Geçtiğimiz günlerde Çevre Mühendisleri Odası eski Başkanı Cem Arüv ilginç bir tespitini ortaya koydu. Arüv aslında kent merkezinde bulunan 5 belediyeden 4’ünün birbirine çok benzediğini, bu nedenle de Antalya’da Döşemealtı Belediyesi’nin üst platoda yer aldığı için ayrı bir belediye olması gerektiğini, ancak Muratpaşa, Kepez, Konyaaltı ve Aksu belediyelerinin tek bir belediye çatısı altında toplanması gerektiğini savundu.
Doğrusu Sayın Arüv’ün düşüncüsüne kesinlikle katılmama rağmen bunun mümkün olmayacağını düşünüyorum. Şöyle ki, Antalya kent merkezi 1994 yılına kadar tek belediye olarak hizmet verdi. Hasan Subaşı döneminde Kepez, Konyaaltı ve Muratpaşa Belediyeleri alt kademe belediyeleri olarak kuruldu. Sonrasında ilçe belediyesine dönüştürülen bu belediyelere Döşemealtı ve Aksu belediyeleri de eklendi. Bu işlemler yapılırken de Bütünşehir Yasası çıkarıldı ve bu yasa ile birlikte 106 olan belediye sayısı bir anda 20’ye düşürüldü.
Sistemin önceki hali bir ucubeyken, daha berbat bir sistem getirildi. Özellikle belde belediyeler kapanmadan önce Alanya’da otomobiliniz ile 15 dakika gitseniz 4 belediye birden değiştiriyordunuz. Kadroları, makine parkları çok zayıftı. Başkanı şoförü aynı zamanda ihale komisyonunda yer alıyordu. Buradaki belediyeler kapandığında gördük ki, bu belediyelerde zayıf kalmayan tek şey belediye başkanlarının kiloları oldu. Çünkü inanılmaz kötü yönetimler gösterdiler. İlçe belediyelerine dünya kadar borç devrettiler.
Sonra yeni düzen geldi. Bu düzende de tam bir yetki kargaşası yaşanıyor. Hangi ihtiyaç konusu hangi belediyeye ait belli değil. Aradan geçen bunca yıla rağmen sistem hala tam olarak oturmamış.
Bir zamanlar meşhur bir hikaye anlatılırdı. Bir trafik kazası olur. Polis olay yerine gelerek kaza yapan araçları Jandarma bölgesine ittirir. Sonra Jandarma olayı öğrenir ve onlar da araçları yeniden polis sorumluluk alanına taşır. İşte şu anda belediyeler de benzer sorunlar yaşanıyor. Sıkıntılı işleri ilçe belediyeler büyükşehir belediyesine, büyükşehir belediyesi ise ilçe belediyelerine atıyor. Bazen bir ağacın budanması bile olay oluyor.
Peki Sayın Arüv’ün önerisinde olduğu gibi Antalya’nın bu birbirine benzeyen belediyeleri birleştirilebilir mi? Bence olmaz. Böyle bir birleşim demek dört belediye başkanın bir belediye başkanına inmesi demek. Peki koltuğunu kaybedecek olan sadece belediye başkanları mı? Hayır. Meclis üyesi olmanın son derece güçleşmesi, müdürlüklerin dörtten bire düşmesi demek.
Bu bürokrasi kısmı. Ya ticari kısmı ne olacak? Ayrı ayrı yapılan özel gün kutlamalarının tek belediyeye yani tek masrafa inmesi demek. Binlerce araç kiralamasının yapılamaması demek. Daha neler neler… Yani kimsenin işine gelmez. Bizler halk olarak vergimizi öderiz. Belediye başkanları 3’er tane makam aracına biner. Dışarıdan birileri belediyelere mal satıp malı götürmeyi sürdürür. Hatta sonraki yıllarda İlçe Kaymakamlıkları da kapatılır. Allah korusun tasarruf daha da artar. Böylece halktan toplanan para hizmet olarak yeniden halka döner.
İşte bunu hiç kimse istemez. Çünkü herkes yerli yerinden memnun. CHP’nin belediyeleri var, AK Parti’nin hükümeti var. Ne güzel paylaşmışlar zaten. Aslında bu kadar çok belediyenin olması bence adı konulmamış bir ittifak. Her neyse başkanlarımızın canı sağ olsun. Onlar lüks makam araçlarına binmeye devam etsinler, kemer sıkma işi zaten hep bizde.
Esen kalın…