Selam Antalya,
Önümde Türk kahvem, penceremden o bildik, huzur verici mavilik. Ama son günlerde bu mavinin derinliklerinden farklı bir dalga sesi geliyor kulağıma. Artık sadece denizin değil, teknolojinin dalgasının kıyılarımıza vurduğunu hissediyorum. Evet, yanlış duymadınız. Antalya, sırtını güneşe yaslayıp, geleceği kodlamaya başladı bile.
BİR ŞEHRİN SESSİZ DEVRİMİ
Düşünsenize... 2040 yılında Antalya'nın en değerli ihracatı ne olacak? Belki de artık sadece turistler veya portakallar değil, dünyanın dört bir yanına satılan akıllı tarım yazılımları, turizmde devrim yaratan veri analiz sistemleri veya antik kentlerimizi dijitalleştiren teknolojiler olacak. Bunlar hayal değil. Geçtiğimiz günlerde Mimar Sinan Kongre Merkezi'nde yaşanan enerji, bu sessiz devrimin en yüksek sesli kanıtıydı.
O salondaki havayı tarif etmem imkânsız. Sanki şehir, yıllardır konuk ettiği misafirlere, "Artık sıra bende" demişti. Hissettiğim tek şey vardı: Bu bir toplantı değil, bir dönüşüm manifestosuydu.
DALGAYI YAKALA, SIRTINA BİN!
Vali Bey'in "yapay zekâ tsunamisi" benzetmesi çok yerindeydi. Ama bana sorarsanız, asıl mesele tsunamiden kaçmak değil, o dalganın üzerine çıkıp sörf yapmak. Ve Türkiye'nin bu dalgayı yakalayacak en büyük gücü, hiç şüphesiz, sizin enerjiniz, yani genç nüfusumuz.
İşte Akdeniz Bilişim Zirvesi tam da bunu yaptı. Gençleri, sektörün öncüleriyle buluşturdu ve adeta "Buyrun, sörf tahtanız hazır" dedi. Artık teknoloji, İstanbul veya Ankara'nın tekelinde değil. Antalya, genç ve parlak zihinlerin doğal buluşma noktası haline geliyor.
PORTAKALDA KOD, TARİHTE YAPAY ZEKÂ
"Tamam da, bu yapay zekâ benim portakal bahçeme, otelime ne katacak?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İşte size, hayatımıza dokunacak birkaç örnek:
Bahçedeki Drone: Bir drone, portakal ağaçlarınızın üzerinde uçuyor. Yapay zekâ, yapraklardaki minicik bir hastalık lekesini, siz daha fark etmeden tespit ediyor. Su tasarrufunuz %40'a varıyor. Bu, geleceğin değil, bugünün teknolojisi.
Turizmde Akıllı Şehir: Yazın Konyaaltı trafiğini, kışın Saklıkent'teki yoğunluğu önceden tahmin eden sistemlerle, şehrimiz daha akıcı, misafirlerimiz daha mutlu olacak.
Dijital Tarih: Aspendos veya Perge'yi telefonunuzla gezerken, o anı canlı canlı yaşayabileceksiniz. Kültür turizmi, dijital bir maceraya dönüşüyor.
Kısacası, Antalya'nın ekonomisi artık sadece yaz aylarına hapsolmuş değil. Dört mevsim çalışan, teknolojiyle nefes alan yeni bir ekonomiye doğru evriliyoruz.
YEŞİL OLMADAN, TEKNOLOJİ OLMAZ
Ancak her güzel hikâyede bir "ama" vardır. Bizimkisi: Sürdürülebilirlik. Rektör Hanım'ın da altını çizdiği gibi, bu teknoloji biraz açgözlü. Devasa veri merkezleri, inanılmaz miktarda su ve enerji tüketiyor.
Antalya gibi, doğal güzellikleriyle var olan, suyun kıymetini iyi bilen bir şehir için bu, sadece bir detay değil, varoluş meselesi. Teknolojiyi benimserken, "Yeşil Yapay Zekâ"nın da öncüsü olmak zorundayız. Belki de Türkiye'nin ilk "Karbonsuz Teknokent"i burada, bu topraklarda yükselir. Neden olmasın?
SON SÖZ: GÜVENLİ LİMAN MI, AÇIK DENİZ Mİ?
Sevgili Antalyalılar, işte önümüzdeki seçim bu:
Bir yanda, bildiğimiz, güvendiğimiz, konforlu limanımız: Turizm.
Diğer yanda, heyecanlı, biraz dalgalı ama sonsuz fırsatlarla dolu açık deniz: Teknoloji ve İnovasyon.
Ben, bu şehrin coğrafi gücünü, gençliğinin enerjisiyle birleştirip tüm Akdeniz'in teknoloji üssü olabileceğine yürekten inanıyorum. Bilişim Zirvesi ilk kıvılcımdı. Teknokent, alevi büyütüyor.
Geleceği izlemek için çok geç. Şimdi, onu birlikte yazma zamanı. Ve bizim kalemimiz artık kodlarımız, mürekkebimiz yapay zekâ olacak.
Antalya'nın yeni hikâyesinin ilk sayfası açıldı.
Siz, hangi satırda yer alacaksınız?
Teknolojiyle kalın, Antalya'yla gurur duyun.