Yasaklı madde ile mücadelede toplumun bütün kesimlerinin iş birliği yapması gerektiğinin altını çizen ULUMED Yüksek İştişare Kurulu Başkanı Mehmet Kaplan, yasaklı madde bağımlılığına karşı nasıl bir mücadele verileceğini sıraladı. Birçok alanda koordineli stratejilerin yürütülmesi gerektiğini belirten Başkan Kaplan, bu konuda sıkı denetimlerin yanı sıra cezai yaptırımlarla mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
“KÜRESEL BİR SORUNDUR”
ULUMED Yüksek İştişare Kurulu Başkanı Mehmet Kaplan yasaklı madde ile mücadele hakkında şu sözlere yer verdi:
“Uyuşturucu bağımlılığı, bireyleri, aileleri ve toplumları derinden etkileyen küresel bir sorundur. Bağımlılık yalnızca sağlık alanında değil; ekonomik, sosyal ve güvenlik açısından da ciddi tehditler oluşturmaktadır. Bu nedenle uyuşturucuyla mücadele, çok boyutlu ve kapsamlı stratejiler gerektirir. Etkili bir mücadele, sadece kolluk kuvvetleriyle değil, aynı zamanda eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve sivil toplumla koordineli yürütülmelidir.
YASAKLI MADDE BAĞIMLILIĞINA KARŞI NELER YAPILMALI?
1. Önleyici Eğitim ve Bilinçlendirme
Uyuşturucu kullanımının önlenmesinde en etkili yol, bireylerin ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesidir.
Okul temelli programlar: Öğrencilere küçük yaşlardan itibaren uyuşturucunun zararları anlatılmalı, direnç geliştirme becerileri kazandırılmalıdır.
Aile eğitimi: Aileler çocuklarının riskli davranışlarını erken fark edebilmek için bilinçlendirilmeli, iletişim güçlendirici seminerler verilmelidir.
Toplumsal kampanyalar: Kitle iletişim araçlarıyla yürütülen kampanyalar, uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasını engellemede önemli rol oynar.
“PSİKO-SOSYAL AÇIDAN DESTEKLENMELİ”
2. Erken Müdahale ve Risk Gruplarının Belirlenmesi
Risk altındaki bireylerin tespiti ve bu gruplara özel müdahale stratejileri geliştirmek, yaygınlaşmanın önüne geçebilir.
Okuldan uzaklaşmış gençler, sokakta yaşayan çocuklar, işsizlikle mücadele eden bireyler, psiko-sosyal açıdan desteklenmelidir.
Aile hekimleri, okul rehberlik servisleri ve sosyal hizmet uzmanları erken belirleme sürecinde kilit rol oynar.
3. Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmetleri
Uyuşturucu bağımlılığı, tıbbi bir hastalık olarak ele alınmalı ve bilimsel tedavi yöntemleri uygulanmalıdır.
Madde bağımlılığı tedavi merkezleri (AMATEM) gibi kurumlar yaygınlaştırılmalı.
“İYİLEŞME SÜRECİ DESTEKLEMELİ”
Psikolojik destek, mesleki eğitim ve sosyal uyum programları ile bireylerin yeniden topluma kazandırılması sağlanmalı.
Nüks (tekrar başlama) önleme programları, uzun süreli iyileşme sürecini desteklemelidir.
4. Yasal ve Güvenlik Önlemleri
Uyuşturucunun arzıyla mücadele de önemlidir. Bu alanda güvenlik güçlerinin etkin çalışması esastır.
Uyuşturucu ticareti ve üretimiyle mücadele, sıkı denetim ve cezai yaptırımlarla sürdürülmelidir.
“İŞBİRLİKLERİ ARTIRILMALI”
Sınır güvenliği, gümrük kontrolleri ve uluslararası işbirlikleri artırılmalıdır.
Sokak satıcılarına karşı mobil ekipler ve özel operasyon birimleri oluşturulmalıdır.
5. Ulusal ve Uluslararası İşbirliği
Uyuşturucu sorunu sınır tanımadığı için uluslararası düzeyde koordinasyon şarttır.
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC), Interpol, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA) gibi kurumlarla işbirliği yapılmalı.
“EĞİTİM DESTEĞİ ARTIRILMALI”
Bilgi paylaşımı, ortak operasyonlar ve eğitim desteği artırılmalıdır.
Sonuç: Uyuşturucuyla mücadelede başarı, bütüncül ve sürdürülebilir bir yaklaşımla mümkündür. Sadece kullanıcıyı değil, kullanıcıyı maddeye iten sosyal ve ekonomik nedenleri de ele alan, koruyucu-önleyici, tedavi edici ve cezai boyutları içeren bir strateji oluşturulmalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin iş birliği, bu mücadelede anahtar rol oynar.