Turkuaz suların hemen gerisinde, gökyüzüne doğru yükselen heybetli Batı Toroslar zinciri başlar, bunu her Antalyalı her Antalya’ya gelen anlar…

Bu dağlar, özellikle Beydağları ve üzerindeki Tahtalı Dağı (Olympos), kentin akciğerleri ve en görkemli macera alanlarıdır. Dağ yürüyüşçüleri için Antalya'nın zirvelerinde gezinmek, Akdeniz'in mavisini yükseklerden kucaklamak anlamına gelir.

Bu dağlık alan, aynı zamanda dünyaca ünlü Likya Yolu'nun doğu etaplarına ev sahipliği yapar. Fethiye’den başlayıp Antalya’ya uzanan bu tarihi yol, yürüyüşçülere sadece kilometrelerce patika sunmakla kalmaz, aynı zamanda antik kent kalıntılarını, sedir ormanlarını ve Torosların derinliklerindeki yörük yaşamını keşfetme fırsatı verir. Geyikbayırı, Çitdibi veya Tahtalı Dağı'nın Beycik rotası gibi bölümler, yürüyüşçülerin en çok tercih ettiği zorlu ama manzarası paha biçilmez parkurlardır.

Dağda yürümenin en güzel yanı, her adımda değişen manzaradır. Kıyı şeridinin yoğun yeşili, yükseldikçe yerini çam ve sedir ormanlarının serin ve kokulu havasına bırakır. Daha da yukarı çıktığınızda ise, 2000 metreyi aşan zirvelerde, Akdeniz'in uçsuz bucaksız maviliği, bazen alçak bulut denizlerinin üzerine serilmiş bir halı gibi ayaklarınızın altında kalır. Bu zirveler, sıradan bir yürüyüşü, ruhu dinlendiren mistik bir deneyime dönüştürür.

Bu rotalar, her seviyeden yürüyüşçüye hitap eder. Örneğin, zorlu ve dik Tahtalı Dağı zirve çıkışı (2365 metre) deneyimli yürüyüşçülerin favorisidir. Buna karşın, Gelidonya Feneri'ne doğru ilerleyen patikalar veya Geyikbayırı çevresindeki kısa rotalar, doğayla daha yumuşak bir temas kurmak isteyenler için idealdir. Her bir parkur, kişinin fiziksel sınırlarını zorlama ve doğanın enginliği karşısında kendi iç huzurunu bulma fırsatı sunar.

Antalya'nın zirvelerinde gezinirken, tarih de yol arkadaşınız olur. Yol boyunca Termessos, Olympos veya Phaselis gibi Likya ve Roma medeniyetlerinin izlerini taşıyan antik kent kalıntılarına rastlarsınız. Bu kalıntılar, yürüyüş deneyimine derinlik katarak, sadece bedeni değil, zihni de besleyen bir keşif yolculuğu yaratır. Taş döşeli patikalar, yüzyıllar öncesinin yolcularının ayak izlerini takip ettiğinizi hissettirir.

Yörük kültürünün izleri, Torosların yaylalarında hala canlıdır. Yükseklerdeki yaylalara ulaştığınızda, geleneksel yaşam tarzını sürdüren yörük çadırlarına, doğal keçi yollarına ve çamurlu su birikintilerinde serinleyen hayvanlara rastlayabilirsiniz. Bu karşılaşmalar, modern yaşamın ritminden uzak, sade ve köklü bir kültüre şahit olma ayrıcalığını sunar.

Antalya'nın zirvelerinde gezinmek, bir spor aktivitesinden çok daha fazlasıdır; bu, bir nevi ruhsal arınmadır. Torosların heybetli gölgesinde atılan her adım, insanın kendi iç dünyasıyla bağlantı kurmasını sağlar. Akdeniz'in maviliğini bir uçurumun kenarından izlemek, gökyüzünün sonsuzluğunu kucaklamak ve dağların sessizliğinde kaybolmak... İşte Antalya'nın zirvelerindeki o unutulmaz macera tam olarak budur.