Antalya'da yaşayan bir vatandaş olarak, her gün kullandığım toplu taşıma araçlarında yaşadığım bir çelişki var ki, gerçekten sinir bozucu. Bahsettiğim araçlar, o tanıdık, özel halk otobüsleri… Bu otobüsler sanki bir güzergâhı tamamlamaya değil, bir yarışı kazanmaya programlanmış gibi hareket ediyor.

Otobüse bindiğiniz an, o gergin havayı hissediyorsunuz. Her an bir virajı savurarak alacak ya da kırmızı ışıkta son saniyede ani bir fren yapacak beklentisiyle oturuyorsunuz. Duraklara yaklaşırken yaşananlar ise ayrı bir trajedi. Bir anda gaza basıp hızlanmak, sonra durağı kaçırmamak için o sert, sarsıcı freni yapmak... Bu, sadece yolcuların dengesini bozmakla kalmıyor, aynı zamanda ayakta duran yaşlılar, hamileler ve çocuklar için ciddi bir tehlike oluşturuyor.
Bu agresif sürüş tarzının ilk akla gelen nedeni, tabii ki kazanç kaygısı olabilir. Özel halk otobüsü sisteminde şoförlerin veya hat sahiplerinin daha fazla sefer yapmak, daha fazla yolcu toplamak için acele ediyor olmaları muhtemel.
Belki de belirlenen tarife süreleri o kadar dar ki, kurallara uygun, sakin bir sürüşle yetiştirmeleri mümkün değil. Eğer sebep buysa, sorun doğrudan sistemin kendisinde, yani otobüsün değil, tarifeyi düzenleyenlerin acelesi var demektir.
Ancak madalyonun bir de sürücü tarafı var. Bazı otobüs şoförlerinin direksiyon başındaki tavırları, sanki kişisel bir sinir harbi yaşıyormuşçasına gergin ve sabırsız. Trafikteki diğer araçlara karşı gösterdikleri tahammülsüzlük, ani şerit değiştirmeler ve diğer otobüslerle yaptıkları o anlamsız "kapışmalar," bu işi bir hizmet olarak değil, bir meydan okuma olarak gördüklerini düşündürüyor. Bu, sadece profesyonellik eksikliği değil, aynı zamanda yolcu güvenliğine karşı büyük bir kayıtsızlıktır.
Oysa toplu taşıma, adında da geçtiği gibi, toplu bir hizmettir. İçinde onlarca farklı yaştan, sağlık durumundan insan taşınıyor. Otobüsün içinde yaşanan her ani fren, her sert savrulma, o günkü yolculuk kalitemizi yerle bir ediyor.
Peki, bu durumun çözümü ne? Öncelikle, Büyükşehir Belediyesi'nin bu hatlardaki tarife sürelerini ve hız limitlerini acilen gözden geçirmesi gerekiyor. Eğer süreler gerçekçi değilse, şoförler ister istemez limiti zorlayacaklardır. İkinci olarak, bu araçların takibi ve denetimi artırılmalı. Ani hızlanma ve frenleme verilerini ölçen basit sistemlerle, kuralları sürekli ihlal eden sürücülere karşı caydırıcı cezalar uygulanmalıdır.
Biz yolcular olarak, para verip aldığımız bir hizmetin karşılığında güvenli ve sakin bir yolculuk talep etme hakkına sahibiz. Otobüs şoförlüğü, büyük bir sorumluluk gerektiren bir meslektir.

Antalya, dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Ancak bu güzelliklerin tadını çıkarırken, bir otobüs yolculuğunun bile bir travmaya dönüşmesi kabul edilemez.
Dileğimiz şudur: Ne şoförün, ne de sistemin bir acelesi olsun…