Gülten Akın, 1933 yılında Yozgat’ta dünyaya geldi. Liseyi İstanbul’da, hukuk fakültesini ise Ankara’da okudu. Eşiyle birlikte Anadolu’nun birçok kentini gezdi ve Anadolu’yu yakından tanıdı. Avukatlık ve öğretmenlik yaptı. Bir dönem Türk Dil Kurumunda çalıştı. İnsan Hakları Derneğinde yöneticilik yaptı. Avukatlık yaptığı dönemde mağdur insanların davalarına ücretsiz girdiği için “kötü örnek teşkil ettiği gerekçesiyle” baro tarafından uyarıldı. Ayrıca ezilen toplum kesimlerini desteklediği için sert eleştiriler aldı. Dönemin siyasal ortamından ötürü ailesi ile birlikte çeşitli sıkıntılar yaşadı. Sağlam karakteri ve vicdanlı tavrı ile geniş kitlelerin takdirini kazandı. Uzun yaşamı boyunca fikirlerinden hiç taviz vermedi ve sanat dünyasına aralıksız olarak katkı sunmaya çalıştı. Sanatçı 4 Kasım 2015’te hayatını kaybetti. Gülten Akın’ın edebiyat serüveni çok genç yaşta başlamıştır. Daha lisedeyken bazı dergilerde şiirleri yayımlanmıştır. Ancak onun özgünlüğü yakalayıp başarılı bir şair olarak ortaya çıkışı 30’lu yaşlardan sonra olur. Bireysel temaların işlendiği lirik şiirlerle sanat yaşamına adım atan sanatçı daha sonra toplumsal içerikli şiirler yazmıştır. Sanat yaşamının son dönemlerinde ise İkinci Yeni akımının imgeli sanat anlayışını benimsedi. Toplumcu gerçekçi edebiyat anlayışını sürdürdüğü dönemde Nazım Hikmet’in etkisinde kaldı. Bu dönede aynı zamanda halk kültüründen faydalandı. Ancak folklorik eserler vermek yerine modern şiirin imkanları ile halk edebiyatı tarzını birleştirmeye çalıştı. Gülten Akın’ın birçok şiiri bestelendi ve halk tarafından büyük ilgi gördü. Sözlerini yazdığı pek şarkı günümüzde halen yaygın olarak seslendirilmektedir. Bu şarkılardan en meşhuru Deli Kızın Türküsü adlı eserdir. Gülten Akın’ın eserleri, “Sevda Kalıcıdır, Ağıtlar ve Türküler, Seyran Destanı, Kestim Kara Saçlarımı, Uzak Bir Kıyıda, Sessiz Arka Bahçeler, Kırmızı Karanfil, Rüzgâr Saati, Sığda, Sonra İşte Yaşlandım, Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı”