İnsanlık Edison’la kandırıldı mı? Bu eski tartışma, bugün yapay zekâ sahnesinde yeniden canlanıyor. Sistem kuranlar mı, sistemi hayal edenler mi? İşte bugünün asıl sorusu bu. Yapay Zekâ Çağında Bir Edison–Tesla Hikâyesi Daha mı Yaşıyoruz?

Bu soru sık sık aklıma geliyor.
Ve dürüst olayım: Cevabım net değil.

Aslında bu tartışma sandığımız kadar eski değil.
Her teknoloji devriminde yeniden karşımıza çıkıyor.

Edison’la Tesla’yı konuşurken,
aslında bugünü konuşuyoruz.

İnsanlık Edison’la Kandırıldı mı?

Şu soru giderek daha fazla soruluyor:
Asıl “baba”, parasız pulsuz ölen,
vizyonlarıyla bugünü inşa eden Tesla mıydı?

Bu bir nostalji değil.
Doğrudan şimdiye bağlı.

Çünkü aynı filmi tekrar izliyoruz.
Oyuncular değişti sadece.

Kandırılmadık. Ama Bir Tercih Yaptık.

Net söylüyorum:
Kandırılmadık.

Ama bir tercih yaptık.
Ve hâlâ o tercihin sonuçlarıyla yaşıyoruz.

O tercih şuydu:
Hangi fikrin doğru olduğu değil,
hangisinin bir sistem kurabildiği.

Edison: Sistem Kurucu

Edison’u sadece “ampulün adamı” sanmak büyük hata.

Onun asıl başarısı,
fikri ürüne dönüştürmekti.
Satılabilir, ölçeklenebilir, kontrol edilebilir hale getirmek.

Menlo Park bir atölye değildi.
Bugünün Ar-Ge merkezlerinin atasıydı.

Onun savaşı teknolojik değildi.
Bir pazarlama ve güç savaşıydı.

Doğru akımı (DC) savundu,
alternatif akımı (AC) karaladı.

Kirli oynadı mı? Evet.
Ama kazandı.
Çünkü oyunu kuran oydu.

Tesla: Sistem Dışı

Tesla ise başka bir yerden bakıyordu.

Alternatif akımı kurdu.
Bugün prize taktığımız her şeyin temelini attı.

Ama onun kafası orada kalmadı.

Kablosuz enerji.
Küresel iletişim.
Uzaktan kumanda.

1900’lerin başında bunları
defterine çiziyordu.

Sorunu zekâsı değildi.
Sisteme girmeyi reddetmesiydi.

Para, patent, mülkiyet…
Bunları amaç değil, engel olarak gördü.

Bu asil bir duruştu.
Ama sistem için ölümcüldü.

Sonu malum:
Bir otel odası.
Yalnızlık. Parasızlık.

Peki Neden Edison “Baba” Oldu?

Çünkü tarih,
en doğru fikri değil, en iyi anlatılan hikâyeyi yazar.

Edison somut şeyler sundu:
Ampul. Elektrik.

Tesla ise soyut şeyler sundu:
Gelecek. Görünmeyen.

Sistemler,
kontrol edemedikleri geleceği sevmez.

Onu romantikleştirir,
sonra kenara iter.

Tesla da böyle oldu.

Acı Gerçek

Tesla’nın itibarı,
öldükten sonra yükseldi.

Çünkü dünya onun dediği yere geldi.

Wi-Fi.
Bluetooth.
Kablosuz şarj.

Hepsi onun hayalinin çocukları.

Tesla geç kalmadı.
Biz, onun geleceğine yetişmekte geciktik.

Bugün: Aynı Film, Yapay Zekâ Sahnesinde

Bugün teknolojide, özellikle yapay zekâda,
aynı iki tip var.

Birinci tip – Edison’lar

Ürün odaklı.
Hızlı.
Pitch’i mükemmel.
MVP ile pazara çıkıyor.
Kârı ve ölçeklenmeyi konuşuyor.

İkinci tip – Tesla’lar

Soru odaklı.
“Bu teknoloji nereye gidiyor?”
“Etik sınırlar nerede?”
“İnsanlık yararı ne olacak?” diye soruyor.

Birinci grup fonlanıyor.
İkinci grup çoğu zaman
“fazla teorik” ya da “ticarileşemez” bulunuyor.

Tanıdık geliyor, değil mi?

Peki Kimi Alkışlıyoruz?

Manşetlere bak.
Unicorn listelerine bak.

Para ve şöhret,
neredeyse her zaman sistemi kuranlara akıyor.

Sistemi sorgulayanlar ise
genellikle arka planda.

Yani Kandırılmaya Devam mı Ediyoruz?

Eğer tek ölçütümüz hız ve kâr ise, evet.Ama bu bir tuzak değil.
Kolektif bir tercih.

Dün elektrikte böyle yaptık.
Bugün yapay zekâda da aynısını yapıyoruz.

Asıl Soru

“Kandırıldık mı?” değil.

Asıl soru şu:
“Bugün kimi, ne için finanse ediyor ve alkışlıyoruz?”

Çünkü verdiğimiz cevap,
yarının kimin vizyonu üzerine kurulacağını belirleyecek.

Tarihte olduğu gibi.

Son Not

Belki de mesele birini seçmek değil.

Belki mesele,
Tesla’nın vizyonuna sahip,
Edison’un pragmatizmine sahip insanlara alan açmak.

Çünkü bugün kablosuz bağlandığın her an
Tesla’nın zaferi.

Ama o bağlantıyı sağlayan şebeke
Edison’un mirası.

Gelecek de böyle yazılacak.
Hangisini beslediğimize bağlı.