Bugün, bu köşeden son sesleniyorum sizlere. Tam 2 yıldır, her sabah masama oturup Akdeniz'in o meşhur turkuaz rengine karışan haberleri kaleme aldığım bu yuvadan, Antalya Gündem Gazetesi'nden ayrılma kararı aldım.

Klişelerden nefret etsem de, "elveda" kelimesi dudaklarımdan dökülmekte zorlanıyor. Zira bu bir son değil, daha çok yeni bir başlangıcın ilk nefesi, tıpkı bir falezden denize atlayış öncesindeki derin bir soluklanma gibi.

HABERLERLE KURULAN KÖPRÜ

Bu gazete benim için sadece bir iş yeri olmadı, Antalya'nın nabzını tuttuğum, bazen güldüğüm, bazen üzüldüğüm, yuvam ve çoğu zaman da şehrin dertleriyle dertlendiğim bir limandı. Bu süreçte tanık olduğum her olay, yazdığım her satır, zihnime ve ruhuma işleyen bir deneyim oldu. Özellikle Antalya üzerine yaptığımız üzerine yaptığımız tartışmalar, okuyucu ile aramda kurulan o görünmez, ama çok güçlü köprünün temel taşlarıydı.

AKDENİZ'E BİR MOLA

Şimdi bu köşe defterini kapatıp, o çok sevdiğim Akdeniz güneşi altında bir mola verme zamanı. Bazen yorulursunuz. Bazen o sürekli akan gündemin hızına yetişmek yerine, sadece durup izlemeye ihtiyacınız olur. Benim için bu ayrılık, iştee o "durma" anı. Belki yepyeni hikayeler biriktirmek, belki de sadeve "ben" olmak için. Şunu bilmenizi isterim ki, bu şehrin sokaklarında yürüyen bir gazeteci olarak değil, bir Antalyalı olarak, her zaman bu şehrin iyi bir gelecek inşa etmesi için çaba göstereceğim. Bu yolculuğumda Antalya Gündem Gazetesi'nde bana destek olan tüm ekip arkadaşlarımdan oluşan Müjgan ablama, Yaprak ablama, Hasan abime, Günay ablama Abdülrezzak'a, beni bu sektörle tanıştıran İmtiyaz sahibimiz Cem Çon'a ve en önemlisi, beni bu kadar yıl okuma sabrı gösteren siz sevgili okurlarıma sonsuz teşekkür ediyorum.

Tekrar karşılaşıncaya dek, hoşçakalın.