“Ateşkes mi, Ara mı, Bir Sonraki Bölüm mü?” 24 Haziran’dan beri ateşkes açıklamaları tüm dünya haberlerinde yer alıyor.
Trump'ın ateşkesin devam ettiği açıklamasının ardından İran ve İsrail cumhurbaşkanlarından da açıklamalar geldi.
İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog, ülkesinin "İsrail'e, bölgeye ve özgür dünyaya yönelik İran nükleer tehdidini ortadan kaldırdığını" söyledi.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ise İsrail'in ateşkesi ihlal etmemesi durumunda kendilerinin de ihlal etmeyeceğini söyledi.
İsrail ve İran arasında patlayan füzeler, dönen SİHA’lar, bir anda gelen “kapsamlı operasyonlar” ve ardından ilan edilen “ateşkes”.
Hani şu, “ateş ettik, kesince adı ateşkes oldu” tarzı... Ateşkese bakınca insan ister istemez düşünüyor: Bu barışa giden yol mu, yoksa sadece yeni bir füzenin menzil hesaplaması mı?
Bu nasıl bir savaştı, kim zafer kazandı, nasıl ateş kesildi? Tüm bunlar muamma diyorlar ki amaç İran’da rejim değişikliği ve parçalanma. Bilemiyoruz ama sizinle bazı komplo teorilerini birlikte oluşturalım isterseniz.
Komplo teorileri neler olabilir? Hazırsanız başlıyorum.
ABD: “Depoyu Boşaltmam Lazım, Çocuklar...”
Amerika, silah sanayisinin üretim fazlasıyla baş edemeyince, düşündü taşındı: “Bunları bir yere satmam lazım, en iyisi Ortadoğu’ya biraz heyecan katalım.”
Zaten raf ömrü yaklaşan mühimmatları bir yerlere satmanın en iyi yolu, onları gerçek zamanlı “demo” şeklinde sergilemek. Bakın işte İran’la İsrail arasında üç gün süren çatışmalar, resmen bir savaş fuarıydı. İsrail’in kullandığı akıllı bombalar, İran’ın hava savunmaları, ABD menşeli silahlar... Adeta reklam filmi gibi: “Bunları siz de alabilirsiniz. Taksitli!”
2. İsrail’in “Hakkedilmiş Topraklar” Haritası Güncellemesi
İsrail’in kafasındaki harita, Google Maps’ten biraz farklı. Hani şu “Büyük İsrail Projesi” vardı ya? Filistin, Lübnan, Golan Tepeleri, Ürdün derken bazen haritanın kenarından İran da göz kırpıyor. İsrail’in bazı güvenlik danışmanları, “Bu toprakları Tanrı bize vaat etti,” diyor. İranlılar da diyor ki, “Siz Tanrı’yla konuşuyorsanız, biz de Cuma hutbesinde zaten her şeyi çözüyoruz.” Ve olan, yine Ortadoğu halklarına oluyor.
3. Hürmüz Boğazı Kapanırsa Dünya Yanar.
Hürmüz Boğazı... Enerjinin şahdamarı. İran tehdit etti: “Boğazı kapatırım.” Tüm dünya derin bir nefes aldı, çünkü o boğaz kapanırsa, sadece petrol değil, dünya ekonomisi de boğulur.
O an ABD şöyle düşündü: “Aman ha! Gemilerimiz geçemeyecekse, biz bu boğazı ‘özgürleştiririz’!”
Yani bir yandan "ateşkes" deniyor ama öbür yandan petrol tankerlerine “hava savunması” monte edilmeye başlanıyor. Tırnak içinde barış, parantez içinde savaş!
4. Ateşkes = Nefeslenme
Ateşkes açıklandı. İsrail “başarıyla hedefleri vurduk” dedi, İran “bize zarar veremediniz” dedi. Oysa olan yine halklara oldu.
İki taraf da “kazandık” diyor, yani savaş sonucu 1-1 berabere. Ama top ortada değil, top bir yerleşim yerine düşmüş olabilir.
Yani bu bir ateşkes değil; muhtemelen “bir sonraki sezon öncesi kısa bir ara”. Senaryo yazıldı, yönetmen hazır, figüranlar çoktan hazır. Ortadoğu’da savaş, Netflix’ten daha çok sezon yapan bir yapım oldu. Sadece yayıncı değişiyor: Bazen Pentagon, bazen Mossad, bazen Devrim Muhafızları...
Bu komplo teorilerini çoğaltmak kolay, peki Kimi Kandırıyoruz?
Her yeni çatışmada masaya gelen jeopolitik analizlerin arasında insanlar ölüyor, çocuklar yetim kalıyor, şehirler yıkılıyor. Ve sonra birileri çıkıp “bu savaş bize şu kadar ihracat getirisi sağladı” diyebiliyor.
Ortadoğu halklarının kaderi, büyük devletlerin silah stoklarına, enerji rotalarına ve tarihi takıntılarına bağlı kalmaya devam ettikçe; barış, yalnızca kelimelerde kalır.
Ama yine de umut var elbette. Ama gerçek barış, petrol değil, duygudaşlık, vicdani duygular, etik değerler tankerlere doldurulup tüm dünyaya taşındığı gün gelecek.