Antalya Barosu, uzun süredir kamuoyunun gündemini meşgul eden Ayşe Barım davasında yaşanan son gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz günlerde tahliye edilen ve cezaevinden çıkan Ayşe Barım hakkında yeniden çıkarılan tutuklama kararına tepki gösteren Antalya Barosu yazılı açıklamada bulundu. Antalya Barosu yaptığı açıklamada, verilen yargı kararlarının çok kısa bir süre içerisinde değişerek kendi içerisinde çelişmesinin kamuoyunda adalet duygusunun zarar gördüğünü ifade ederek, hukuk güvenliğinin ciddi tehdit altında olduğunu ifade etti.
ANTALYA BAROSU’NDAN AYŞE BARIM AÇIKLAMASI
Antalya Barosu resmi sosyal medya hesabı üzerinden konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Son dönemde kamuoyunun gündemine yansıyan Ayşe Barım hakkında verilen tahliye ve akabinde savcılık itirazı üzerine yeniden tutuklama kararları, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, insan hakları ve yaşam hakkı bağlamında değerlendirilmesi gereken önemli bir sürece işaret etmektedir.
“CİDDİ TEREDDÜTLERE YOL AÇMAKTADIR”
Hukuk devleti ilkesinin en temel unsurlarından biri, yargı kararlarının öngörülebilir, gerekçeli ve bağımsız şekilde verilmesidir. Mahkemelerin verdiği tahliye kararlarının kısa süre içinde bir başka merciin kararıyla etkisiz hale getirilmesi, yargı bağımsızlığına dair tartışmaları artırmakta ve kamuoyunda hukuk güvenliği bakımından ciddi tereddütlere yol açmaktadır.
“KİŞİYE EZİYET ANLAMINA GELECEĞİ ORTADADIR”
Demokratik toplumlarda, yargı kararlarının gerekçelerinin kamuoyu denetimine açık ve anlaşılır olması gereklidir. Aksi halde, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığına duyulan güven zedelenir. Bu bağlamda, verilen yeniden tutuklama kararlarının dayanaklarının somut ve açık gerekçelerle izah edilemeyeceği ve hatta kişiye eziyet anlamına geleceği ortadadır.
“DOĞAL HAKİM İLKESİNİ YERLE YEKSAN EDEN BİR UYGULAMADIR”
Tutuklama, ceza muhakemesinin en ağır tedbiridir ve ölçülülük ilkesi çerçevesinde ancak zorunlu hallerde uygulanabilir. Daha hafif alternatif koruma tedbirleri (adli kontrol, ev hapsi gibi) mevcutken tutukluluğun tercih edilmesi, insan hakları hukukunun temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Kaldı ki yargılamayı yapan, delilleri bizzat değerlendiren mahkemenin tahliye kararına karşı dosya üzerinden bir başka mahkemenin tekrar tutuklama kararı vermesi de Ohal döneminde başlayan ve doğal hakim ilkesini yerle yeksan eden bir uygulamadır.
“YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİNİ ZORUNLU KILMAKTADIR”
Anayasanın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı ve sağlık hakkı, ceza infaz kurumlarında bulunan bireyler için de geçerlidir. Kamuoyuna yansıyan sağlık sorunları ve bu sorunların cezaevi koşullarında ağırlaşabileceğine dair hekim raporları, tutuklama tedbirinin yaşam hakkı ve insan onuru açısından yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
“TOPLUMDAKİ ADALET DUYGUSUNDA DERİN YARALAR AÇILIYOR”
Antalya Barosu olarak;
- Her yurttaşın siyasi görüşü, kimliği ya da isnat edilen suçlamalardan bağımsız olarak; sürecin, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, insan hakları ve yaşam hakkı bakımından toplumun tamamını ilgilendiren bir sınav niteliğini taşıdığını,
- Hukukun üstünlüğünün tartışmaya açılmasının, yargı kararlarının kısa süre içinde birbiriyle çelişir hale gelmesinin ve özgürlüklerin ağır tedbirlerle sınırlandırılması yöntemiyle masumiyet karinesinin zedelenmesinin toplumdaki adalet duygusunda derin yaralar açtığını,
“İNSAN HAKLARI İHLAL EDİLİYOR”
- Tutuklamanın bir ceza değil, istisnai bir tedbir olduğunu ve ölçüsüz biçimde uygulandığında insan haklarını ihlal ettiğini,
- Yaşam hakkı ve sağlık hakkının cezaevinde dahi ertelenemez, pazarlık konusu yapılamaz olduğunu,
- Bir kişinin hak ihlalinin tüm toplumun hukuk güvenliğini tehdit eder bir nitelik taşıdığını belirtiyor,
ANTALYA BAROSU’NDAN KRİTİK ÇAĞRI
Yargıyı ve toplumu hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunma noktasında duyarlı olmaya çağırıyoruz. Sürecin demokratik toplum düzenine daha fazla ve geri dönüşü olmayan yaralar vermeden, adil bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurguluyoruz.”