyacını karşılayacak sürdürülebilir bir su altyapısını hem de çiftçinin tarımsal üretim gücünü destekleyecek kalıcı bir çözüm modelini ortaya koymaktadır.”





