Değerli okurlarım, bugün sizlere 21 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ün geçici istiratgahı olan Etnografya Müzesine taşınmasını sonrasında yaşanan birtakım gelişmeleri anlatacağım.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de gözlerini bu dünyaya kapamış, arkasında milyonlarca evladını yas içinde bırakmıştı. Atatürk’ün ölümünün ertesi günü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi ise acil bir kararla yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmeye karar verdiler. Atatürk’ün silah arkadaşı ve 1937’ye kadar başbakanı olan Cumhuriyet Halk Partisi Malatya milletvekili İsmet İnönü’yü 348 milletvekilinin oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanlığına seçti. Cumhurbaşkanı seçiminden sonra cenaze töreninin nasıl yapılacağı üzerine düşünüldü. İlk başta dini bir cenaze töreninin yapılması öngörülmedi. Ancak sarayda birkaç gün kalan kız kardeşi Makbule Atadan, ağabeyinin cenazesi Ankara’ya nakledilmeden önce normalde olduğu gibi camide dini cenaze töreninin yapılması konusunda ısrar etti. Daha sonra, Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi tarafından cami dışında da İslami bir cenaze töreninin yapılabileceğine ikna edildi. Cenaze namazı, 19 Kasım sabahı yerel saatle 08.10’da İslam Tetkikleri Enstitüsü Müdürü Ord. Prof. Mehmed Şerafeddin Yaltkaya tarafından geleneksel Arapça yerine Türkçe olarak kılındı. Dini tören sırasında fotoğraflara izin verilmedi. Cenaze namazına kendisine yakın kişiler, bazı generaller, din görevlileri, saray görevlileri ve on beş yıl Atatürk’ün yanında görev yapan Hafız Binbaşı Yaşar Okur katıldı. Ölüm belgesini imzalayanlardan Prof. Mehmet Kâmil Berk, Atatürk’ün çenesini ipek mendille, ayak başparmağını ise bandajla bağladı. Cenazesi erteleneceği için cenazesi, Ankara’daki Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden (GATA) bu amaçla gelen patolog Prof. Lütfi Aksu tarafından mumyalandı. Daha sonra, kız kardeşi Makbule Atadan, yüksek rütbeli hükûmet yetkilileri ve memurları ve diğer nüfuzlu kişiler saygılarını sunmak için belirli zamanlarda gelirken vücudu dinlenmeye alındı. Atatürk’ün naaşı, ceviz ağacından çinko kaplı maun bir tabutun içine konmuştur. Bayraklı tabut 16 Kasım’da sarayın kabul salonuna bir katafalk üzerine yerleştirildi. Bruno Taut tarafından tasarlanan katafalkın her iki yanında, Kemalist ideolojinin altı sütununu simgeleyen üç yüksek meşale ile çevriliydi. Atatürk’ün naaşı, 19 Kasım’a kadar bu katafalkta tutuldu. On binlerce kişi Atatürk’ü son kez görmek için Dolmabahçe Sarayı’nı ziyaret etti. 17 Kasım 1938’de sarayda çıkan izdihamda 11 kişi öldü. Türkiye’nin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, o günlerde törenlerde görevli genç bir askerî öğrenci olduğunu ve gözlemlerini şöyle anlattı:

“İstanbul’da o büyük kurtarıcının katafalkı önünden geçmeyen insan kalmadı. Bu geçiş bir hafta devam etti. Cenazenin kaldırıldığı gün top arabasının hemen önünde okulumuz çelengini taşıyanlar arasında olduğum için top arabası geçerken yedisinden yetmişine bütün İstanbulluların çığlıklarını yakinen görebiliyordum. O manzarayı görmeyenlerin bunu tahayyül etmeleri bile mümkün değil. Ana caddeye açılan yollar, bütün binalar insan seli yola taşmayı önlemek için itfaiye arabaları halkın üzerine su sıkıyor, halk yine de dağılmıyor. Hatta bir kısım kadın-erkek vatandaşlar göğüslerini açarak, ‘Sık suyu. Öldürsen de gitmem.’ diye haykırıyordu. Karaköy’den geçerken bir binanın üçüncü katındaki pencereden bir kadın kendisini top arabasının üzerine atacak iken yanındakiler geriye çekerek kurtardılar. Bu ne sevgi idi ya Rabbi! Bu ne bağlılıktı! Hangi devlet adamına böyle bir sevgi nasip olmuştur? Atatürk’e küfür eden, heykellerine saldıran o sapıklar, o yobazlar bu sahneleri görmediler.”

ATAMIZ BAŞKENTTE

Atatürk’ün cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı’nda kıldırıldı. Cenaze aynı gün Yavuz Zırhlısı ile İzmit‘e oradan da aynı günün akşamı 20.30’da Ankara’ya götürüldü. Ertesi gün (20 Kasım 1938) Ankara’da başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Başbakan Celal Bayar, hükûmet bakanları olmak üzere devlet erkânı tarafından karşılanan cenaze TBMM önünde hazırlanan katafalka konuldu. 21 Kasım 1938 günü yabancı devletlerden gelenlerin de katıldığı bir cenaze töreni ile Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine (katafalka) konuldu ve orada 4 ay katafalkta kaldı. Aynı günün akşamı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atatürk üzerine bir radyo konuşması yaptı. (21 Kasım 1938) Atatürk’ün naaşı Etnografya Müzesi’nde 4 ay katafalkta kaldıktan sonra, 31 Mart 1939’da defnedildi.