Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün çıkış nedeni, kadın çalışanların ücretlerinin erkeklerle eşit hale getirilmesi için başlattıkları grev ve sonrasında yaşanan olayların anısına dayanmaktadır. İlk dönemlerde yapılan törenler ve yürüyüşlerde kadınlara karşı şiddet uygulanmaya devam edilmiş, aslında bir direniş ve anma günü olan bu tarih, günümüzde bazı kesimler tarafından farklı anlamlar yüklenerek tüketim toplumunun bir aracı haline getirilmektedir maalesef.
Emekçi Kadınlar Günü münasebetiyle kadınlarımızın gününü kutluyorum. Tarımsal üretim içerisinde kadınlar ne kadar değerli, hiç düşündünüz mü? Ya da herhangi bir kadına 8 Mart’ta verdiğiniz çiçeğin üretiminde kadın emeği var mı? İçtiğiniz sütte, yediğiniz sebzelerde kadınların katkısı nedir? Tarım varsa, orada kesinlikle en önemli pay kadınlardadır. Özellikle aile tipi tarım işletmelerinin asıl yükünü kadınlar çeker. Bir bardak süt içtiğimizde, inekten süt sağımından hayvanların beslenmesine kadar pek çok iş kadınlar tarafından yapılır. Hayvan yemlerinin üretildiği bitkilerin birçok aşamasında da kadın emeği ön plandadır.
Fide üretim işletmelerinde çalışanların % 80’inden fazlasının kadın olduğunu söylesem, ne dersiniz? Fide işletmeleriyle bağlantısı olan kişiler bu oranı düşük bile değerlendirebilir; ancak ortalama işletmelere baktığımızda bu rakama ulaşmak mümkündür. Fide tesisleri, tohum ıslah ve üretim işletmeleri, topraksız sera tesisleri ve burada sayamadığımız daha birçok tarım işletmesini göz önüne alırsak, kayıtlı ya da kayıtsız milyonlarca kadının tarımda istihdam edildiğini görebiliriz.
Bu örnekleri neden vermek istedim? Çünkü aile işletmelerinde çalışan kadınların birçoğu her türlü mücadelenin içinde yer alırken, sağlık güvenceleri bile olmayabiliyor. Endüstriyel tarım işletmelerinde çalışan kadınlar ise maaş ve sağlık güvencesiyle tarımsal üretime katkı sağlıyor. Sosyal güvence ve diğer hakların ötesinde, kadınlar erkeklerin yapamayacağı pek çok işi büyük bir ustalıkla yerine getirir. Örneğin, fide işletmelerinde 40 derece sıcaklıkta ve % 80’lere varan nemde çalışmak oldukça zorken, bu koşullarda fidelerin tasnifini anne güdüsüyle sadece kadınlar yapabilir kanımca. Günde 4-5 bin adet aşılı fideyi % 90’ın üzerinde başarı oranıyla tutturup yetiştirmek, erkeklerin başarması pek de mümkün olmayacak bir iştir. Tohum üretiminde erkeklerin yoğun olduğunu düşünsenize, o kadar hassas çiçeklerle nasıl uğraşabilirler, nasıl cımbızla çiçeklere müdahale edecekler?
Kız arkadaşınıza verdiğiniz çiçeklerin dikiminden hasadına kadar her aşamasında bir kadın emeği olduğunu unutmayın. Siz bir kadını mutlu etmeye çalışırken, başka kadınlar o çiçek için günlerce emek harcıyor. Hem de ne emek! İçtiğimiz sütte, yediğimiz domateste kadın emeği olmasa, emin olun ne üretimimiz bu kadar çok olur ne de bu kadar ucuz olur. Görece pahalı dediğimiz birçok tarımsal ürünü rüyamızda bile göremeyebiliriz.
Ben ilkesel olarak tarımsal üretimin hem endüstriyel hem de aile işletmeleri ile karma bir yapıda yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün için ülkenin genel yapısını göz önünde bulundurarak, büyük işletmelerde kadın emeğinin karşılığını aldığını düşünsek de, aile işletmelerinde çalışan kadınların sosyal güvenlik sistemine dahil edilmesi için düzenlemeler yapılmasını savunuyorum. Özellikle kırsalda tarımsal üretimde rol alan kadınlara özel bir değerlendirme yapmalıyız. Tarımsal üretimde çalışan bu kadınlar, aynı zamanda ülkenin en önemli sektörünün en kritik unsurlarıdır.
Lütfen tarımsal ürünleri alırken ve tüketirken kadınlarımıza bir kez daha şükranlarımızı iletelim.