1970'lerin ilk yıllarına da götüreceğim sizleri...
Necmi Tanyolaç kaleme almış.
Canım amcam, çok şey görmüş ki, döktürmüş...
Tercüman Gazetesi'nin 19 Mayıs'ında, gazetenin lokomotifi spor sayfası gizli ve çirkin icraatları yapacak bir kulübün kuruluş ilanını duyuruyor...
O yazıyı aynen sizlere sunuyorum...
109. Kulüp kuruldu:
Şikespor
"Toto-şike'den sonra foto-şike!..
Baş deklanşöre arslan kardeşim bas. Hasan almaz, basan alır!"
Türkiye liglerinde son haftalara girdik. Ligler, hepinizin malumudur, 2 devre oynanır.
Birinci devre, ikinci devre...
Son yıllarda verem hastalığı gibi yayılma oranı yüksek mikrobik bir dönem daha kendini kabul ettirdi Türkiye Liglerine...
Şike dersi...
Kim ki, bir imtihan halinde Türkiye ligleri iki devredir, der, benden haber vermesi, o meraklı bahsi kaybeder.
Hangi maç şikedir, hangi maç şike değildir?
Anadolu'da kahvelerde ŞİKE-TOTO oynanıyormuş! İspatı güç birş ey olduğundan da bütün tahminler, şike iddiası taşıyan maçlar gibi havada kalıyormuş.
Eğlence, gırgır sizin anlayacağınız.
Futbol Federasyonu, bir habere göre şikeye karşı korkunç tedbirler almış.
İşte birincisi: Kale arkalarına foto muhabirleri dikilecek. Özel muhabirler, gözaltına alacakları kalecilerin yedikleri gollerde pertavsızla değil, objektifle şike lekesi arayacaklar...
Kaleci, diyelim ki bir şutu önlemek isterken, sağa atladı top solundan filelere takıldı;
Karar; Maç şikedir...
Kale önünde bir futbolcu top yerine ayağının burnu ile toprağı, ya da çimi havalandırmış ise o maç da şikedir.
Toto-Şike'den sonra foto-şike! Bas deklanşöre Arslan kardeşim, bas, Hasan almaz, basan alır!..
Hangi taşı kaldırsan, altından şike kokusu geliyor...
Ne efsunkâr şeymiş bu meret. Herkes işi- gücü bırakmış, takım ve oyuncu peşinde...
Geçenlerde konuştuğumuz bir yönetici şöyle diyordu; "Servet denecek rakamlar dönüyor şike borsasında...
Adeta baremi var bu işin.
Dereceye tesir edecek maçlar için dükkanın kepengi 200 binden açılıyormuş...
Hatta, söylendiğine göre, bazı yöneticiler "tabii bunlara artık yönetici denebiliyorsa" şöyle diyorlarmış aracılara: Vallahi kardeşim, hayat pahalılandı. Geçen yıl etin kilosu 20 kayme idi, şimdi 30'a çıktı. Biz bu teşvik primleri ile gelecek yılın yatırımını yapıyoruz, hamle dönemindeyiz, vs... Bir kuruş aşağıya olmaz.
Eskiden para veren, altın bulsun derlerdi. Şimdi, para veren puan bulsun, diyorlar. Alın teri ile alınmış şampiyonluklara helâl, para ile alınacaklara haram olsun denilecek, denilecek ama, hakkı yenenlere ne yüzle bakacağız?..
Bu sebeple, federasyoncular son günlerde, eski bir şarkıyı, bir kelimesini değiştirerek şöyle okuyorlarmış:
"Bilmem, bu ŞİKE ile ben nasıl yaşayacağım!.. "
Şike...Şike...Şike...
Leke...Leke...Leke...
Kes hemşehrim bir dana da 109'uncu kulüp Şikespor için!..
Necmi Tanyolaç'ımı saygıyla, sevgiyle anıyorum...
Anlatılan öyküleri yıllarca dinledim. Şimdi ak kaşık oldular diye ekran madrabazlarını eleştirenlerin yanlarında oturdum.
Rahmet okuduğum antrenör ağabeylerimin çoğu, böylesi çirkinliklere şahit olup, kınayanlardı...
Onlar hakemleri, oyuncuları iyi bilirlerdi.
Ayrıca bu işlere bulaşan kulüp ve yöneticilerini de çok iyi tanırlardı...
Bu tarihleri iyi hatırlar futbolu seven, asla eskimeyen ağabeyler ve arkadaşlar...
Yaşanan çıkar sağlama amaçlı ilişkileri de bilirler...
Teşvik ya da şike kokan maçlarla ilgili kitap bile yazacak kişileri tanır futbola tutkulu insanlar...
Televizyonlarda etik değerlere bağlı olduğunu, sözüm ona delikanlıca ifade eden, sivri uçlu ahkâmlar sokuşturan üstadlar bugün de ekranlarda boy gösteriyorlar...
Günümüzde kirliler varsa ve kanıt bulunduysa açıklanmalı...
O devirlerde olmuş, şimdi oluyor mu?
Soruyorum, TFF başkanı, iki hafta önce;
"Bu işlerde adı olan, teknik direktörleri, antrenörleri masörleri, malzemecileri açıklayacağım" demişti.
Yoksa TFF başkanı bir görüşme yaptı da frene mi bastı?
Sağlıklı ve esen kalın...